Kaz Dağları’nın en özel köylerinden Adatepe’deki İda Blue’da ay sonuna kadar İtalyan şef Tomasso Salvatori’nin yemekleri servis ediliyor. Bu buluşma ve arkasındaki aşk hikayesi ise en az yemekler kadar dikkat çekici.
Düşünün, üç günlüğüne İtalya’ya tatile gittiniz. Tam da hayatınızı sorguladığınız, kendinize döndüğünüz, her şeyi olduğu gibi kabullendiğiniz bir dönemde. Ruhunuzun huzurlu, sakin, akışta olduğu bir dönem. Son gece, ani bir kararla rezervasyon yaptığınız yere değil de methini duyduğunuz Osteria A Pagliali’ye gidersiniz. Zeytin ağaçları arasında nefis bir yemek yersiniz. Ve yemek sonrası masaları dolaşan şefle Mevlana’yı konuşacak kadar derinleşir muhabbetiniz. Galiba hayatımın aşkını buldum, zaten buraya gelirken bunu hissediyordum dersiniz. Anneniz dahil masadaki herkes güler size. Nereden bilsinler 9 ay sonra siz artık o yakışıklı İtalyan şefin eşisiniz ve evlenip Forte di Marmi’ye yerleşmişsiniz. Hiç abartısız, en sade bir dille anlatıldığında bile kurgusuz, maskesiz bir aşk hikayesi.
Merve Hasman ve Tommaso Salvatori çifti 3 yıldır evli. Bu süreçte Tommaso’nun Türkiye’de en çok görmek istediği yer Kaz Dağları’dır. Bu tatlı ruhani çift “İnşallah en kısa sürede gideriz” diyerek niyet ederler ve üç ay sonra iletişim danışmanı Arzu Demirer’den Kaz Dağları’na gelip yemek pişirmeleri için bir davet alırlar. Salvatori çifti bildiğimiz “secret” felsefesinin adeta bedenlenmiş hali gibi değil mi sizce de?
Tadı damağımda kaldı
Karşılıklı bilgi alışverişiyle mutfak ekibini besleyen, mekanlara renk katan yabancı şef davetleri son zamanlarda pek revaçta. Ama şeflerin işi her zaman kolay olmuyor. Malum malzeme farklılıkları, yanlarında getirseler bile tazelik sıkıntısı vs… Bazen dünyanın en ünlü şefinin bile çok etkilendiği malzemelerimizle yaptığı yemek, belki de daha fazlasını bekleyen bizleri hayal kırıklığına uğratabiliyor. İtalyanlar için durum daha da zor, zira İtalyan mutfağı lokal malzeme ve mutlak tazelik eksenine konuşlanmış bir mutfak. Ama Adatepe İda Blue’da bu kez durum farklıydı. Zeytinyağlarının benzerliği sebebiyle Edremit Körfezi Bölgesi ile Toskana teruar olarak eş görülür. Hal böyle olunca, Şef Tommaso’nun otelin mutfağındaki Şengül hanımla sadece pazardan aldıkları malzemelerle kurdukları sofradaki her şeyin tadı damağımda kaldı.
Zeus’un yumurtası
Tommaso Salvatori’nin ortaya paylaşımlı hazırladığı sofrada en akılda kalanlardan biri Zeus’un yumurtasıydı. Yabani kuşkonmazı yumurtayla hazırlayan büyükannesinden esinlenerek kayısı kıvamda haşladığı yumurtayı ekmek kırıntısıyla kaplayıp kızarttıktan sonra yabani kuşkonmazla servis etti. Et tartarın toplar halinde karamelize soğanla birlikte sunulması farklıydı. Köy tavuğu birayla pişirilip kuru üzümle birlikte semizotu üzerinde verilerek antik bir Toskana reçetesi uygulanmıştı. Şefin, hayatımda gördüğüm en iyi kuzu eti dediği, tazecik kekikle beslenmiş Ayvacık kuzusu kızartılıp yine derin yağda kızartılan enginarla servis edildi. İda Blue’nun vesile olduğu bu keyifli buluşma otelin yöneticisi Engin Civil’in vizyonunu yansıtmasının yanında Adatepe’nin derin tarihini yansıtan vakur imajına olumlu katkılarda bulunduğu kesin.
Ulus’un yenisi
Mahalle mekanı yaratmak öyle pek kolay iş değil. Yemek, müzik, servis, ambiyans hepsi belirli bir dengede olmalı, en önemlisi de insana kendini rahat hissettirmeli. Ulus’ta açılan Chin Chin işte tüm bu parametrelerin bilinciyle hayata geçirilmiş bir mekan. Dekorasyon Zeynep Yılmaz ve Melda Aksu’nun elinden çıkma. Canlı dj performansları insanı yormayacak, muhabbeti bölmeyecek nitelikte. Mutfak ise genç şef Sedat Arslan’a emanet. Bol otlu sarımsaklı incecik pidenin şimdiden bağımlıları var, et yemekleri lezzetli, tatlı çeşitlerinin ise hepsi iddialı.