Ebru Erke

Ebru Erke

erke.ebru@gmail.com

Tüm Yazıları

ourchevel, kayak tatilinde Avrupa’yı tercih edip hem upuzun pistlerde tatlı tatlı kayayım hem de akşamları şık mekanlarda sosyalleşeyim, gözüm gönlüm açılsın diyen Türklerin yıllardır bir numarası. Fransız Alpleri’nde “Trois Valle” yani üç vadi diye adlandırılan bölgede bulunan kasabanın pistleri vadiler arasında bağlantılı ve her seviyeden kayakçıyı mutlu edecek kapasitede. Ama buranın diğer pek çok kayak merkezine göre en büyük özelliği hiç kayağa çıkmayanların da sanat galerileri, butikler, şık restoran ve kafeler arasında günlerce sıkılmadan vakit geçirebilmesi.

Haberin Devamı

Alpler’de ziyafet

Tat, görsel ve his tecrübesi yaratan yemekler

Rusların, Ortadoğuluların en zenginlerinin hücum edip fütursuzca para harcayabildiği Courchevel’de yeme-içme ve konaklama adına da üst klasmanda seçeneklerin olması şaşırtıcı değil. Bundan 10 yıl önce Louis Vuitton grubu tarafından açılan Cheval Blanc gibi. Burası, Courchevel’in tartışmasız en şık oteli. En akılda kalan ve etkileyici tarafı ise lüks ve ihtişamın insanın gözüne batmayacak zarafette harmanlanmış olması. Otelin restoranı Triptyque öğlen açık havada kayak arasında veya akşam yemeği için çok keyifli bir alternatif.

Triptyque birbirini tamamlayan üçlü sanat eserlerine verilen ad. Cheval Blanc’ın restoranı Triptyque’in menüsü de bu anlayıştan yola çıkılarak hazırlanmış. Sadece lezzet değil aroma, görsellik ve duyusal his olarak da birbirini tamamlayacak üçlü minik tabaklar servis ediliyor. Mesela kerevit sipariş ettiğinizde apayrı tekniklerle hazırlanmış şu tabaklar geliyor: Bir tür Çin lahanası pak choi ve Uzakdoğu sos karışımı ile sunulan kerevit, etrafı ince bir hamurla kaplanmış kıtır kerevit, kerevit kabukları ve aromatik otlarla hazırlanmış yoğun bir konsome (şeffaf çorba).

Uzakdoğu sosun içindeki limon otunun narenciye katkılarıyla kereviti damağınızda daha yoğun hissediyorsunuz, daha sonra kıtır kereveti uzun uzun çiğnerken bir öncekinin lezzetini de damağınızda daha fazla hapsetmiş oluyorsunuz, en son içtiğiniz rafine konsome ise damağınızı tamamen temizleyip sizi yeni lezzetlere hazırlıyor. Benzer kombinasyonlar et, deniz tarağı ve levrek için de uygulanmış.

Haberin Devamı

Michelin’li lokantada taş yaladık, parmakla yemek yedik

Dünyanın en iyi restoranları arasındaki Ledoyen’in (Türkçede duayen anlamına geliyor) şefi değiştiğinde gastronomi dünyasında yer yerinden oynamıştı. Christian Le Squere gibi kuvvetli bir ismin ardından Ledoyen’in başına geldiğinde tüm gözler bir anda Yannick Alleno’nun üzerine çevrilmişti. İşte tam da o dönemde gitmiştim Ledoyen’e. Sakin ve kendinden emin bir şekilde Le Squerre’den devraldığı bayrağı inanılmaz bir menüyle devam ettiriyordu. Yannick Alleno’nun Courchevel’deki lokantası Le 1947’nin iki Michelin’i var. Burada tadım menüsü yok. Altı başlangıç ve dört ana yemekten oluşan son derece sade bir menü, kafa karıştırmayan seçenekler var.

Alpler’de ziyafet
Önden üç minik tabaklı amuse bouche yani damak hoşluğu geliyor ve nasıl yememiz gerektiği anlatılıyor. Önce çakıl taşları ve sebzeleri aynı anda tencerede yüksek ateşte kaynatıp taşların çarpmasıyla parçalan sebzeler ile yapılan sebze çorbasını kaşıklıyoruz. Ardından çorba yapımında kullanılan taşların üstündeki minik sebze parçalarını taşı yalamak suretiyle yiyip son olarak da ortasında bir parça ördek ciğeri ile pişmiş ekmekten koparıyoruz.

Başlangıç olarak fümelenmiş yılanbalığı jölesi ile verilen dışı yosunla kaplı ördek ciğeri terin sipariş ediyorum. Ama önüme önce yeşil bir yağ ve yanında yeşil bir toz geliyor. Meğerse damağımı bu yoğun tabağa hazırlamak içinmiş. Parmağımı önce kabak çekirdeği yağına sonra da kavrulmuş kabak çiçeği tozuna batırıp yemem söyleniyor ördek ciğerine başlamadan önce.

Haberin Devamı

Alpler’de ziyafet

Alpler’de yetişmiş Wagyu cinsi dana eti ise sunumundaki gösterişle menünün en iddialı tabağı. Toprakta pişirilmiş patates yanınızda açılıyor, dana kemiğinin iliği, et stoğu, kimyon ve yaban turbu ile oracıkta püre yapılıyor. Bunun ardından şef yanınıza kocaman bir bakır kaseyle geliyor. İçinde çevreden toplanmış yenebilir otlar. Bir anda üstüne birkaç kepçe nitrojen ekliyor ve haliyle yapraklar o anda donuyor. Bakır bir havanla çıtır çıtır olmuş otlar ezilip hemen soslanıp tabaklanıyor. Tüm yemeklerin adeta bir şov eşliğinde servis edildiği Le 1947 iki Michelin yıldızının hakkını fazlasıyla veriyor.

Denemeden dönmeyin

Kasabaya inen pistin üzerindeki keten masa örtülü Pierre, şık ve lezzetli mekan arayanların derdine derman. Hamburger bile yiyor olsanız fiyatlara dikkat.

Alpler’de ziyafet

Kasabanın merkezindeki krepçide Grand Marnier ile hazırlanmış incecik kreplerden mutlaka yiyin.

Minik alışveriş merkezinin girişindeki dükkanda envai çeşit şarküteri ve peynir bulabilirsiniz. Burada anında eritilen raklet peynirli sandviçlerden deneyin.

Cheval Blanc’ın Guerlian markası işbirlikli güzellik merkezi kendini şımartmak isteyen hanımlara tavsiyem.