Doç. Dr. Fatma Fulya Tepe- Çalışan evli kadın sayısının giderek artması, araştırmacıları ev sorumluluklarının yerine getirilmesinde cinsiyetler arası yeni uzlaşıların olup olmadığı konusuyla ilgilenmeye yöneltmiştir. Bu alandaki çalışmalar, ev işinin, çalışan kadınlar da dâhil olmak üzere temel olarak kadının sorumluluğu olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, yani çalışan kadınların evdeki akşam mesaisi, Arlie Hochschild’in İkinci Mesai isimli kitabında, ikinci vardiya ya da çifte vardiya kavramıyla ifade edilmiştir.
Hochschild, bu kavramı endüstriyel hayattan ödünç almıştır. Ev sorumlulukları ve çalışma hayatlarından oluşan bu iki vardiyayı çatışmayacak ya da en az çatışacak şekilde organize etmenin zihinsel yüküyle de başa çıkmak zorunda kalan kadınların bu ilave yükü bazı araştırmacılarca üçüncü vardiya olarak isimlendirilmiştir. Uluslararası literatürde kadınların çifte vardiyası hem rol çatışması, hem de rol genişlemesi bir yerine iki önemli rolü yönetme kapasitesi kavramlarıyla tanımlanmakta ve bazen de kadınların, çifte vardiya sırasında rol çatışması ve rol genişlemesini eş zamanlı olarak deneyimledikleri önerilmektedir.Bu çalışmada Türkiye’deki kadın akademisyenlerin çifte vardiyayı rol çatışması olarak mı, yoksa rol genişlemesi olarak mı deneyimlediği sorusu sorulmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre, görüşme yapılan 14 kadın akademisyenin zaman zaman rol çatışması yaşadıkları, ancak yine de ev hayatı ve akademik hayatla ilgili iki rolü beraberce üstlenmekten hoşnut oldukları görülmüştür. Kadınların bu olumlu deneyimleri, onların rol çatışması ve rol genişlemesini aynı anda deneyimlediklerini düşündürmektedir. Bu nedenle kadın akademisyenlerin çifte vardiyası sadece rol çatışması ya da sadece rol genişlemesi olarak kavramsallaştırılmamalıdır.
Kadın akademisyenlerin çifte vardiyasının daha çok hem rol çatışması, hem de rol genişlemesi meselesi olduğu söylenebilir. Bu çalışma, Türkiye’deki kadın akademisyenlerin çifte vardiyayı, uluslararası literatürdeki olumlu anlamıyla rol genişlemesi olarak deneyimlediklerini öneren ilk yerli nitel çalışmadır. Daha önce Ankara Üniversitesi’nde yapılmış olan nicel bir çalışmada bulgular arasında kadın akademisyenlerin yarıya yakının rol çatışması yaşadığı, ama mesleklerini sevdikleri yer almıştır.
Ankara’daki üniversitelerde görevli kadın akademisyenlerle yapılan başka nicel bir araştırmanın bulgularında da söz konusu kadınların yaşamlarının stresle dolu olduğu, ama işlerini sevdikleri ve karşılaştıkları sorunların üstesinden gelebildikleri ortaya çıkmıştır. Bu çalışmaların bulgularında kavram olarak ve en azından ima düzeyinde kadın akademisyenlerin rol genişlemesi yaşadığı olgusu vardır, fakat terim olarak rol genişlemesi kullanılmamıştır. Daha sonra araştırma görevlileriyle yapılan bir çalışma da kadınların çifte vardiyasına rol genişlemesi bakımından gönderme yapmıştır; ama bu çalışma, genişlemeyi, rol çatışmasına özgü tipik negatif deneyimlerle ilişkilendirmiştir ve bu nedenle bu iki kavram arasındaki ayırımı bulanıklaştırmıştır.
Bu çalışma, buna zıt olarak, daha önce yapılan ve çifte vardiyanın olası bir rol genişlemesi ve kadınların kişisel etkinliğini zenginleştirme kaynağı olabileceğini ileri süren uluslararası çalışmaları desteklemektedir. Ayrıca kadın akademisyenlerle yapılan görüşmeler, çifte vardiyayı failliklerini zenginleştiren bir rol genişlemesi olarak deneyimlediklerini göstermiştir. Bu durumun, akademisyen kadınların ev dışındaki işlerini özgürce ve isteyerek seçmelerinden kaynaklandığı söylenebilir. Rol çatışması ve rol genişlemesi kavramları, çoklu rol teorisine ve iş-aile araştırması alanına aittir Bazı çoklu rol teorisyenleri rol sistemlerinin hiyerarşik olduğunu varsayarlar.
O zaman, farklı rolleri yönetmek bir rolün diğerlerinin üzerinde önceliklendirilmesini içerir. Çoklu rol teorisi rol çatışmasına odaklandığında, bu ‘kıtlık hipotezi’nin kullanıldığını gösterir. Kıtlık hipotezine göre birey, bir role daha fazla zaman ayırdığında başka herhangi bir role ayıracak daha az zamanı kalır. Örneğin kadınlar ev dışında ücretli iş üstlendiklerinde, bu mecburen onların anne ve eş olarak ev sorumluluklarıyla bir çatışma yaratır. Kadınlar, bu rollerden birinin beklentilerini daha çok yerine getirmeye çalıştıkça, diğer rolün beklentilerini daha az karşılayabilecektir.
Kıtlık hipotezi, daha sonra yerini rol genişlemesi hipotezine bırakmıştır. Bu hipoteze göre, birey ne kadar çok farklı roller üstlenirse, önemli psikolojik girdiler kazanma şansı da o kadar artar. Bu model, rol taleplerine odaklanmak yerine, rol ödüllerine ya da getirisine odaklanmaktadır. Yani birey ek roller üstlendiğinde, daha çok enerji harcamasına rağmen, çoklu rollerin getirdiği faydalarla enerjide net bir kazanç sağlar. Ne ölçüde pozitif bir kazanç deneyimlendiği, kısmen kişinin hangi rolleri üstlendiğine ve bu rollerin niteliğine bağlıdır: bazı rol kombinasyonları diğerlerinden daha yararlı olabilir. Birden fazla rol üstlenmenin yararları, maddi gelir, artan özsaygı, ağır rolleri delege etme gücü, sosyal ilişki fırsatları ve meydan okumadır. Birçok çalışmanın kıtlık hipotezini desteklememesi (…), genişleme hipotezinin genel kabul görmesine yol açmıştır. Yani rol çatışması kavramı, birden fazla rol üstlenmenin getirdiği fedakârlıklara işaret ederken, rol genişlemesi üstlenilen çoklu rollerin ödüllerini vurgulamaktadır. Bu ödüller hem maddi (gelir) ve hem maddi olmayan (özsaygı, sosyal ilişkiler) getiriler olabilir.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024