Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Faruk Şen
Ortaöğrenimine İstanbul Alman Lisesi’nde devam eden Şen, Almanya’nın WWU Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi okuduktan sonra aynı üniversitede doktorasını yaptı. 1980’de Bamberg Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1981-85 arasında Duisburg Üniversitesi’nde çalışan Şen, 1985’te Almanya’nın eski başkenti olan Bonn’da Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kurdu. 1991’de Essen Üniversitesi’nde profesör oldu. 2008’in sonuna kadar Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni yöneten ve 180 araştırmaya imza atan Şen 2009’da Türkiye Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın kurucusu olarak çalışmalarına devam etti. Silivri’de Bir Avrupa Üniversitesi kurmak isteyen TAVAK Vakfı’nın yönetim kurulu başkanlığını sürdüren Şen, 2010 yılı sonunda Türkiye’ye döndü. Bugüne kadar Almanca, İngilizce, Fransızca ve Türkçe dillerinde birçok makale ve kitabı olan Şen ayrıca REMA (Researching Marketing) kuruluşunun da sahibidir.

Haberin Devamı

Hepimizin eskilerden beri bildiği ‘Senede bir gün’ şarkısı Almanya ve Türkiye arasında başbakanlarının buluşması için uygun bir şarkı haline geldi. Geçen yıl ocak ayında Angela Merkel’in Türkiye ziyaretinden sonra sıra 4 Şubat’ta Almanya ziyaretini geçekleştirecek olan Başbakan Tayyip Erdoğan’da. 27-28 Ocak’ta Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile konuşan daha önce de Brüksel’de AB yetkilileri ile görüşmeler yapan Tayyip Erdoğan biraz daha güçlü bir şekilde Almanya’ya gidiyor. Bunun karşısında aynı güçte hatta daha da güçlü bir şekilde olan politik yükselişe geçmiş Angela Merkel var. Eylül 2013 de seçimleri kazanan neredeyse tek başına iktidar konumuna gelen Angela Merkel Almanya’ya ve AB’ye 4 yıl daha yön verecek.

MERKEL’İN BAKIŞI
Dış politikada başarılarını sürdürme eğiliminde ABD ve AB arasında serbest Ticaret Anlaşması STA’yı uygulamaya sokacak olan Merkel, dünya ticaretinin yüzde 75’ine yön verecek bölgede ABD’yle aynı denklemde çalışacak. Bu anlaşması tabii ki Gümrük Birliği anlaşması olmasına rağmen başta Çin, Hindistan ve Türkiye aleyhine işleyen bir konu haline gelecek. Angela Merkel seçim kampanyası sürecinde Türkiye’ye özel statü geleceği konusunu hiç gündeme getirmedi. Negatif olarak bir adım daha ileri giderek “Türkiye bizim artık stratejik ortağımızdır” tanımlamasını getirdi. Stratejik bir ortaklık AB tarafından Ukrayna ve Rusya gibi AB’ye hiçbir şekilde üye olmayacak ülkeler için kullanılan bir terim, Türkiye de bu devletlerin yanına stratejik ortak olarak ön görülmüş oluyor.
Tavak Vakfı’nın 2013 yılında yaptığı son araştırmada Türkiye’nin AB’ye giden yolunu kesenlerin başında yüzde 64’lük bir oranla Almanya gelmekteydi. Böylece artık 82 milyonluk Almanya’nın Türkiye’nin AB’ye giden yolunu kestiğini Türkiye halkı da anlamış bulunuyor.
Almanya için 2014 yılı olumlu bir yıl olacak. Bu yıl beklenen büyüme hızı oldukça artacak ve yüzde 1.6 sınırını aşacak. Ticarette Almanya yeni atılımlar yapacak, ihracatta dünya birinciliği sırasını da koruyacak. Avrupa Birliği’nin çözümlemesi konusunda isteklerini dikte edecek. Ayrıca 2014-2020 yılları için AB’nin ön gördüğü 7 yıllık bütçeyi 979 milyar Euro’ya düşüren ve Almanya’nın sorumluluklarının az da olsa düşürmesini sağlayan Angela Merkel Türkiye’ye sert bakışını sürdürüyor.

ALMANYA’DAKİ TÜRKLER
Baktığımız zaman Türkiye-Almanya arasındaki sorunların her geçen gün arttığını görüyoruz. Buna karşı Türkiye’de de Almanya’ya karşı olan yaklaşım değişmektedir. Her 100 vize başvurusundan 29’una evet diyen Almanya Türklerin AB’ye girmesi konusunda vize anlaşması ile kararlığını ortaya koymaktadır. Bugüne kadar Türk-Alman görüşlerinde Almanya’da yaşayan ve Alman nüfusunun neredeyse yüzde 4’ünü oluşturan 3 milyonluk Türk yüzdesinin sorunları fazla ele alınmamıştır. Takriben 1 milyonu Alman vatandaşlığına geçen Türk kökenli göçmenlerin sorunlarına her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. İslamofobi, ırkçılık ve Türkofobi gibi toplumu iki ayıran ideolojilerin yarattığı dışlamaları Angela Merkel’e anlatmakta yarar var.
Ayrıca artık Almanya için ciddi bir diğer gelişme ise kaliteli iş gücünün geri dönmesidir. Almanya için kayıp eğitimli Türklerin yavaş yavaş kendi ülkelerine dönmelerinden kaynaklanmaktadır. Son 4 yılda 200 bin meslek eğitimi almış, üniversiteyi tamamlamış kaliteli Türk burada iş hayatına atılmış bulunmaktadır. Almanya için büyük bir kayıp olan bu durum Türkiye için olumlu olabilir.
Her şeyin ötesinde Fransa’nın AB konusunda Türkiye’ye fazla engel çıkarmayacağından hareket edersek Tayyip Erdoğan bundan sonra Almanya’nın da Türkiye’nin AB’ye giden yolunu engelleyen söylem ve girişimlerini geri çekmesini isteyebilir. Buna Angela Merkel’in sıcak bakmayacağından hareket edebiliriz. Türkiye için stratejik ortak diyen Almanya şansölyesi, Tayyip Erdoğan’la yapacağı görüşmelerden sonra belki bu konuda bir yumuşama içerisine girebilir.

TİCARİ İLİŞKİLER
Tüm sorunlu gelişmelere rağmen geçen yıl Türkiye’ye 5 milyonun üzerinde Alman turist gelmiş, ihracat-ithalatımızda Almanya önemini korumuştur. Bunun dışında 4 bin 500 kadar irili ufaklı Alman şirketi Türkiye’de yatırım yapmış ve ciddi bir şekilde para kazanmıştır. Aynı gelişmeyi Almanya’da yaşayan Türk girişimciler için de söyleyebiliriz. Şu anda yalnız Almanya’da 70 binin üzerinde Türk girişimci bulunmaktadır. Bunlar 400 bin kişiye istidam sağlarken yıllık ciroları da 25 milyar euroyu geçmiş bulunmaktadır. Olumlu ve olumsuz yönlerini karşılaştırdığımız zaman Türk-Alman ilişkileri yarı dolu bir bardağa benzemektedir. Erdoğan gezisi bardağı biraz daha doldurmayı becermelidir.