Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / Bu yazının ilk bölümünde Irak siyasetinde vilayet meclisi (yerel) seçimlerinin genel siyaset üzerindeki etkilerine dair bir analiz sunulmaya çalışılmıştı. Zira Irak genelinde 10, Kerkük’te ise 18 sene sonra yapılabilen söz konusu seçimler, federal bir niteliği olan Irak’ta yönetimin kurumsal yapısını koruması, siyasi dengenin oluşması, ülkedeki normalleşme ve istikrarın devamı ile demokratikleşme ve kurumsallaşmanın sürmesi açısından son derece kritik. Bu süreçte zaman zaman vilayetteki sorunların ülkedeki genel siyaset üzerinde etkili olduğu ve istikrarsızlık ortaya çıkardığı, Kerkük gibi statü konusunda 2003 sonrası ortaya çıkan tartışmaları devam ettiği bir vilayette de yapılmış olması, Irak ve Türkmen siyaseti açısından da oldukça önemli. İlk seçim sonuçları bu yazının birinci bölümünde verilmişti. Nihai sonuçlarda tarafların oy oranlarında küçük değişiklikler olsa da dengeyi değişmedi. Türkmenlerin ortak listesi olan Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi Listesi’nin (BITC) 75 bin 169 oy aldığı görülüyor. Liste içerisinde ise altıncı sıra adayı olan ve 19 bin 993 oy alan Ahmet Remzi, vilayet genelinde en yüksek oyu alan dördüncü kişi oldu. BITC’nin kazanan diğer adayı ise listenin dördüncü sırasında yer alan ve 4892 oy alan kadın aday Sevsen Ceddo oldu. Ceddo, 2021 Irak Parlamentosu seçimlerinde de milletvekili adayı olmuş ve 7 binin üzerinde oy almıştı. Bu kez de liste içerisinde en fazla oyu alan beşinci kişi olmasına rağmen (ilk sıra adayı olan Irak Türkmen Cephesi Sözcüsü Mehmet Seman Ağaoğlu 11 bin 37 oy aldı) seçim sistemi nedeniyle vilayet meclisine girmeye hak kazandı. Zira Irak’ta kadın kotası sistemi uygulanıyor ve her 4 vilayet meclisi üyesi ya da milletvekilinden biri kadın olmak zorunda. Ceddo’nun Kerkük’teki kadın adaylar arasında en yüksek oyu alan ikinci kişi olması ve BITC’nin 2 sandalye kazanması nedeniyle, Ceddo’dan daha yüksek oy alan erkek adaylar değil, kadın kotasından bir kişi vilayet meclisi üyesi oldu. Ayrıca Ninova’da (Musul) ayrı listelerde 3 (2 kadın, 1 erkek), Selahaddin’den de 1 kişi (erkek) vilayet meclisine girmeye hak kazandı.
Öte yandan BITC, Kerkük’te diğer ikişer vilayet meclisi üyesi çıkaran diğer iki grubun birinden yaklaşık 14 bin diğerinden ise 23 bin daha fazla oy almasına rağmen, uygulanan seçim sonuçları hesap yönteminin dezavantajını yaşamış görünüyor. Zira her seçim için yeni bir yasa çıkarılıyor ve yeniden bir yöntem belirleniyor. 18 Aralık’taki seçimlerde de Saint Lague seçim sistemi ile hesap yapıldı. Bu sisteme göre oylar tek sayılara bölünüyor ve çıkan sonuçlar en yüksek oy alan siyasi gruptan başlayarak sırayla oy bölümüne göre sandalyeler bitene kadar dağılıyor. Ancak Irak’taki sistemde ilk bölünen rakam 1,7 olarak uygulandı. Bu da gruplar arasında ciddi dengesizlik oluşturuyor. Türkmenlerde olduğu gibi 52 bin civarında oyla Mesut Barzani’nin partisi KDP 2 sandalye kazanırken 47 bin civarında oy alan Arapçılık Koalisyonu ise 1 sandalye alabildi, 20-25 bin civarında oy alan parti ve siyasi grupların hiçbiri bir sandalye dahi kazanamadı. Bununla birlikte Kerkük’te Hıristiyanlara verilen 1 sandalyelik kota nedeniyle 209 oy alan bir kişi vilayet meclisine girmeye hak kazandı. Bu noktada kota sandalyeleri dışında genel sandalyeler için mücadele eden tarafların büyük gruplar oluşturmasının önemi ortaya çıkıyor. Nitekim tüm Türkmen partiler ortak bir liste ile seçimlere katılmış olsa da bir kısım Türkmen adaylar da başka bir listede yer aldı ve söz konusu liste 1 sandalye dahi çıkaracak oy potansiyeline ulaşamadığı için Türkmen adayların aldıkları oylar boşa gitmiş oldu. Bu durum Türkmenler arasındaki birliğin ne kadar önemli olduğunun göstergesi.
