Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Mehmet Emin Binpınar

Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, 1966 yılında Konya’da doğdu. 1988 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendislliği’nden mezun oldu. Çevre Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, İtalya’da su kaynakları ve Hollanda’da hidroloji konularında Master Yaptı. 1996 Yılında doktorasını tamamladı. 2004 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde doçent, 2009 yılında profesör oldu. 2003-2012 yılları arasında İstanbul Çevre ve Orman, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü olarak görev yaptı. Macaristan ve İtalya’da Sürdürülebilir Kalkınma konusunda eğitim alarak uzman oldu. Birçok sivil toplum örgütünde aktif olarak çalışan Birpınar’ın 100’ün üzerinde ulasal ve uluslararası yayını bulunmaktadır. İngilizce ve İtalyanca bilen Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığında Çevreden sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Haberin Devamı

Özellikle fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri, ormanların tahribi ve atıklardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarındaki artışın sebep olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliği meselesi dünya gündeminde sürekli yer almakta ve önemi her geçen gün artmaktadır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2007 yılında yayımlanan Dördüncü Değerlendirme Raporu’na göre, küresel ısınma artık tartışmasız bir gerçektir ve bunun önemli bir bölümünden büyük bir olasılıkla insanoğlu sorumludur.
Faili ve mağduru insanoğlu olan bu problem; küresel ve ortak bir meseledir. Çözüm de küresel ve ortak olmalıdır. Bu konuda küresel ölçekte atılmış en büyük adım, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve sözleşmenin sera gazı emisyonlarının azaltılmasında hukuki açıdan bağlayıcı belgesi olan Kyoto Protokolüdür.

Fırsat ve tehdit
İklim değişikliği ile mücadelenin temel unsurları iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum sağlamaktır. Esasen, iklim değişikliği ile mücadele ekonomiler üzerinde farklı yönlerden fırsat ve tehditleri içermektedir. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasında aslolan ülkelerin kendi ulusal önlemleridir (enerji verimliliği, yenilenebilir enerjiye geçiş vb.) ve bu önlemlerin yetersiz veya daha maliyetli olduğu durumlarda piyasa esaslı araçlar devreye girer.
Piyasa esaslı araçlar, daha maliyet etkin emisyon kontrol ve önleme teknolojilerinin geliştirilmesini teşvik ettikleri ve teknoloji seçiminde daha fazla esneklik sağladıklarından dolayı, emisyon azaltımında ekonomik açıdan daha etkin olabilirler. Ayrıca, devlete çevresel ve sosyal girişimleri destelemek için kullanılabilecek bir gelir kaynağı sağlayabilirler.
Son dönemde oldukça gündem olan emisyon ticareti veya daha bilinir adıyla “karbon ticareti” konusu, finansal teşvikler yaratarak arzu edilen emisyon azaltımlarını sağlamayı amaçlayan araçlar arasındadır. Düzgün bir şekilde uygulanmaları halinde oldukça etkili olabilecek bir piyasa esaslı araçtır. Proje veya sektör temelli olan bu mekanizmalar azaltılan sera gazı emisyonlarının sertifikalandırılması ve piyasada alınıp satılması prensibine dayanır. Meselenin daha iyi anlaşılması açısından karbon finansmanı ve karbon denkleştirme kavramlarının bilinmesinde fayda vardır. Karbon finansmanı, sera gazı emisyon azaltımlarını satın almak üzere bir projeye sağlanan kaynak şeklinde tanımlanmaktadır. (World Bank, 2006). Karbon denkleştirme ise; bir kaynaktan oluşan sera gazı emisyonlarına karşılık olarak dünyanın herhangi bir yerinde başka bir kaynak üzerinden azaltılan ya da önlenen sera gazı emisyonları sonucunda edinilen kredilerin ya da diğer bir deyişle sertifikaların satın alınması faaliyeti ile gerçekleştirilen emisyon denkleştirme işlemidir.
Gelişmiş ülkelerin, sayısallaştırılmış sera gazı azaltım hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırmak ve karbon emisyonlarını azaltıcı uygulamaları daha düşük maliyetle gerçekleştirmek; gelişmekte olan ülkelerin ise karbon finansına ve temiz teknolojilere erişimini kolaylaştırmak için Kyoto Protokolü’nde emisyon ticareti mekanizmaları tanımlanmıştır.

