Kadir Kurtuluş
İstanbul Barosu avukatlarından Kadir Kurtuluş, Kurtuluş & Partners Law Firm kurucu avukatıdır. 1982’de Mersin’de doğan Kadir Kurtuluş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. İngiltere Cambridge ‘de dil eğitimi almasının akabinde 2010 yılında İngiltere Trinity St. David Üniversitesinde MBA (Master of Business Administration) yapmıştır.
Yüksek lisansını İngiltere’de tamamlayan Kurtuluş, bu süreçte bir İngiliz şirketinde avukat olarak çalışmaya devam etmiştir. İngiltere ‘de faaliyet gösteren Türk-İngiliz Hukukçular Derneği ’nin Yönetim Kurulu Üyeliği ve Türkiye Başkanlığı görevini ifa etmiştir.
Kurtuluş İngiltere’de faaliyet gösteren Türk-İngiliz Gazeteciler Birliği’nin halen Yönetim Kurulu Üyeliği ve Hukuk Danışmanlığı görevini yürütmektedir. Yine Belçika’da kurulu olan Avrupa Barolar ve Hukuk Dernekleri Konseyi üyesidir.
Şu anda Meclis’in gündeminde olan yeni imar kanunu tasarısı ile imar düzenlemelerinde birçok yeniliklere gidilmektedir. İmar kanun tasarısında bulunan düzenlemeler haricinde yeni yapılan bir kanun teklifi uyarınca kamu binalarının yanısıra bireylere özel alanlarda da; yani evimizde, otoparkımızda, bahçemizde fiziksel engelli vatandaşlarımız düşünülerek yaşam alanları tasarlanacaktır. Bu fikirden hareketle Cumhuriyet Halk Parti’si bir kanun teklifi hazırlamıştır. Hazırladıkları teklife göre İmar Kanunu’nun 8. Maddesi’nde yapılması önerilen değişiklikle bedensel engelliler için fiziki engellerin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Türkiye daha önce Birleşmiş Milletler tarafından da kabul edilen “Bedensel Engelliler Haklarına İlişkin Sözleşme”yi 80 ülkeyle beraber tanıyarak imzalamıştır. Ayrıca Anayasa’mızın 5. Maddesi uyarınca devletin temel görevlerinden biri de kişinin temel hak ve hürriyetlerini, Sosyal Hukuk Devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Yeni konutların inşaası
Sosyal devletin en önemli araçlarından biri olan sosyal toplum kavramı, ancak ve ancak toplumun tüm bireylerine eşit hak ve özgürlükler, eşit yükümlülükler tanınarak inşa edilebilir. Bu nedenle oluşturulan tasarı bedensel engelli vatandaşlarımızın kolay erişilebilirlik ve ulaşım haklarını korumayı öngörmektedir. İmar kanununda yapılacak bu değişiklikle, artık yeni yapılacak konut projelerinde de bedensel engelli vatandaşların kimseye fiziksel bir ihtiyaç duymadan yaşamlarını idame ettirebilecekleri konutlar üretilmek zorunda olunacaktır.
Esasında Batılı ülkelerde bu yeni bir şey değildir. Amerika’daki kanunlara bakınca bu düzenlemenin emsalleri mevcutta uygulanmaktadır. Hatta bu konuda alım, satım, kiralama gibi işlemlerde dahi bedensel engelli vatandaşların eşit muamele görmesi ‘Adil Barınak Edinim Yasası’ ile garanti altına alınmıştır. Uygulamaya göre alım, satım, kiralama aşamasında bedensel engelli bir kimseye engelinden ötürü negatif ayrımcılık yapmak, görüşmeyi reddetmek ya da görüşmemek için bir bahane bulmak yasayla engellenmiştir.
Hatta buna barınma amaçlı edinilecek bir gayrimenkul edinilmesi için başvurulan banka kredileri dahi dahildir. Yani bedensel engelli bir vatandaşın engelinden dolayı bu krediden yoksun bırakılmaması yine yasayla güvence edilmiştir. Ayrıca çevrenin fiziksel olarak ulaşılabilir, yaşanabilir kılınmasını sağlayacak imar uygulamaları da zorunlu kılınmıştır. Buradaki amaç bedensel engelli bir vatandaşın hiç kimsenin fiziki desteğine ihtiyaç duymadan yaşayabileceği uygun fiziki ortamı sağlamaktır.
Tek başına yasa yetersiz
Türkiye’deki mevcut durumda bu uygulamalar sadece kamu kuruluşlarında ve kamuya açık alanlarda mecburi kılınmasına rağmen konut ve ofis projelerinde keyfiyete bağlıdır. Teklifin yasalaşması ile insan hakları anlamında önemli bir aşamayı daha geçmiş olacağız. Hatta bizce bu teklife imar düzenlemesinin yanı sıra alım, satım, kiralama gibi konularda da tıpkı Amerika’daki emsalleri gibi bir düzenleme eklenmelidir.
Fakat iş sadece yasa ile de bitmemektedir. Metrolardaki engelli asansörlerinde ya da otobüslerdeki engelli alanlarında nasıl ki sadece kural değil de karşılıklı saygı ve kültürün de olması gerekmekteyse bu alanda da toplum olarak kendimizi geliştirmeliyiz.