Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Alp Kırıkkanat 

Yoğun bir 2022 yılı yaşadık. Bu yoğunluğun bir önceki yılın bakiyeleri nedeniyle yaşandığını söyleyebiliriz. 2021 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı birçok jeopolitik hesapların yeniden yapılmasına, kartların tekrar karılmasına neden oldu. Dünya bu savaşa hazırlıksız yakalandı. Kovid-19 salgınının etkisi bir miktar geçmişken ve tam nefes alınacağı zannedilirken savaş başladı. Ukrayna’nın siyasi taleplerini ve Rusların savaş öncesi uzun süreli yığınağını; kendi oyun teorilerinde yıkıma götürmeye çalışan bir kesimin istediği oldu. Geldiğimiz durum iç açıcı değil elbette. Rusya’nın askeri yığınak sonrasındaki aceleci tavrı ile Ukrayna’nın ana aktörler arasında bir denge sağlayamamış olması; meselenin, günümüze kadar taşınmasına neden oldu.

Haberin Devamı

Ana aktörlerin baskın stratejileriyle başlayan bu oyun; halihazırda tarafları yeni bir denge arayışına sürükleyen bir duruma geldi. Ancak bu denge savaşan tarafların elde edebildikleri politik ve askeri hedeflere bağlı olarak değişecektir. Üstelik tarafların elde edecekleri hasıladan ne kadarının kendilerini tatmin edebileceği henüz belli değil. Politik beyanlara bakarsanız, birinin kazancının karşı tarafın kaybı anlamına gelebilecek sıfır toplamlı bir oyunu sergilediklerini düşünebilirsiniz. Ancak Rusya’nın da dahil olduğu ana aktörlerin işi nükleer silah gücüne vardırmadan sahada bu itiş kakışa en azından geçici bir ateşkesle de olsa ara verilmesi ihtiyacı hissedilmektedir. Peki, böyle bir ateşkes durumu gerçekleşebilir mi?

Yeni tartışma

Ukrayna’nın Batı’dan bitmek bilmeyen para ve silah yardımı talepleri; nihayetinde ABD ve AB kamuoyunda yeni ve esaslı bir tartışmayı açacaktır. Ukrayna’nın politik söylemleri, savaşı daha da uzun vadeli bir hale getirecek nitelikte. Ancak yapılan yardımlar savunma ağırlıklı. Kaybedilen yerlerin geri alınması ise bu anlamda zor görünüyor.

Rusya ise savaş başlamadan önceki askeri değerlendirmeleri altüst edecek bir profil ortaya koydu. Başa çıkmakta zorlandığı iki sorun var: Ukrayna’ya sağlanan Batı desteği ve bazı yönlerden hazırlıksız olduğu görülen ordusu. Bu iki soruna kısa sürede çözüm bulması zor görünüyor.

Haberin Devamı

İlkinin karşılığını AB’ye uyguladığı enerji kısıtlamalarıyla vermeye çalışıyor. Bu kapsamda 2023’ün ilk iki çeyreğinde AB politikalarının ne denli değişim göstereceğine bağlı olarak yeni bir strateji belirleyebilir.

Ancak yüksek politik hedefleriyle konvansiyonel askeri gücünün niteliği arasında bir tutarsızlık olduğu açıkça görülüyor. Özellikle karadaki ve denizdeki kayıpları dikkate alındığında; askeri gücü tartışmalı bir hale geldi. Örneğin son olarak, askerlerin cep telefonu kullanımı nedeniyle karşı tarafın mevki tespiti yapıp roket saldırısına maruz kalmaları; diğer alanlarda olduğu gibi muhabere disiplinlerinde de eksik yanlarının olduğunu ortaya çıkardı.

Diğer yandan, Rusya’nın Ukrayna genelinde verdiği hasar da çok büyük. Karşı füze saldırılarıyla Ukrayna şehirlerine ve alt yapılarına yönelik büyük hasarlar verildi.

Ateşkes ümidi

ABD baskısındaki AB’nin normalleşmeye yönelik emarelerini göremediği takdirde; Rusların, tadil edeceği yeni politik ve askeri hedefleri bağlamında mevcut askeri gücünü, nasıl toparlayıp kullanacağı merak konusu. Asker sayılarını artırma kararı aldılar. Bu kapsamda, Rusların; bu yılın ilk yarısına kadar Donbas’ı tam anlamıyla kontrol altına almak isteyeceklerini ve saldırılarının şiddetini de buradaki duruma göre şekillendireceklerini düşünüyorum. Odesa ise şimdilik ikincil ancak nihai bir hedef gibi duruyor.

Haberin Devamı

Diğer yandan, Rusya’nın enerji kısıtlamaları ile AB ülkelerinin buna karşı direnci, şimdilik, AB aleyhine görünmektedir. 2023 yılının bahar aylarından itibaren AB’nin, enerji ihtiyacı ve kış aylarında yaşadıkları tecrübeler kapsamında; bir hasar tespiti ve yeni bir durum değerlendirmesi yapacağı düşünülebilir. ABD’nin politik baskısı ile kendi üretim çevrelerinin ve kamuoylarının yaşamsal taleplerinin nasıl dengeleneceği merak konusu. Ekonomik ve sosyal nedenlerden ötürü AB’nin bu şekliyle ikinci bir kışı daha da zor karşılayacağı ortadadır. Bu durum; bir kısım AB ülkelerinde, kamuoyunun siyasi tercihlerini değiştirebilecek bir süreci başlatabilir.

Yine de iyimser bir tahminle 2023’ün ortalarından itibaren, barış olmasa da bir ateşkesin olabileceği ümidini taşıyorum. Ana aktörlere rağmen ülkemizin, çevremizin ve dünyanın buna ihtiyacı olduğu bir gerçek. Olursa; istikrarsızlık yine sürecektir. Ancak bu bile olmadığı takdirde, Ukrayna ve Rus siyasetinin manevra alanı daralabilir. Çatışan taraflarda; uluslararası beklenti, prestij ve iç kamuoylarının olası tepkileri kapsamında bir sıkışmanın yaşanacağı beklenebilir. Bu ise tarafların öngörülemeyecek riskleri almasına neden olabilir. Bu kapsamda, çatışan tarafların siyasi ve askeri sıkışmışlıklarının yaratacağı risklerle ana aktörlerin meseleyi sıfır toplamlı bir oyuna çevirme olasılığı örtüşür bir hale gelebilir. Bu ise felaket olur. 2023’ün ilk yarısına kadar ABD’ye rağmen Rusya’nın niyetleri ve AB’nin politik kararları meselenin hangi boyuta evrileceğini ortaya koyacaktır.