1921 yılının Temmuz ayında vaziyet şöyledir: Afyon ve Kütahya’yı işgal eden Yunan ordusu Ankara’ya doğru yürümektedir. Meclis kurtuluş için son çare olarak Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutan olarak ordunun başına geçmesini istemektedir. 4 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal kürsüden şu sözleri sarfeder: “Meclisin sayın üyelerinin genel istekleri üzerine Başkomutanlığı kabul ediyorum. Bu görevi, kendi üzerime almaktan doğacak yararları en kısa zamanda elde edebilmek ve ordunun maddî ve manevî gücünü en kısa zamanda artırmak ve yönetimini bir kat daha kuvvetlendirmek için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahip olduğu yetkileri fiilen kullanmak şartıyla üzerime alıyorum. Hayatım boyunca millî egemenliğin en sadık bir hizmetkârı olduğumu milletin nazarında bir defa daha doğrulamak için, bu yetkinin 3 ay gibi kısa bir müddetle sınırlandırılmasını istiyorum.”
Olağanüstü çözümler
Tarih boyunca savaş döneminde devletler olağanüstü tedbirlere ve çözümlere başvurmuşlardır.
Bir ülkenin en çok birlik beraberlik içinde olması gereken durum, varoluşsal kriz yaşatan savaş durumudur.
Özellikle 20. Yüzyıldan itibaren çatışmaların ‘topyekun savaş’ şeklinde gerçekleşmesiyle ulusların tek vücut halinde direnmeleri zaruri hale gelmiştir. İşte tam da bu hassas dönemlerde içeriden çatlak seslerin gelmesi büyük krizlere gebe olabilecektir.
Ukrayna’da Zelensky’nin kredisi giderek azalıyor. Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko The Economist ve Der Spiegel’e yaptığı açıklamalarda Başkan Zelensky’ye sert eleştiriler yöneltti; Zelensky’yi giderek otokratlaşan bir lider olmakla suçladı. Savaşın sonunda Rusya’dan bir farkımız kalmayacak diyen Kliçko ile Zelensky’nin arasının bir süredir açık olduğu biliniyor. Daha önce Zelensky, Kiev’in sığınaklarının bombardıman için iyi hazırlanmadığı konusunda Kliçko’yu eleştirmişti. Ülkenin başkentinin belediye başkanı olmasından öte Kliçko halk tarafından idol olarak görünen bir boks efsanesi. Nasıl ‘dövüşüleceğini’ iyi bilen biri. Sözleri halk nezdinde önemli ağırlığa sahip.
Kontrolü kaybediyor
Ancak sözlerinin ağırlığına ek olarak komuta ettiği tank, top ve tüfeklerin ağırlığını taşıyan bir diğer önemli isim Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zaluşniy. Kliçko gibi o da The Economist dergisine verdiği röportajda Zelensky’nin hiç hoşuna gitmeyecek ifadelerde bulundu. Ukrayna ve Rusya arasındaki durumu Birinci Dünya Savaşı’na benzeten dört yıldızlı general, cephedeki vaziyetin artık bir çıkmaz içine girdiğini ve ancak yeni teknolojilerin bu kısır döngüyü kırabileceğini söyledi. ABD’li eski istihbarat subayı Scott Ritter bir Youtube kanalına yaptığı yorumunda, generaller ile Zelensky arasındaki bu gerginliğin sonucu olarak ülkenin iç savaşa bile sürüklenebileceğini öne sürdü.
Zelensky’nin eli zayıflıyor
Savaşı bir an önce bitirmek isteyen ve toprak bütünlüğü hususunda Putin’e hiç taviz vermeye yanaşmayan Zelensky içeriden çıkan bu sesler karşısında dışarıda mahcup ve güçsüz durumda kalıyor. ABD Senato’sunun Ukrayna’ya yeni yardım tasarısını onaylamamış olması Zelensky’yi çok zor bir duruma soktu.
Başkomutanlık Kanunu’nun üçüncü kez uzatılması esnasındaki meclis görüşmeleri epey sıkıntılı geçmiştir. Bu toplantının gizli yapılıyor olması dahi sertçe eleştirilmiştir. Mustafa Kemal cevap olarak bu denli hassas meselelerin düşmanın gözü önünde konuşulamayacağını belirtip şöyle demiştir: “Nerede kaldı ki bir dava takip eden, bir ihtilal yapan, bir inkılap geçiren bir millet düşman karşısındaki ordulara başkumandan tayin ederken düşmanlara karşı bizim Başkumandan yapar yapamaz, yaptı yapamadı diye münakaşa eder.”
İşte Ukrayna’daki durum tam da Mustafa Kemal’in bu sözünde anlattığı gibidir. Zelensky hakkında tüm dünyanın ve tabii Rusya’nın gözü önünde eleştirilerde bulunmak Ukrayna’nın milli mücadelesine ciddi zarar vermektedir. Ulu önder savaşın en çetin döneminde bile milli iradeye bağlılığını yetkilerini üç ay ile sınırlayarak göstermiştir. Zelensky bu özveriye sahip olmayabilir, ancak bu hassas zamanlarda kol kırılsa da yen içinde kalmalıdır.