Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhuriyet öncesinde de vatan sevgisi kavramı müzik ile ifade edilmiştir.
II. Meşrutiyet’in ilanı, toplumsal yaşamda da hızlı değişmelere yol açmıştır. Müzikolog ve bestekar Rauf Yekta Bey’in “On Temmuz’u takdis edelim” başlığını taşıyan Karcığar makamında ve sofyan usulünde bir marş bestelediğine tanık olunmuştur.
II. Meşrutiyet’in ardından Zati (Arca) Bey’in yazdığı Nihavent marşın ismi ise “Meclis-i Mebusan Marşı”dır.
II. Meşrutiyet döneminde, müzik hayatımız açısından ciddi ve olumlu bir yapılaşma hareketi de Dar-ül-elhan adlı kurumdur.
“Nağmeler Evi” anlamındaki adıyla bu müessese yakın musiki tarihimizde önemli yeri olan ilk resmi musiki okulumuzdur.
Mehmet Akif Bey’in yazdığı ve 12 mart 1921’de Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen İstiklal Marşı şiirinin bestelenmesi için, hükümetin emriyle İstanbul Maarif Müdürlüğü tarafından bir yarışma açılır. 500 lira ödüllü olan bu müsabakaya devrin büyük müzik üstadları dahil, yoğun ilgi gösterilir. 55 besteden, Şark Musikisi Cemiyeti Reisi Ali Rıfat Bey’in Acemaşıran bestesi seçilerek Ankara’ya bildirilir. Hükümetin bastırarak okullara ve bakanlıklara dağıttığı marş, bir müddet sonra Ali Rıfat Bey’in alaturkacı olması gerekçesi ile itirazlara uğramaya başlar.
Bu arada diğer bestekarlar da kendi İstiklal Marşı bestelerini bastırarak çevrelerine yaymışlar ve yurdun çeşitli bölgelerinde farklı besteler okunmaya başlamıştır. (İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in, Edirne’de Ahmet Yekta Bey’in, İstanbul’un Rumeli yakasında Zati Bey’in, Asya yakasında ve bazı batı illerinde Ali Rıfat Bey’in, Ankara’da ise Osman Zeki Bey’in marşları) çalınır. Bugün dinlediğimiz milli marşımızın geçirdiği evreleri izah etmek için bu açıklamayı yapmak lüzumunu hissettim.
Bu açıklamalardan sonra, Cumhuriyet döneminde vatanseverlik duygularının gelişmesine yardımcı olan eserlerden örnekler vermek istiyorum.
Cumhuriyet döneminde çok sesli müziğin Türk Beşlileri olarak bilinen ilk bestecimiz Cemal Reşit Bey’dir.
Cemal Reşit Rey’in vatanseverlik duygularımızı geliştiren eserleri; On iki Anadolu Türküsü, Fatih Senfonisi, Türkiye Senfonik Rapsodisi, Ellinci Yıla Giriş, Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Marşı
Ulvi Cemal Erkin; Zeybek Türküsü, Yedi Halk Türküsü, 2. Senfoninin son bölümünü oluşturan iki Köçekçesi çok ünlüdür.
Hasan Ferit Alnar; Üç Türküsü, Sarı Zeybek, Türk Süiti
Ahmet Adnan Saygun; Özsoy Operası, Kızılırmak Türküsü, Dört Türkü, Anadolu’dan Yedi Karadeniz Türküsü ve Horon,
Necil Kazım Akses; Bay Önder Operası, Ankara Kalesi (İstiklal Savaşını anlatır), Cumhuriyet’in 50. Yıl Marşı
Ekrem Zeki Ün; Yurdum Senfonik Şiiri, Ülkem
Bülent Tarcan; Sakarya Senfonik Şiiri, Üç Türk Parası, On Türkü
İlhan Usmanbaş; Nutuk Senfonisi
İlhan Mimaroğlu; Geleneksel Çalgılar
Ferit Tüzün; Atatürk şiirinin fon müziği, Anadolu suiti, Türk Kapriçyosu
Muammer Sun; Yurt Renkleri, Beş Halk Türküsü, Bando Müziği
Canan Akın; Anadolu Sesi, Bir Halk Türküsü Üzerine Çeşitlemeler
Çetin Işıközlü; Türk Ordu Senfonisi, Çanakkale ile ilgili sahne eserleri.
Yukarıda örneklerden de görüleceği üzere, son yıllarda vatanseverlik konusunda doyurucu anlamda eser üretilmediğini görüyoruz. Bu eserleri kaç kişi hatırlar ve tam bilir, kaç defa sahnelenmiştir?