Buradan hareketle Türkmenler açısından önümüzdeki süreç çok daha kritik. Vilayet seçimleri yapılamadığı için 2019’un sonunda meclislerin çalışmaları durdurulmuş, vilayetler ya mevcut valiler ya da merkezi hükümet tarafından atanan valiler tarafından yönetilmeye başlanmıştı. Yeni yapılan seçimle, vilayet meclislerinin oluşmasının ardından valilik, vali yardımcıları ve vilayet meclisi başkanları seçilecek. Bu noktada Kerkük’te Türkmenler önemli bir denge unsuru olacak gibi görünüyor. Zira valiliği kovalayan ne Arap ne de Kürt partiler tek başlarına çoğunluğu (yüzde 50+1) sağlayamıyor. Her iki tarafın da valiliği istemesi nedeniyle ittifak oluşturmaları zor. Bu yüzden 2 sandalyeye sahip Türkmenlerin hangi taraf ile işbirliği yapacağı önemli olacak. 2017’den önce valilik Kürtlerin elindeydi. Ancak 2017’de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) yaptığı ‘bağımsızlık referandumu’nun ardında, merkezi hükümeti Kerkük dahil IKBY’nin sınırları dışındaki Kürt güçlerinin kontrol alanlarına yönelik bir operasyon yapmış ve kontrolü geri almıştı. Kerkük’te de söz konusu dönemde vali yardımcılığı görevini yürüten Rakan Sait Cuburi de ‘vali vekili’ olmuştu. Bundan sonra Kerkük’teki idari, siyasi ve toplumsal olarak Arapların etkisinin arttığı bir süreç ortaya çıktı. Mevcut durum itibariyle de Araplar valiliği alarak bu süreci korumak isterken, Kürtler de yeniden ağırlıklarını arttırmak istiyorlar. 2017’den sonraki süreçte Türkmenler ve Araplar arasında her ne kadar yakın bir diyalog olsa da bunun Türkmenler açısından bir avantaja dönüştüğünü söylemek mümkün olmadığı gibi, Türkmenlerin Kerkük’teki idari yapı ve güvenlik bürokrasisinde de ellerinde olan makamları kaybettikleri görüldü. Bu nedenle Türkmenlerin stratejik hareket ederek, dönüşümlü valilik, vali yardımcılığı, vilayet meclisi başkanlığı gibi makamların yanı sıra, Kerkük’teki diğer idari makamlardan azami düzeyde alabileceği pozisyonlar üzerinden bir pazarlık stratejisi geliştirmesi, Kerkük’teki idari ve siyasi temsili açısından önemli. 2025’in Irak için yeni bir genel seçim yılı olacağı da unutulmamalı. Bu nedenle Türkmenlerin Kerkük konusunda vereceği sınav, Kerkük için değil, Türkmenlerin diğer bölgelerdeki varlığı ve Irak genel siyasetindeki temsili noktasında da etkili olacak.