Yuri Fedotov
Yuri Viktoroviç Fedotov, 1971 yılında Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı’nın Moskova Devlet Dışişleri Üniversitesi’nin uluslararası alanında profesyonelleri hazırlayan Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsü’nden mezun oldu. BM adına birçok görev üstlenen Fedotov, Cezayir ve Hindistan’daki Rus elçiliklerinde görev aldı. 2002’de Rusya’da Dışişleri Bakanlığı yardımcılığına getirildi. Bu görevi 2005’e kadar sürdürdü. 2005 ve 2010 yılları arası İngiltere’de Rusya Büyükelçisi olarak çalıştı. 2010’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından BM Suç ve Uyuşturucu ile Mücadele Ofisi Direktörü görevine atandı.
Kurtarma ekipleri, 2013 Ekim ayında Sahra çölünün Nijer ile Cezayir sınırındaki bölgesinde tüyleri ürperten bir manzara ile karşı karşıya kalır.
Yaklaşık 30 kilometrelik bir alana yayılmış çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 92 kişinin cesedine ulaşırlar. Yakıcı güneşten kaçmaya çalışırken susuzluktan yaşamlarını yitiren bu göçmen grup aslında iki kamyon ile seyahat etmektedir. Ancak, kamyonlardan biri bozulunca diğeri de tamir amacıyla onunla birlikte kalır.
Bu durum göçmenleri çaresizlik içinde bırakır. Beş gün bekledikten sonra grup su bulmak amacıyla harekete geçer. Sınırın Cezayir tarafındaki köylere ancak 21 kişi sağ ulaşabilir.
Bu göçmenlerin ölümü dünyamız hakkında korkunç bir gerçeği gözler önüne seriyor. Suç şebekeleri kırılgan ülkelerin yaşam gücünü emiyor ve bunun sonucu olarak da milyarlarca insanı yoksulluktan kurtarmaya yönelik küresel çabalarımızı köreltiyor.
Sahra’nın güneyi, Avrupa’ya gitmeyi amaçlayan göçmenleri ağına düşürmeye çalışan suç örgütleri ile dolu. Başka bir ülkeye gitmeye hazır kadın, çocuk ve erkekler kayıtlara geçen en yüksek hava sıcaklıklarına rağmen koca bir çölü geçmeyi göze alabiliyor.
Bu olayda yaşananlar sadece Kuzey Afrika’ya has bir durumu göstermiyor. Dünyanın dört bir yanında insanlar İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş oranda sayılarda göç ediyor. Bazıları tehlikeli denizlerde botlarda görülüyor, bazıları zorlu karayollarında bazıları da havayollarını kullanıyor. Ancak, büyük bir çoğunluğu bu süreç içerisinde yaşamını yitiriyor.
Bu trajedinin birçok nedeni bulunuyor. Bazıları ailelerini acımasız savaş ortamlarından uzaklaştırmaya çalışıyor, bazıları ekonomik nedenlerden dolayı yola çıkıyor. Bu göçmenler suç şebekelerinin eline düşüyor ve acımasızca istismar ediliyor.
Sınır tanımayan yolsuzluklar bu ve benzeri suçları körüklüyor, ayrıca çocukların paha biçilemez eğitim ve çok ihtiyaç duyulan sağlık hizmetlerine gitmesi gereken kamu kaynaklarını sömürüyor. Kalkınmakta olan ülkelerde yolsuzluklar sonucu yılda 20 ila 40 milyar ABD Dolarının yabancı ülkelere aktığı tahmin ediliyor.
Örgütlerin birliği
Yeni olmamakla birlikte, suç örgütleri ve terör grupları uyuşturucu ve yasadışı mal kaçakçılığı konusunda çıkar birliği yapıyor.
Örneğin, küresel kereste ticaretinin yüzde 30’luk bölümü kaçak ormancılık faaliyetlerinden oluşuyor. Güneydoğu Asya’dan Avrupa Birliği (AB) ve Asya’nın başka bölgelerine yönelik yasadışı elde edilen kerestelerin ticaretinden 2010 yılı itibarıyla 3.5 milyar ABD Doları gelir sağlandığı tahmin ediliyor. Gayrinizami odun kömürü ticareti de Afrika ülkelerinin her yıl yaklaşık 1.9 milyar ABD Doları gelir kaybına uğramasına yol açıyor.
