Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Oktay ÇETİN / Dr.Öğr. Üyesi Kapt. - Barbaros BÜYÜKSAĞNAK / Öğr. Gör. Kapt.

Yirminci yüzyılın başlarına kadar hiçbir ülkeye ait olmayan adaların durumu madenciliğin bölgede önemli bir endüstri haline gelmesiyle değişmiştir. Bölgedeki arazilerin değer kazanmaya başlamasıyla birlikte güvenilir bir yönetim ve mevzuat ihtiyacı gündeme gelmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 9 Şubat 1920 tarihinde Fransa’da imzalanan “Spitsbergen Antlaşması” ile adalar resmen Norveç egemenliği altına girmiştir. Antlaşmanın yürürlüğe girdiği 1925 tarihinde adı Svalbard olarak değiştirilen adalarla ilgili imzalanan antlaşma günümüzde yaygın olarak “Svalbard Antlaşması” olarak anılmaktadır.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilgisi

Antlaşma ile adalara taraf devletlerin lehine olmak üzere Norveç anakarasındaki yerlerden farklı olarak uluslararası özel bir statü kazandırılmıştır. Buna göre; Norveç’in tam ve mutlak egemenliği altında olsa da antlaşmaya taraf devletlerin vatandaşları adaların karasularına, fiyortlarına ve limanlarına eşit erişim ve giriş özgürlüğüne sahiptir ve “mutlak eşitlik temelinde” adalarda ev kurma ve her türlü ekonomik faaliyetlerde bulunma hakkı elde etmişlerdir. Ayrıca, Norveç dâhil hiçbir devletin adalarda askeri amaçlar için kullanılabilecek deniz üsleri kurmasına ve bir tahkimat inşa etmesine izin verilmeyecektir.

Son yıllarda Arktik bölgesinde yapılan bilimsel çalışmalarda artış gözlenmektedir. Bölgede yapılan çalışmaların bilimsel faydalarının yanı sıra bu faaliyetleri yürüten ülkelere saygınlık kazandırdığı bilinen bir gerçektir. Küresel ısınmaya karşı etkin önlemler alınması gerekliliği konusunda devletler arasında ortak bir anlayış oluşmuştur. Siyasi açıdan bu devletler arasında yer almak Türkiye için ayrı bir itibar kaynağı olacaktır. Küresel politikada aktif aktörler arasında yer almak için bu tür faaliyetlerde “görünür” olmanın da önemli olduğu düşünülmektedir. Türkiye’nin Svalbard Antlaşması’nı imzalaması ile diğer taraf devletlerin vatandaşları gibi, Türk vatandaşlarına da adalarda ve karasularında denizcilik, madencilik, endüstriyel veya ticari faaliyetlerde bulunma hakkı eşit olarak verilmiş olacaktır. Ayrıca araştırmacıların ve bilim insanlarının bilimsel faaliyetler yürütmesine ve öğrencilerin Svalbard Üniversite Merkezi’nde Arktik bilimleri alanlarında yükseköğretim derslerine katılmalarına                      izin vermektedir.

Haberin Devamı

Önemli fırsatlar

Kutuplara yönelik yapılan ulusal bilimsel seferler Türkiye’nin imajına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Türkiye, tarihsel olarak küresel siyasette aktif olarak yer alma potansiyeline sahip olduğundan her iki kutup bölgesine yönelik bilimsel çalışmalarına ve küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunmaya devam etmeli ve 2021 yılı itibariyle Svalbard Antlaşması’na taraf olan 46 devletin arasına katılarak her şeyden önce Arktik bölgesine olan ilgisini somutlaştırmalı ve bu bölgede vatandaşlarına diğer taraflar       gibi önemli avantajlar yaratma fırsatı sağlamalıdır.

Ayrıca üç tarafı denizlerle çevrili denizci bir ülke olarak Türkiye; denizcilik sektöründe geniş ticaret filosu, tersaneleri, gemi adamları ve dinamik insan gücü ile önemli bir potansiyele sahiptir. Arktik Okyanusu’ndaki son gelişmeler nedeniyle küresel deniz taşımacılığı ve buz sınıfı dahil her çeşit gemi inşa kabiliyetine sahip tersaneleriyle bölgede ortaya çıkan ekonomik fırsatlardan yararlanmasını bilmelidir.

Haberin Devamı

Svalbard Antlaşması ve Türkiye’nin fırsatları -2

-BİTTİ-