Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BÜLENT AKARCALI- Hz.İsa’yı Türkler çarmıha germiştir!

Azerbaycan - Ermenistan arasında çıkan son çatışmanın nasıl, neden ve hangi tarafça başlatıldığı bilgileri ortaya bile çıkmamışken Avrupa Parlamentosu üyesi bir Fransız Milletvekili kalkıp parlamentonun Azerbaycan’ı kınamasını isteyen konuşma yapıyor, tabii bol bol alkışlanıyor. Bay Macron fırsatı kaçırmıyor, hemen “Azerbaycan saldırıları durdursun” beyanatıyla Fransız kamuoyunu peşin peşin şartlandırıp, Ermeni diasporasının sırtını okşuyor. Almanya deseniz hakeza. Kimse bu işin doğrusu ne diye sormuyor. Niye sorsun ki konu Türkiye ve Türk dünyası ise her türlü iftira, yalan geçerli. Hz. İsa’yı Romalılar değil, Türkler çarmıha germiş deseniz doğrudur diyecekler.

Haberin Devamı

ABD Senatosu’ndan

bir kara ses daha

Ülkemize karşı yaptırımlarda önceliği elden bırakmayan ABD  Senato Dış İlişkiler Komite Başkanı, Türkiye hakkında husumet içeren söylemleri ırkçılığa varan Robert Menendez’ e biri daha ekleniyor; aynı komitenin üyesi F-35’lerin satışını aktif olarak engelleyenlerin başı Senatör ve Dış İlişkiler Komite Üyesi Chris van Hollen. Bu muhterem de şunları yumurtluyor:

*Türkiye F-16ları “Yunanistan gibi diğer NATO ülkelerinin hava sahasını işgal etmek ve

*YPG/SDG gibi Suriye’deki gruplara karşı kullanılamayacağı

*Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmalarını önlemek için ABD ve NATO’nun Türkiye’yi sorumlu tutması için birlikte çalışması gerektiği, vs. vs.
Bir savaş çıkarsa biz bunları korumak için mi dövüşeceğiz? Aynı soruyu AB ülkelerine sorabiliriz. Sanatçıya, iş adamına, akademisyene, öğrenciye, sporcuya vize bile vermeyen için mi Mehmetçiği şehit edeceğiz?

Bu kadar bilgisizlik

ABD’ye yakışır mı?

Büyük bir devlet olduğunu sandığımız ABD’nin dış politikası böylesine önyargılı, müttefik bir ülkeye sürekli saldırmayı siyasetinin merkezine oturtmuş cahillerin ellerine bırakıldıydıysa vay halimize! En ufak araştırma yapmayacak. Burnunun dibindeki Türk Büyükelçiliği’nden asgari nezaket ölçüsü olarak Türkiye’nin görüşünü sormayacak ama ilişkimizin adı müttefiklik olacak!
Diplomaside büyükelçilerin görevi, ülkeler arası iyi ilişkilerin korunması ve geliştirilmesini sağlamak ve bunun için de her türlü yanlış anlamaları, temsil ettikleri devletin politikalarını yansıtmayan beyanatlar, yazılar vs. hakkında hem kendi hem de bulundukları ülke hükümetini ve kamuoyunu aydınlatmaktır.
ABD’nin önde gelenlerinden sürekli ve düzenli bir şekilde gelen, çoğu açık tehdit, iftira ve hakaret derecesine varan ve bilgisizliği sergileyen söylemler hakkında ABD Elçisi’nin ülkemize atandığı Ocak 2022’den bu yana dişe dokunur, ciddi içerikli hiç ama hiçbir basın bildirisi, beyanatı olmayışını yadırgamamak mümkün değildir. Atina’da görevli meslektaşı Türkiye aleyhine Yunan Hükümeti’ni kıskandıracak beyanlarda bulunurken, Ankara ABD Büyükelçiliği’nin internet sitesinde basit bir iki sıradan haber dışında bir şey bulamıyorsunuz. Belli ki sayın elçi, belediye başkanlarıyla yemek yemekten esas görevini yapacak zamanı bulamıyor.

Haberin Devamı

Sağlıklı ilişkiler için Türk - Rus modelini örnek alın

Haberin Devamı

Ülkeler birbirlerine saygı temelinde davrandığı sürece çözülmeyecek sorun yoktur. Rusya ile aramızda, Suriye başta olmak üzere, Libya’da ciddi sorunlar mevcuttur. Türkiye, Kırım işgalini tanımadığını açıkça söylemekte ve Rusya’nın savaştığı Ukrayna’ya en etkin askeri yardımı yapan ilk ülke olmuştur. Ama bu ihtilaflar örneğin müzakereyle tahıl koridorunun açılmasına engel olmamıştır.
İşin tuhafı savaşın bitmesi için etkin girişimlerde bulunan, taraflar arasında güven duygusu yaratabilmiş tek NATO üyesi olmuşken, Rusya ile olan ilişkilerimiz üzerine yaptırım getirme seslerini ABD ve AB’den duymamızdır. Rusya’ya yaptırım uygulayacak bir Türkiye’nin arabuluculuk sıfatının ortadan kalkacağını anlamayacak veya düşünemeyecek kadar şaşkın olunabilinir mi? Bu mudur müttefik olmak?
ABD ve AB’nin Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit ederek bir yere varamayacağını anlamaları gereken zamanın sonuna yaklaştığımızı umarız fark ederler.

Son söz: NATO üyeliğimiz, müttefik sandığımız bir-iki NATO üyesinin bölgede kendi hâkimiyetini kurmak amacıyla bize saldırmasını önleyeceği için son derece kıymetlidir.