Ali EM / (Yüksek Seçim Kurulu Önceki Başkanı)
Türk Medeni Kanunu ile özel nitelikli kanununlar arasındaki bağlantıyı somutlaştırarak ortaya koymak, bu bağlamda, noterlerin kendi özel kanunlarında düzenlenmemiş olan görev konularının Temel Kanun içerisinde olan düzenlemelerini sistematik şekilde tespit etmek, vesayeti gerektiren hallerde noterlerin görevinin önemini belirtmek amacıyla böyle bir çalışma yapmanın ilgililer yönünden yararlı olacağı bilinmelidir.
Türk Medeni Kanunu
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda önemli bir yeri bulunan ve özel hukuk alanında Temel Kanun olan 17 Şubat 1926 tarihinde,743 Kanun numarası ile kabul edilen, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe giren Türk Kanuni Medenisi, çağın gelişmesine uygun olarak içerik; yeni kurum ve kuruluşlarla, hak ve yetkilerle zenginleştirilerek, kısmen değiştirilmiş ve güncelleştirilerek, 22 Kasım 2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 8 Aralık 2001 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kabulünün 95. yıl dönümünü kutladığımız Türk Medeni Kanunu içeriği; Kişiler Hukuku, Aile Hukuku, Miras Hukuku ve Eşya Hukuku olmak üzere dört kitaptan oluşmaktadır. İnsanlar için uygarlığın gereği olan hak ve yetkilerle, geniş bir şekilde düzenlenmiş olan Türk Medeni Kanunu Temel bir Kanundur. Bu Kanunun Temel bir Kanun olmasının hukuki dayanağı genelliği ve 5. maddesinde yer alan “bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır” hükmü gereğidir. Bu hüküm, özel hukuk ilişkileriyle ilgili yapılan düzenlemelerin kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde, Türk Medeni Kanunun ve Borçlar Kanunun genel nitelikli hükümlerinin uygulanmasının hukuki dayanağıdır.
Noterlik Kanunu
Noterlik Kanunu, kısmen özel nitelikli bir Kanundur. Bu Kanunda, noterlik mesleği bir kamu hizmeti, noterler ise, hukuk güvenliğini sağlayan, anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendiren meslek mensupları olarak tanımlanır. Noterliklerle ilgili her türlü iş ve işlemler, mesleğe kabul, görev ve yetki, odaların ve Birliğin oluşum ve görevleri ayrıca Kanunda düzenlenmiştir.
Verilen görevler
Noterlere, kendi kanunlarının dışında bazı kanunlarda, özellikle Türk Medeni Kanunun 102,164,205,296,404,405,532,538,598,677,689,727,733,764,811 ve 965 maddelerinde görevler verilmiştir. Bu görevler;
- Belge düzenlemek,
- Belge onaylamak,
- Bildirimde bulunmaktır.
Belge düzenlemek: Belge düzenlemenin şekli ve usulü, 1512 sayılı Noterlik Kanunun 72. ve 84. maddelerinde ve ilgili yönetmelikte belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunun 102. maddesinde resmi senet olarak adlandırılan vakıf senedi ve temsil yetkisi veren belge, 164. maddesinde terk eden eşe çekilen ihtar, 205. maddesinde yer alan mal rejim sözleşmesi, 532. maddede düzenlenen resmi vasiyetname, 598. maddede öngörülen mirasçılık belgesi, 677. maddedeki miras payı üzerine yapılan sözleşme, 727. maddede yer alan irtifak hakkı ile ilgili mecra dışarıdan görülüyorsa düzenlenecek olan sözleşme, 764. maddede düzenlenen mülkiyetin saklı tutulma sözleşmesi ve devralanın yerleşim yeri noterliğinde özel sicile kaydedilmesi gibi düzenlemelerdir.
- Belge onaylamak: Belge onaylama iş ve işleminin her olayın özelliğine göre, şekli ve yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Noterlik Kanunun 82. ve 90. maddelerinde ve ilgili yönetmelikte gösterilmiştir. Türk Medeni Kanunun 205. maddesinde düzenlenen mal rejimi sözleşmesi, 689. maddesinde yer alan, paydaşların taşınmazlarla ilgili anlaşmalar imzalarının onaylanması gibi düzenlemelerdir.