Vahşi yaşama yönelik suçlardan sadece Doğu Asya ve Pasifik bölgesinde elde edilen gelir 2.5 milyar ABD Dolarına ulaşıyor. İnsanlar için de büyük tahribat anlamına gelen vahşi yaşama zarar veren eylemler bazı türlerin yok olma eşiğine gelmesine, turizmin zarar görmesine yol açıyor. Kaçakçılık kalkınmakta olan ülkeleri soymak anlamına geliyor.
Sınıraşan suç örgütlerinin gelirinin yıllık 870 milyar ABD Doları olduğu tahmin ediliyor. Bu örgütler çeşitli şekillerde karşımıza çıkabiliyor. Bu örgütler ortaya koydukları şiddet eylemleri ile toplumları çöküntüye uğratıyor. BM Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Ofisi (UNODC) verilerine göre 2012 yılında dünya genelinde 437 bin cinayet işlendi. Bu cinayetlerin birçoğu evin gelirini sağlayan kişinin hayatını kaybetmesinin aile üzerinde telafisi olmayacak sonuçlar doğurdu kalkınmakta olan ülkelerde gerçekleşti.
İşbirliği şart
Suça bakış açısı neyse ki değişiyor. Yasa dışı eylemlerin kalkınmayı nasıl etkilediğinin farkına daha önce olmadığından çok varılıyor. Ülkeler artık hukukun üstünlüğünün, temel insan haklarının, güçlü, bir o kadar da adil ceza sisteminin ve yolsuzluğa sıfır müsamahanın kalkınmayı koruduğunu kabul ediyor.
Ancak, suç akımının tersine çevrilmesi için daha yapmamız gereken çok şey bulunuyor. Eğer kalkınma çabaları suç örgütlerinin pençesinden kurtarılmak isteniyorsa emniyet birimlerinin para aklama işlemlerini kesinlikle takibe alması gerekiyor. Suç örgütleri ile ilgili bilgi paylaşımı ve sınır ötesi ortak operasyonlar yapılması için daha fazla uluslararası işbirliğine gidilmesi gerekiyor.
Uluslararası topluluk günümüzde bir yandan ihtilaflar, güvenlik ve barış alanlarında büyük zorluklarla karşı karşıya bulunurken diğer taraftan da milyarlarca insanın yaşamını dönüştürecek yeni bir kalkınma gündemi oluşturma çabalarını sürdürüyor.
Doha’daki kongre
Bu çabaların ceza adaleti reformunun desteklenmesi ve başta adil olma, insan onurunu ön plana çıkarma ve eşitliliği sağlama alanında olmak üzere hukukun üstünlüğü ilkesinin güçlendirilmesi için kaçırılmayacak bir fırsat teşkil ettiğini düşünüyorum. Yeni sürdürülebilir kalkınma gündemini belirleme çabaları, dünyanın hukukun üstünlüğü ve onun uzantısı olan suç önleme ve ceza hukukunu kanatlandırıp BM’nin çalışmalarının ön saflarına yerleştirmesi için de bir şans olarak karşımıza çıkıyor.
Eğer bu yapılabilirse sürdürülebilir kalkınma suç örgütlerine karşı ihtiyaç duyduğu korumaya sahip olabilecek. Gelecek hafta Katar’ın başkenti Doha’da 12-19 Nisan tarihlerinde yapılacak 13’ncü Suç Önleme ve Ceza Hukuku Kongresi, bu alanda şimdiye kadar olmadığı oranda farklı karar alıcı ve uygulayıcıyı bir araya getiriyor. Ayrıca, Eylül ayında dünyanın yeni kalkınma gündemini belirlemek üzere toplanacak Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi öncesine de rast geliyor.
Suç gözyaşı ve kan demek. Suçların sürdürülebilir kalkınma çabalarımıza engel olmasına izin veremeyiz. UNODC ve ben, 13’ncü Suç Önleme ve Ceza Adaleti Kongresini sadece ceza adaleti uygulamalarını iyileştirmek için değil aynı zamanda herkesin yaşam kalitesini artırmak için de kullanmaya kararlıyız.