Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com

Irak’ta yaklaşık 1 yıldır kurulamayan hükümetin, Muhammed Şiya es-Sudani başbakanlığında 27 Ekim 2022’de parlamentoda güvenoyu almasıyla nispeten yoluna giren siyaset, Türkmenler açısından halen problemli.

Geçtiğimiz günlerde en sorunlu vilayetlerinin başında gelen Kerkük’le ilgili Irak eski Cumhurbaşkanı ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) merhum başkanı Celal Talabani’nin evinde, KYB Genel Başkanı ve Celal Talabani’nin oğlu Bafel Talabani’nin ev sahipliğinde yapılan toplantı, ülke siyasetini hareketlendirirken Türkmenler açısından da uyarıcı etki yarattı.

Haberin Devamı

Zira toplantıda mevcut Irak siyasetinin en etkili isimlerinin yer alması, “Kerkük’le ilgili yeni bir adım mı atılacak?” sorusunu akıllara getirdi. Nitekim Irak’ın yeni Başbakanı Sudani’nin yanı sıra, Irak Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi, Egemenlik Bloku Başkanı Hamis Hancar, Bedir Örgütü Lideri Hadi el-Amiri, Hikme Hareketi Başkanı Ammar el-Hekim, Haşdi Şaabi Komisyonu Başkanı Falih el-Feyyad, Kanun Devleti Koalisyonu Başkanı Nuri el-Maliki gibi isimlerin belki de ilk kez Kerkük gibi bir konuda bir araya gelmesi dikkat çekti. Yapılan toplantıda, Irak Anayasası’nın Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerler ilgili 140. maddenin etkinleştirilebilmesine yönelik komite oluşturulması ve bu komitenin 10 gün içerisinde faaliyete geçirilmesinin kararlaştırıldığı açıklandı.

Tartışmalı bölgeler

Her ne kadar toplantı, Kerkük ve tartışmalı bölgeler gibi kilit bir konunun çözümü açısından önem taşısa da, zamanlaması, yapıldığı yer ve katılanların önemi düşünüldüğünde Türkmenleri endişelendiren bir sürecin ortaya çıktığı görülüyor. Ayrıca Irak’ın başta yolsuzluk, istikrarsızlık, güvenlik, hizmet eksikliği gibi problemleri halen çözülememişken ülkenin dengesini bozabilecek bir konuda sürecin başlatılıyor olması da hesapsız bir adım olarak nitelendirilebilir.
2003’te ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında Kürt grupların, anayasal IKBY sınırları dışındaki Kerkük’ün, Musul, Selahaddin’in yanı sıra Diyala’nın bazı bölgelerinde askeri ve idari kontrol sağlamasıyla ortaya çıkan tartışmalı bölgeler sorunu, bugünden yarına çözülebilecek bir konu değil. 2005’te tartışmalı bir referandumla kabul edilen anayasada yer alan 140. maddede 2007 sonunda tamamlanması öngörülen bir süreç ortaya konmuş olsa da, halen sorunun çözümüne yönelik etkin bir adım atılabilmiş değil. Bugüne kadar Kerkük ve tartışmalı bölgeler konusunda kurulan tüm komisyon ve komiteler, bir şekilde çözüme dair yeterli ve başarılı olamadı. Hatta sorunun çözümü için öngörülen (normalleşme – nüfus düzeltmesi ve mülk anlaşmazlıklarının giderilmesi, nüfus sayımı ve referandum) adımlara dair sonuç alıcı ilerleme bile sağlanamadı.

Haberin Devamı

Kerkük’le sınırlı değil

2017 Ekim ayında merkezi hükümet, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) anayasal ve idari sınırları dışında olan ancak Kürt grupların kontrolündeki bölgelere yönelik askeri operasyon düzenlemiş, bu bölgelerdeki kontrol merkezi hükümetin kontrolüne geçmişti. Hükümet yetkililerinin, buna rağmen böylesi bir toplantıya katılmasıyla birlikte söz konusu alanlar üzerindeki egemenliğini de tartışılır bir duruma getirmiş oldu. Ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Kerkük’te yaşayan etnik unsurları temsil eden siyasi partiler arasında yürütülen “uyum ve çözüm görüşmelerini” de baltalamış oldu.

Haberin Devamı

Özellikle Kerkük meselesinin temel bileşeni olan Türkmenlerin dışarıda bırakılması, vilayetteki dengenin bozulması noktasında son derece endişe verici. Zira Kerkük’teki denge sadece burayı etkilemiyor, çünkü klasik tabiriyle Kerkük demek “küçük Irak” demek... Hatta bu sorun BM’nin de dâhil olmasıyla uluslararası bir niteliğe bürünmüş durumda.

Bu noktada Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’nin görüşleri oldukça dikkat çekici. Kerkük konusunda başından beri sürecin bir parçası olan Salihi, Türkmenlerin dışarıda bırakılmasının kabul edilemez olduğunu ve strateji değiştirmeleri gerektiğini dile getirdi. Salihi şöyle devam etti:

“Kerkük konusunda hükümeti kuran koalisyon içerisinde bir anlaşma yapıldı. Devlet İdaresi Koalisyonu olarak anılan bu yapı içerisinde Türkmen milletvekilleri var. Bu arkadaşların ses çıkarması lazım. Türkmenler, Irak siyasi sahasından silinmeye çalışılıyor, Türkmensiz karar alınıyor” dedi. Kerkük konuşulurken Türkmenlerin dışarıda bırakılamayacağına işaret eden Salihi, “Türkmenler ve Kerkük siyasi meselelere kurban ediliyor. Şii Koordinasyon Çerçevesi, ne olursa olsun hükümeti kurmak için Kürt grupların her dediğini kabul etti. Sünniler de kendi çıkarları için ses çıkarmıyor. Hal böyleyse Türkmenler de kendi yolunu bulmalı. Türkmenlere bir bakanlık dahi verilmedi. Zaten bir bakanlığın Türkmenlere sağlayacağı bir fayda da yok. Biz de bundan sonra muhalefete çekilebiliriz.”

‘Bizim başka çaremiz yok!’

Salihi, Türkmenlerin dikkate alınmadığı bir yerde olmalarının anlamsız olduğunu da kaydederek, “Bundan sonra Türkmenler iki strateji uygulamalı. Birincisi Türkmen siyasiler Kerkük ve Türkmen varlığının korunması konusunda uluslararası mahfillere başvurmalı ve mağduriyetini dile getirmeli; ikincisi de Türkmenlerin haklarının korunması için Türkmeneli’nin her bölgesinde sokak sokak ayağa kalkmalı. Bizim bundan başka çaremiz yok” ifadelerini kullandı. Tüm bu çerçeveden bakıldığında Irak’ın kangreni haline dönüşen, göreve gelen her hükümetin gündeme getirdiği ancak ilerleme sağlayamadığı Kerkük meselesi ve Türkmenlerin çetin mücadelesi sertleşerek devam edecek gibi görünüyor.