- Bildirimde bulunmak: Türk Medeni Kanununda noterlere bildirimle ilgili görevler verilmiştir. 296. maddede çocuğu tanımayı, babanın ve çocuğun kayıtlı olduğu nüfus müdürlüğüne bildirimi, 404. ve 405. maddelerinde, noterler görevlerini yaparken küçüklerle veya kısıtlılarla ilgili olarak vesayeti gerektiren bir halin varlığını gördüklerinde durumu hemen yetkili vesayet makamına (Sulh Hukuk Mahkemesine) bildirmekle zorunlu kılınmışlardır. Yine 733. maddede düzenlenen ön alımla ilgili yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracıyla bildirim öngörülmüştür. Burada noter işlemi doğrudan yapmamakta alıcı veya satıcı tarafından istem üzerine işlem başlatılmakta ve noterden diğer paydaşlara bildirim yapılması istenmektedir.
Diğer yandan, yukarıda sayılan bu hallerin dışında noterlere, Türk Medeni Kanunun 538. maddesinde, el yazılı vasiyetname açık veya kapalı olarak notere bırakılmış ise, noterin bu vasiyetnameyi saklama görevi vardır. Yine aynı Kanunun 811. Maddede, intifa hakkına konu olan malların resmen defterinin tutulması istenmesi durumunda noterlikçe resmi defter tutulması öngörülmüştür. 965. maddede ise, rehnin paraya çevrilmesi ile ilgili olarak borç vadesinde ödenmezse, ödünç veren borçluya önceden noter aracılığı ile borcunu ödemesini ihtar ettikten sonra rehni icra yoluyla paraya çevirtebilir hükmü uyarınca notere ihtar çekme görevi verilmiştir.
Görevlerin özelliği
Türk Medeni Kanununda vesayeti gerektiren hallerde noterlere verilen görevler, insanların sosyal yaşamları bakımından son derece önem arz etmektedir. Kanunun 404. maddesinde yer alan velayet hakkından yoksun bulunan çocukların varlığının, 405. Maddede belirtilen akıl hastalığı veya akıl zayıflığı gibi nedenlerle kısıtlanması gerekenlerin varlığını öğrenmeleri durumunda, hemen yetkili vesayet makamına (Sulh Hukuk Mahkemesine) bildirmekle noterler zorunlu kılınmışlardır. Bu kapsama giren çocukların sosyal yaşamda sokaklarda kötü alışkanlıklar kazanmalarının, ilerisi suçlu çocuk durumuna düşmelerinin önlenmesi bakımından; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı gibi hastalıklara yakalanmış olan kişilerin, Türk Medeni Kanunun tanıdığı vesayet korumasından, bakım ve gözetiminden yoksun kalmamaları açısından, doğru zamanda, doğru yerde bu bildirimin yapılmasının önem ve özelliği büyüktür. Noterlere böyle bir bildirim görevi verilmesi, noterliğin bir kamu hizmeti olmasının sonucudur. Noterlik kanunun 53. maddesinde düzenlenen noterlerin, kanunların emredici hükümlerine uyma zorunluğu, yine aynı Kanunun 60/9 maddesinde yer alan “bu ve diğer kanunlarla verilmiş sair işler yapmak” hükümleri gereği de Türk Medeni Kanunu ve kendi Kanunlarında verilen görevlerin yerine getirilmesi bu hükümlerin sonucudur. Aksine bir davranış veya olumsuzluk, Noterlik Kanunun 125. maddesi hükmünce disiplin soruşturması gerektirdiği gibi, Türk Ceza Kanunun ilgili hükümleri gereği ceza kovuşturması da yapılabileceği bilinmelidir. Bu nedenle, her iki Kanun arasındaki ilişki ve irtibatın yerinde ve doğru olarak yorumlanması ve uygulanması hukuki bir gerekliliktir.
Hukuk güvenliğini sağlamak adına, anlaşmazlıkların önlenmesi için işlemleri belgelendirmek görevlerinin yanında, kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan noterlerin hukuk dünyasına hizmetleri ile katkılarının, hukuk düzenin sağlanması ve korunması bakımından, önemi ve ağırlığı gözden uzak tutulmamalıdır.