Karbon finansmanı
İklim değişikliği ile mücadelede iktisadi bir çözüm aracı olan ve karbon finansmanın kullanılmasına zemin yaratan karbon piyasaları; özellikle 2005 yılında Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girmesinden bu yana katlanarak büyümeye devam etmiş ve şu an bu piyasalar üzerinden gerçekleşen emisyon azaltımı 11 milyar ton CO2 eşdeğere ulaşmıştır. Parasal değeri 170 milyar dolar civarında olan karbon piyasasında en büyük payı 140 milyar dolar ile Avrupa Birliği’ne üye 28 ülke içerisinde kurulan AB Emisyon Ticareti Sistemi almaktadır. Kyoto Protokolü altında yer alan emisyon ticareti mekanizmalarının işlem hacmi de yaklaşık 30 milyar doları bulmaktadır. Gönüllü Karbon Piyasası, 600 milyon dolar ile henüz sınırlı bir hacimde bulunmaktadır.

Kyoto protokolü
Türkiye, her ne kadar Kyoto Protokolü’nün emisyon ticaretine konu olan esneklik mekanizmalarından yararlanamıyorsa da; bu mekanizmalardan bağımsız olarak işleyen, çevresel ve sosyal sorumluluk ilkesi çerçevesinde kurulmuş Gönüllü Karbon Piyasası’na yönelik projeler ülkemizde geliştirilmekte ve uygulanmaktadır.
Gönüllü karbon piyasaları; hükümetlerin iklim değişikliği ile mücadele hedefleri ve politikalarından bağımsız olarak geliştirilmiş, iş dünyasından, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireylere kadar ilgili her kesimin karbon denkleştirme maksadıyla katılım sağlayabileceği niteliğe sahip piyasalardır. Gönüllü karbon piyasalarında ticareti yapılan sera gazı emisyon sertifikalarına Gönüllü Emisyon Azaltım (Voluntary or Verified Emission Reduction -VER) Sertifikası adı verilmektedir.
Kuruluşlar; faaliyetleri çerçevesinde oluşturdukları sera gazı emisyon miktarlarını hesaplayarak (karbon ayak izlerini ölçerek) bu emisyonlarını azaltmak ve dengelemek için sera gazı emisyon azaltımı sağlayan projelerin üretmiş oldukları karbon sertifikalarını sosyal sorumluluk prensibi çerçevesinde satın almaktadırlar.
Mevcut durum itibarıyla, Türkiye’de gerçekleştirilen projelerin tamamı Gönüllü Karbon Piyasasında işlem görmektedir. Türkiye’de geliştirilen ve çoğunluğu yenilenebilir enerji türünde olan 218 proje ile yıllık piyasa değeri 100 milyon ABD doları civarında olan16 Milyon ton CO2 eşdeğer sera gazı emisyonunun azaltılması öngörülmektedir. Türkiye’de kısa bir sürede yüksek kalitede bir potansiyeli harekete geçiren gönüllü karbon piyasasının, ileriye dönük Türkiye’nin teknik altyapısının güçlenmesine katkı sağlamasının yanı sıra, yatırımcılar için temiz teknolojilere yatırımı daha cazip hale getirdiği söylenebilir.
Gönüllü Karbon Piyasası, Dünya Karbon Piyasası içerisinde çok küçük bir yüzdeyi temsil etmekle birlikte bu piyasayı hali hazırda etkili biçimde kullanmakta olan Türkiye’nin ileri dönemde karbon piyasalarına katılımı açısından da bir fırsat sunmaktadır.

İvme yakalandı
Diğer taraftan iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir iktisadi araç olan karbon ticareti ile ilgili ülkemizdeki çalışmalarda son zamanlarda önemli bir ivme yakalanmıştır. İklim Değişikliği Eylem Planı’nda, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi Eylem Planında ve Enerji Verimliliği Strateji Belgesinde, 2015 yılına kadar karbon piyasasının oluşturulmasıyla ilgili hedeflerimiz bulunmaktadır.
Son olarak, karbon piyasalarının temel aktörlerinden özel sektöre de önemli görevler düşmektedir. Küresel pazarda rekabet eden Türk özel sektörünün dünyada şekillenmekte olan iklim değişikliği rejimini yakından takip etmesi ve buna bağlı olarak oluşan ekonomik dönüşümün getirdiği risklere karşı gerekli önlemleri alıp, yarattığı fırsatları ise zamanında kullanabilmesi önem arz etmektedir.