Uzak diyarlara yapılan her seyahat farklı bir çentik atar insanın belleğine. Televizyon çekimlerim için gittiğim Vietnam seyahatinin ise zihnimdeki özeti dört kişilik ailelerin tek motosiklet üstünde karmakarışık trafikte zikzaklarla yol almaları, doğal güzellikler, sabahın 6’sında spor niyetine parklarda dans eden insanlar ve asıl seyahat amacımız olan farklı lezzetler.
Komünist rejimin etkisiyle seyahatte bazı zorluklar yaşanabiliyor. İyi bir yerel rehber şart. Biz Setur aracılığıyla bulduğumuz kahve uzmanı, yeme-içme bilgisi geniş bir rehberle birlikte dolaştık.
Hijyene dikkat edin
Vietnam, Uzakdoğu ülkelerinin çoğu gibi sokak yemekleri cenneti. Fakat diğer tüm gördüklerimden daha çok hijyen yoksunu. Bu yüzden biraz dikkat. Sulu yemeklerden ziyade pirinç yufkasına sardıkları envai çeşit malzemeyle hazırlanan spring roll’leri tüketmek daha mantıklı. Fransız kolonyal dönemden miras nefis baget ekmekleri ve bunlarla yapılıp minik arabalarda satılan sandviçler Uzakdoğu mutfağına mesafeli duranlara iyi bir seçenek.
Kahve üreticisi ülkelerin çoğunda gelir seviyesinin düşüklüğü sebebiyle tüketim kültürlerinin fazla gelişmediğini görürüz. Oysa Vietnam’da kahve mühim mevzu. Fransız sömürgeciliği döneminden kalma kahve kültürünü ceplerinde kendi demleme aletlerini taşıyacak kadar tutkuyla devam ettiriyorlar. Fincanların üstüne oturttukları minik metal aparatlarda yaklaşık 2.5 dakikalık bir sürede kahvelerini demliyorlar.
Yumurtalı kahve bile var
Vietnam robusta cinsi kahve çekirdeği üretiminde dünyada birinci. Robusta asiditesi yüksek ve Arabica cinsine göre bir alt çeşit. Kahveyi fazlaca kavurup demleme esnasında bol miktarda kullanmayı seviyorlar. Yüksek asiditeli ve çok kavrulmuş kahve bir de bol kullanılınca ortaya damağı zorlayan bir yoğunluk çıkıyor. Bu yüzden de demlemeye geçmeden önce fincanın dibine mutlaka çok şekerli “condensed milk” (bizde süt reçeli diye satılıyor) koyuyorlar. Böylece lezzette yumuşama, aromalarda da açığa çıkma sağlanmış oluyor. Her ne kadar modern kafeler(özellikle Saigon’da) fazla olsa da tavsiyem minik taburelerin üstünde dip dibe oturup sohbet ettikleri geleneksel kahvehanelere gitmeniz.
Hanoi’de ise dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan bir biçimde tüketiyorlar kahveyi: Yumurta ile! Kulağa korkunç gelse de lezzeti şaşırtıcı. İkinci Dünya Savaşı sırasında besleyici bir alternatif gıda yaratmak için bir Fransız tarafından keşfedilmiş. Günlük taze yumurta birkaç dakika boyunca iyice köpürene kadar çırpılıp içine filtre kahve ve süt reçeli ilave ediliyor. Tadı krem karameli çağrıştırıyor. Ama elbette yumurta sevmeyenlerin yaklaşmaması gerek.
Yapmadan dönmeyin
Vİetnam’ı hissetmek demek ülkeyi kuzeyden güneye arşınlamak anlamına geliyor. Seyahatinizi kuzeyde Hanoi’den başlayıp güneyde başkent Hoi Chi Min City yani Saigon’da ya da tam ters rotayı yaparak bitirebilirsiniz. Qatar Havayolları farklı destinasyondan gidiş dönüş almak için saat ve fiyat açısından en iyi seçenek. Hanoi’ye 170 kilometre mesafedeki irili ufaklı yüzlerce adayla dolu Halong Bay’de bir gecelik tur almak şart. Burası ülkenin en önemli doğal güzelliklerinin başında geliyor.