Bülent Akarcalı / bulent@bulentakarcali.com - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İsveç’in NATO üyeliğini onaylama çağrısı yaptı. Scholz’un böyle bir çağrıyı yapma hakkını kendisinde nasıl gördüğüne şaşıyorum.
NATO üyesi olarak daha güçlü bir orduya sahip olması yolunda Türkiye’nin savunma sanayiine Almanya’nın ciddi katkıda bulunduğu bir alan var mı?
Sakın müşterek imal edilen denizaltıları örnek vermeyin. Siz daha iyi fiyat vermeseydiniz bugün onları İspanya ile yapıyor olacaktık. Keşke de öyle olsaydı!
Irak savaşı esnasında füze saldırıları ihtimaline karşı zar zor bir Patriot bataryası gönderdiniz. Sonra da bir an önce söküp götürmek için elinizden geleni yaptınız. Patriotları ve askerlerinizi yerinde görmek bahanesiyle gelen parlamenterleriniz dost ve müttefik bir ülkeye geldiklerini fark edemeyecek kadar şımarık ve küstah çıktı. 2012’de gelen Patriotlar 2015’te görev süreleri bitti gerekçesiyle geri çekildi. Dönemin Savunma Bakanı Bayan Ursula von der Leyen “görev süresini dolduran Patriot füzeleri için parlamentodan süre uzatımı talep etmeyeceklerini” olabildiğince kaba biçimde açıkladı.
Bu duruma karşın yine bir bayan olan İspanya Savunma Bakanı Margarita Robles daha birkaç hafta önce “NATO kapsamında 2015 yılından bu yana Adana’da konuşlandırılan rdrframe1 Patriot sistemini başka bir ülkeye kaydırmayacaklarını” açıkladı.
Siz 3 yıla zor tahammül ettiniz, İspanya ise 8 yıldır burada. Dost ve güvenilir ülke hanginiz acaba?
Söyler misiniz Bay Scholz, neden bir İspanya kadar cesur olamıyor ve Türkiye’den hiç de hak etmediğiniz isteklerde bulunacak kadar da naif olabiliyorsunuz?
Türkiye’yi yalnız çıkarınız söz konusu olunca mı hatırlıyorsunuz? Madem güçlü bir NATO istiyorsunuz askeri teçhizat ve malzemeler ile araç gereçlerin, tank motorlarının Türkiye’ye satışlarına neden yasak ve yaptırımlar getirdiğinizi açıklayabilir misiniz?
Hiç mi tarih bilginiz ve vefa duygunuz yok. 1952’den 1990‘a kadar NATO çerçevesi içerisinde sizi de koruyan Türkiye idi. Kennedy “Ich been Berliner” (ben Berlinliyim) sloganıyla Moskova’ya racon keserken arkasında en uzun Sovyet sınırını koruyan Türkiye vardı. O Berlin’e biz Türkler THY ile inerken Lufthansa uçağı inemiyordu. Resmen ABD, Fransa ve İngiltere’nin işgali altındaydınız. Hala doğru dürüst olmayan savunma gücünüz nerdeyse hiç yoktu!
Türkiye’ye karşı ciddi bir dostluk elini ne zaman ve hangi konuda uzattınız?
Türkiye için verdiğiniz sıcak bir mesaj olduysa hatırlatır mısınız? Sizden bir ses çıkmayacaksa hiç olmazsa Ankara’da duymadım, görmedim, işitmedim oyununu oynayan büyükelçiniz dostane, sıcak, içerinde biraz da samimiyet olan, Türk kamuoyuna rahatlatacak, hangi sıkıntımız da yanımızda olduğunuzu hatırlatacak mesajlar veremez mi? Yoksa buna her ağzını açışta Kıbrıs konusunda olduğu gibi tek yönlü, içeriği bilgi yoksunu, gerçekleri tahrif etme becerisi yüksek, Yeşiller Partisi’nden Dışişleri Bakanınız mı izin vermiyor? O da İsveç konusunda bize talimatlar yağdırıyor. Bizim ise kendisinden beklediğimiz biraz siyasi ve insani cesaret sahip olmayı göze alarak kaçırılan çocukları için 3 yılı aşkın bir süredir Diyarbakır da nöbet tutan anneleri ziyaret etmeleri. Birleşmiş Milletler’ in 1220’ye yakın çocuğun PKK ve YPG tarafından kaçırılıp ne amaçla kullanıldıklarını açıklayan raporu okumasını da öğütleriz. Belki bu önerimiz hakkında kendisine talimat da verirsiniz. Saygılarımızla…