Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanır.
Günümüzde birçok kişi tartıda gördüğü kilosundan rahatsız olmaktadır. Aslında sahip olduğunuz ağırlığın değil, sahip olduğunuz yağ oranının farkında olmalısınız. Kiloluyum diye başvuran birçok kişide gördüm ki sahip olduğu ağırlığın çoğunluğu kastır ve yağ yüzdesi düşüktür. Eğer bu şekilde bir vücuda sahipseniz kesinlikle kendinizi kilolu olarak görmemelisiniz. Kas yoğunluğunuz fazladır dolayısıyla yağ oranınız düşüktür. Ve sağlıklı bir vücuda sahipsinizdir. Birçok kişi bu yanlışa düşmektedir. Ne olursa olsun kilom tartıda düşük olsun diye düşünmek yanlıştır.
Bazı kişilerde de görüyoruz ki kişi sadece göbek bölgesi yağlanması yaşar. Kişinin kilosu normaldir ama göbek bölgesi olması gerekenden çok daha fazla yağ depolar. Bu tip şişmanlık aslında daha tehlikelidir. Çünkü karın bölgesi yağlanması kalp hastalıkları ve metabolik hastalıklara yatkınlık olarak değerlendirilir. Bu bölgedeki sağlıksız yağlar iç organ sağlığını tehdit eder ve karaciğerin çalışmasını zorlaştırır. Karın ve göbek bölgesi yağlı kişilerde insülin direnci(şeker yatkınlığı),
Ofis çalışanları yoğun mesailer, bitmesi gereken işler, toplantılar ve gün boyu masa başı çalışmak zorunda olmak nedenleriyle çok fazla hareketsiz kalıyorlar. Sürekli hareketsiz çalışmak, fiziksel aktiviteyi kısıtlamanın yanında birde iştah açıklığı ortaya çıkarıyor. Uzun saatler bilgisayar başında oturup, bilgisayar ekranına bakıyor olmak tansiyon ve şeker düşüklüğüne sebep olabiliyor. Dolayısıyla ofis çalışanları sık sık şekerli besinler veya kendisini ayık tutacak çay ve kahve tüketimini artırıyor.
Kahve aslında sağlığımıza yararlı bir içecek. Kafein içermesi sebebi ile dikkat artırıcı etkiye sahip. Fakat fazla tüketildiğinde vücuttaki su seviyesini azaltıyor. Diüretik etkisi sebebi ile vücuttan su atıyor. Su azalması ile ortaya çıkan susuzluk fark edilmediği zaman yerini açlık hissine bırakıyor. Ve ofis çalışanları açlık hissi ile abur cubur tarzı besinleri tüketmeye yöneliyor. Yani eğer kahve içiyor ve su tüketiminizi artırmıyorsanız kahveye dur demelisiniz.
Ayrıca kahve tüketimi fazla olursa eğer vücut suyunu azalttığı için selülit oluşumuna da sebep oluyor. Selülit problemi yaşıyor ve sık sık açlık problemi hissediyorsak size bir tüyo mutlaka su için ve 10 dakika
Gıda katkı maddeleri, itiraf etmeliyim ki ben dâhil hepimizin korkulu rüyası. Teknoloji hayatımıza birçok kolaylık getirdi ama birçok doğallığı da götürdü. Artık daha çok üretiyoruz ve daha çok tüketiyoruz. Üretilen bu ürünlerin bozulmaması ve uzun süreler dayanması, rakip ürünler arasında daha lezzetli olması, görünümünün daha ilgi çekici olması gibi bir sürü neden, katkı maddeli ürünleri ortaya çıkardı. Gıda katkı maddeleri istemesek de her zaman her yerde karşımıza çıkıyor ve yaşadığımız toplum koşulları bunu zorunlu kılıyor.
Yukarıda saydığım nedenlerle tüketime sunulmadan önce bilinçli ve amaçlı olarak ilave edilen maddelere gıda katkı maddeleri denmektedir.
Gıda katkı maddeleri ilk olarak M.Ö. 3000 yıllarında et ürünlerinde tuz kullanılarak ortaya çıkmış ve ortaçağlarda da etlere koruyucu amaçla tuz eklenmiş ve etin rengini değiştirmek amacıyla nitritin eklenmiştir. Günümüzde ise artık raflarda gördüğünüz tüm ürünlerin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Markete girin, raflara göz gezdirin katkı maddesi olmayan ürün göremeyeceksiniz.
8 binin üzerinde gıda katkı maddesi bulunmaktadır. Bunlardan sadece 350-400 tanesi "E" numarasına sahiptir.Gıda katkı maddelerinin
Ekmek, temel besin kaynaklarımız arasında yer alıyor, aynı zamanda iyi bir enerji kaynağı. Birçok kişi ekmek yemeden asla yaşayamayacağını söylüyor. Bunun aksine diyet yapan kişiler ise kesinlikle ekmek tüketmekten korkuyor. Uzmanlar ekmek konusunda farklı görüşlere sahip olduğu için, halkın kafası karışmış durumda.
Peki ekmek bizim dostumuz mu? Yoksa düşmanımız mı?
Ekmek, aslında iyi bir karbonhidrat kaynağıdır. İçeriğinde birçok önemli vitamin bulunmaktadır. B1(tiyamin), B2(riboflavin), B3(niyasin),B6(piridoksin), B9(folik asit) vitaminlerini ve çinko, magnezyum ve selenyum içermektedir.
B1,B2,B3,B6,B9 vitaminleri;