Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bülent Akarcalı - dusunce@milliyet.com.tr

Adalet Bakanlığı’nın takribi personel sayısı 140.000 kadar, bunun yarısı Ceza ve Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü’nde. Yargı düzenimizi 7.000 savcı, 15.000 yargıç ve 143.000 avukat yürütmektedir. Bu rakamlara savcıların yardımcısı adli polis gibi çalışan polis ve jandarma teşkilatı dahil değildir.

Tüm zorluklara rağmen anketler, adli hizmetlerden oluşan memnuniyetin %5-6 olduğunu göstermektedir.

Yine de çözüm yolu tek başına Adalet Bakanlığı’ndan beklenmemelidir. Savcı ve hakim sayısını arttırmak kuşkusuz ciddi rahatlama getirecektir. Ama sağlıkta olduğu gibi esas olan insanımızın hasta olmasını önlemek, onun sağlıklı yaşamasına imkan vermektir. Hastane sayısını arttırmak bir amaç değil sonuçtur. Sağlıklı bir toplumun daha az hastaneye ihtiyacı vardır.

Haberin Devamı

Dava sayısını ihtilafları uzlaşmaya yönlendirip azaltarak sonuç almak esas olmalıdır. Bunun için de uzlaşmayı günlük hayatta örf ve adetimizin bir parçası haline getirmek zorundayız. Bunun yolu %90’nı şiddet, bağırma, çağırma, fitne, kavga, dövüş, insan öldürmelerle dolu dizilerden ve filmlerden geçmemektedir. Kim ne derse desin artık TV programları ve sosyal medya toplumumuzun değer yapısıyla yargısını en çok etkileyen mecralardır. Olumsuz 90 örneğin varlığına karşın 10 tane olumlu olanı yoktur. Merak için YouTube’da Tik-Tok denilen videolara baktım. İçlerinden Türkler tarafından yapılmış olanların önemli bir kısmı “ağır abi” tipinde kirli sakallı, göbek dışarda, yaka bağır açık, belinde tabancalı tiplerden ve de bol argolu ve küfürlü konuşmalardan oluşmakta. Kuşkusuz bunların Müslüman Türk toplumunu yansıtmadığı muhakkak; ancak aralarında zevkli, sanat-kültür- akıl-zeka içerenler yok denecek kadar az olması gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken çok ciddi üzücü bir durumdur.

Günlük sıkıntılar, ekonomik sorunlar zaman içerisinde giderilir ve çözülür ama ahlak, örf ve adetlerimizde ki bozulma ve yozlaşma geleceğimizi gerçekten tehlikeye atar. 

Bu yönde bir tahribata uğradığımızı gösteren ve bizleri ciddi rahatsız etmesi gereken bazı istatistikler de var. Türkiye’nin de üyesi olduğu, merkezi Paris’de bulunan OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) rakamlarına göre, 35 üye ülke arasında:

Haberin Devamı

Denizleri %17 ile en çok kirleten ülkeyiz, İtalya (11), İngiltere, İspanya, Yunanistan, Norveç (%8), Romanya, Bulgaristan (%2)  

İnternet fiyatı en yüksek ve hızı en düşük ülke biziz.  Polonya vatandaşı 106 birim paraya 112 birim (Mbps) satın alabilirken biz 104 birim paraya 29 birim (Mbps) internet alabiliyoruz 

Buna karşın telefonla konuşmada ve sosyal medyada vakit geçirme de Brezilya, Kolombiya ve Meksika’dan sonra dünya 4.’süyüz, zavallı Japonlar ise ne konuşuyor ne de sosyal medya da sosyalleşiyorlar! Bize nazaran 4 defa daha az telefon ve sosyal medya da zaman harcıyorlar.

Bu rakamlar da bakınca demek ki bizde zaman ucuz yani bol, Japonya da ise zaman bayağı pahalı!

Bu durumda da İnterneti ucuzlatıp hızı arttırmanın yararı mı olur yoksa zararı mı sorusu tartışma konusu olarak karşımıza çıkar?