Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dr. Cavid Veliyev / Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi

Azerbaycan topraklarında işgalin bitmesi ile birlikte bölgede 30 yıllık jeopolitik taşlar yerinden oynamaya başladı. Bunlardan biri de 28 yıldır Türkiye-Ermenistan arasında olmayan diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması ve sınır kapılarının yeniden açılması ihtimalidir.

Ermenistan resmen bağımsızlıını ilan etmeden önce 1989 yılında ilan ettiği Bağımsızlık Bildirisi’nde Türkiye’ye karşı toprak iddiasında bulunmuş ve 1915 olaylarının uluslararası alanda soykırım olarak tanınması için devletin karşısına hedef koymuştur. Bu nedenle Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türkiye onun bağımsızlığını tanıdı fakat diplomatik ilişkilerin kurulması için Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıması gerektiğini iletti. Bunun için de 1921’de imzalanan Kars Antlaşması’nın tanındığına dair protokolun imzalanmasını istedi. Fakat Ermenistan bunu reddedince diplomatik ilişkiler kurulmadı.

Haberin Devamı

O dönem Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırıları Türkiye-Ermenistan ilişkilerini de olumsuz etkiledi. 3 Nisan 1993’te Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesinin Ermenistan tarafından işgal edilmesinden sonra Türkiye Ermenistan’la sınır kapılarını ve hava sahasını kapattı. Sonraki süreçte sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin kurulması için Türkiye’nin Ermenistan’dan birkaç talebi vardı: 1921 yılında taraflar arasında imzalanan ve iki ülkenin karşılıklı bir-birinin toprak bütünlüğünü tanıyan Kars Antlaşması’nı tanıması, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıttırma siyasetinden vazgeçmesi ve işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi.

Türkiye uzun yıllar bu konularda Ermenistan’la dolaylı yoldan Batı’nın aracılığı ile müzakere yürüttü. İlişkilerin normalleşmesi için 2001 yılında iki taraftan kanaat önderlerinin katıldığı uzlaşma komisyonu kuruldu fakat Ermenistan’ın katı tutumundan dolayı süreç başarısız oldu.

Taraflar arasında 2007 yılında yeni bir süreç başladı ve 2009 yılında sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi hakkında protokollerin parafe edilmesi ile sonuçlandı. Bu süreçte Azerbaycan topraklarında Ermenistan işgali bitmediği için Bakü’den sert tepki oldu. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, sınırlar Kelbecer’in işgali ile kapanmıştır ve Kelbecer’de işgal bittikten sonra sınırlar açılabilir, açıklamasını yaptı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan mayıs ayında Azerbaycan’ı ziyaret ederek Azerbaycan Milli Meclisi’nde bir konuşma yaptı ve Karabağ’da işgal bitmeden sınırların açılmayacağını beyan etti. O dönemde sınırların açılmasına Azerbaycan kadar Türk kamuoyu da karşı idi. Tabii ki, temel neden Karabağ’da işgalin devam etmesiydi. Türkiye protokollerdeki, Ermenistan’ın komşu devletlerin toprak bütünlüğünü tanıması, maddesini gerekçe göstererek Karabağ koşulunun aslında protokollerde olduğunu savunuyordu.Protokollerin tarafların dışişleri bakanları tarafından parafe edildikten sonra her iki tarafta onaylanması gerekiyordu. Protokollerin Türkiye’deki onay yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) idi. Protokoller hızla TBMM’nin dış ilişkiler komisyonuna gönderildi. Ermenistan’daki onay yeri Ermenistan Anayasa Mahkemesi de protokolleri hızla onayladı ve bu olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Fakat sonradan gerekçeli karar açıklandı ve işin aslının çok da olumlu olmadığı ortaya çıktı. Şöyle ki, Ermenistan Anayasa Mahkemesi kararına göre, Türkiye-Ermenistan arasında parafe edilen protokoller Ermenistan’ın 1989 Bağımsızlık Bildirgesi ve Anayasası’na zıt olarak yorumlanamaz. Bu kararla birlikte Ermenistan Türkiye’ye karşı iddialarını sürdürmüş oldu ve protokollerin Ermenistan’ın tutumunda değişikliğe neden olmayacağını gösterdi. Bu kararla birlikte Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı toprak ve sözde soykırım iddialarını onaylamış oldu. Bunun üzerine protokoller TBMM dış ilişkiler komisyonunda müzakereye çıkartılmadı. Ardından Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan Türkiye-Ermenistan protokollerinden imzasını geri çektiğini açıkladı ve Türkiye’ye karşı iddialarını sürdürmeye devam etti. Çünkü Ermenistan taleplerinden vazgeçmeden Batı’nın baskısı ile Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerini normalleştireceğini düşünmekteydi. Bu dönemde Türkiye iç politikasında etkin olan bazı gruplar da hükümet üzerinde baskı yaparak Karabağ’da işgal bitmeden sınırların açılmasını ve diplomatik ilişkilerin kurulmasını istemekteydi.

Haberin Devamı

Ermenistan hükumeti giderek Türkiye politikasını sertleştirmeye başladı. 2011 yılının haziran ayında Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan Ermeni gençlerinin önünde yaptığı konuşmada, Karabağ’ı biz aldık Ağrı dağını gelecek nesillere bıraktık, açıklamasını yaptı ve Ermenistan uluslararası alanda sözde soykırım çalışmalarına hız verdi.

Haberin Devamı

Bu politika Ermenistan’ın sonraki Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan döneminde de devam etti. 2020 yılında Armen Sarkisyan Sevr Antlaşması’nı gündeme getirerek Ermeni meselesini kökten çözebilecek bir anlaşma olarak tarif etti. 2020’nin ağustos ayında Ermenistan’da Sevr’le ilgili toplantılar ve konferanslar düzenlendi. Daha sonra Ermenistan’da 2020’nin ocak ayından itibaren Türk ürünlerine karşı resmi düzeyde yaptırım kararı alındı.

Dolayısıyla iki komşu ülke arasında diplomatik ilişkilerin gelişmemesi ve sınırların kapanmasına neden Ermenistan’ın yürüttüğü politika oldu. Sınırların kapandığı günden günümüze kadar sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmemesinde Ermenistan yönetimlerinin sorumluluğu oldu. İlişkilerin normalleştirilmesi için toplum ve ortamı hazırlamadılar. Şimdi Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılmasından sonra Başbakan Nikol Paşinyan yönetimi yeni bir politika ortaya koymaya çalışıyor. Bu durum iki komşu ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi için umut yaratıyor. Fakat yeni başlayan bir süreç ve başarıyla sonlanması için bazı şartların gerçekleşmesi gerekiyor.