İşte bu acı gerçeklerden hareketle emekli olduktan sonra yazdığım tüm sahne eserlerimde; Vatan Sevgisi ve Kahramanlık temalarını işledim.
Çanakkale zaferini konu alan senfonik eserler ve baleler bestelenmiş ve çeşitli zamanlarda sahnelenmiştir.
Bu eserleri yazan ve besteleyenlere saygı ve sevgilerimi ifade ediyorum. Ancak söz konusu eserlerin librettolarını incelediğimde hepsinin Mehmet Akif Ersoy’un “İstiklal Marşımız” ve Çanakkale Şehitlerine” isimli şiirlerinin bazı bölümlerinin üzerine bestelendiğini gördüm.
Bu nedenle Büyük Zaferin 100. yılının anlam ve önemine uygun olacağını düşündüğüm Çanakkale Kahramanları Müzikalini Sayın Elif İdiz ile birlikte yazdık.
Bu eseri yazarken daha önce tarafımdan yazılan Sakarya’da Diriliş, İnancın Zaferi (Napolyon’un Mısır Seferi), Kahraman Türk Kadınları, Şehitler Oratoryosundan vb. gibi eserlerimi düşündüm. O zaman anladım ki bizler kendi savaşlarımızın acılarını ve gururlarının gerçek anlamda yazamamışız. Çanakkale Kahramanları müzikalini bu duygular içinde yazdık.
Beste aşamasında olan eserin bu yıl içinde sahnelenmesi en halisane temennimdir. Konu ile ilgili bilgiler Genelkurmay Başkanlığından temin edilmiştir. İngiliz, Fransız ve Anzak harp esirlerinin ifadeleri, anıları ve mektupları, Türk askerlerinin mektup ve anılarından istifade edilmiştir. Ayrıca Anafartalar Grup Komutanı Alb. Mustafa Kemal’in not defterinden, yazdığı mektuplardan, verdiği emirlerden ve gönderdiği raporlardan istifade edilmiştir. Ayrıca muharebelerde askerlerin yaşadığı zorluklar mümkün olduğu ölçüde simüle edilmiştir.
Bu müzikali gerçek boyutları ile ve müzik yolu ile anlatmanın uygun olacağını düşündük. Kuşkusuz bazı fanteziler ile senaryoya bazı duygusallıklar ilave edilmiştir.
Eserin diğer özelliği ise ulusal kaygıların ötesinde harbe katılan tüm ülkelerin gururla izleyebileceği bir kapsam içinde yazılmış olmasıdır. Bu nedenle eserin kendi dillerinde yurtdışında oynanması mümkün görülmektedir.
Eseri Zarzuela (İspanyol Müzikli Oyunu) tarzında, arya, şarkı, dans ve konuşma ile birleştirerek yazmaya çalıştık. Amacımız görsel güzellik ve müzikal çeşitlilik kadar bu müstesna tarihi olayın bütün vecheleri ile anlaşılmasıdır.
Çanakkale Savaşı’nı gözler önüne seren söz konusu müzikal, bugüne kadar herkesin bildiği efsaneleşmiş anlatımların ötesinde, özenle seçilmiş tarihsel gerçekleri, kurgusal bir aşk hikayesi ile harmanlanmış bir biçimde aktarmaya yönelik hazırlanmıştır. Savaşın 100. yılında, anlatmak istediğimiz, yalnız Türk askeri değil, bu uğurda genç yaşlarında hayatlarını kaybetmiş tüm insanlardır. Vatanını savunan kahraman Türk askerini hatırlarken, bir yandan da bir bölümü ile ne uğruna savaştıklarını bilmedikleri diğer memleketlerin askerleri, onların anı ve mektuplarına da yer verilmiştir. Uluslararası boyutlara ulaşacağına umduğumuz bu eser, mümkün olduğunca tarafsız yazılmış olan hikaye, müzikal anlamda da aynı kaygı gözetilerek hazırlanmaktadır. Tam anlamıyla doğu-batı sentezi diyebileceğimiz müzikal üslup, bu unutulmaz kahramanlık ve insanlık dersini, bu trajediyi kuvvetlendirmektedir.
Çanakkale Savaşı, her ne kadar bir aşk hikayesi etrafında anlatılsa da, burada esas odak noktası elbette savaştır. Seyirciyle özdeşleşme kurabilmek adına bireyden yola çıkarak topluma ulaşma amacıyla savaşı, bu son derece trajik kurgusal aşk hikayesi çevresinde örmeyi doğru bulduk.
Bu kapsamlı ve gerçekçi çalışmanın milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.