Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Seda Kırdar

Seda Kırdar 2005 yılında Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2010 yılında aynı zamanda araştırmacı olarak görev yaptığı American Üniversitesi “Uyuşmazlık Çözümü” Programı’nı tamamlayarak yüksek lisans derecesini aldı. 2008 yazında American Üniversitesi ile George Mason Üniversitesi’nin İsrail ve Filistin’deki staj programına devam eden Kırdar, bu çerçevede Tel Aviv’de bulunan Arap Birliği (Al-Rabita)’nde “Democratic School of Jaffa Projesi”ni yürüttü. Tel Aviv-Yafa’da yaşayan Filistinliler ile Yahudiler arası diyalog çalışmalarında ve La Paz, Bolivya’da bölgesel kalkınma projelerinde yer aldı. Türkiye’ye döndükten sonra, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nda (TEPAV) dış politika araştırmacısı olarak çalışan Kırdar, Aralık 2013’ten bu yana İstanbul Politikalar Merkezi’nde Denge ve Denetleme Ağı’nın sekretaryasında görev alıyor.

Haberin Devamı


Başlıktaki soruya yanıtınız “muhtemelen hayır” olacaktır. Çünkü bugüne kadar cumhurbaşkanını doğrudan biz seçmiyorduk; adaylar seçim kampanyası yürütmüyor, kampanyaları için bağış toplamıyorlardı. Ancak 2007 referandumu ile Anayasa’da değişiklik yaptık: Cumhurbaşkanı artık halk oyuyla seçilecek. Referandumun ardından çıkan 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu da seçim kampanyalarının finansmanına ilişkin bir yenilik getirdi ve cumhurbaşkanı seçim kampanyalarının sadece bireysel bağışlarla yürütüleceğini düzenledi. Kısacası bu Ağustos’ta ilk defa cumhurbaşkanı için oy vereceğiz, aynı zamanda vatandaşlar olarak da desteklediğimiz adaylara bağışta bulunabileceğiz.
155’den fazla sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı, cumhurbaşkanı seçim finansmanının şeffaflığına vurgu yapan bir kampanya başlattı. “Yeni Denge ve Yeni Denetleme” kampanyası çerçevesinde uluslararası standartlar ve iyi uygulama örnekleri dikkate alınarak - bu seçimde geç kalınmış olsa da bir sonraki seçimler için - bazı somut öneriler sunuluyor:
Gazete ve billboard ilanları başta olmak üzere reklam giderleri, mitinglerin düzenlenmesi, uçak ya da helikopter kiralanması, kargo giderleri, rozet alımları ve daha pek çok harcama, seçim kampanyalarının faturasını oldukça yükseltmektedir. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından belirlenen takvime göre, adaylık için başvurular 29 Haziran 2014 tarihinde başladı ve 3 Temmuz 2014 tarihinde sona erdi. Geçici aday listeleri 8 Temmuz’da, kesin aday listeleri de 11 Temmuz 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanacak. Seçim 10 Ağustos 2014 tarihinde olduğuna göre, adaylar sadece 30 gün boyunca kampanyalarını sürdürecekler. Kampanya sürecinin eşit, çoğulcu ve adil olması için 30 günlük bir zaman dilimi son derece yetersizdir.

Bağışlar duyurulmalı
YSK, adayların seçim hesabını kamuoyuna açıklamayacak. Yasada adayların kendilerine yapılan bağışları açıklamaları gerektiğine dair bir ibare de yok. Seçim kampanyasını olabildiğince şeffaf ve adil bir şekilde yürütmek için adaylar, kendisine bağış yapanları, bağışçılarının mesleki statülerini, nerede çalıştıklarını ve yapılan bağış miktarlarını açık bir şekilde, günlük olarak oluşturdukları internet sitelerinde paylaşmalı, kamuoyunu bilgilendirmelidirler.
6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’na göre, adaylar, adaylık başvurusu süresi içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar ve seçilen adayın mal bildirimi, seçim sonuçlarının kesinleşmesini müteakip Resmî Gazetede yayımlanacaktır. (Md. 14/2) Şeffaflık ilkesine göre, bütün adayların mal bildirimleri kampanya başladığı anda açıklanmalıdır. Mal bildirimlerinde hisse senetleri yanında, varsa, ticari ortaklıkların da yer alması gerekmektedir.

Kamu yardımı
Adayların belli bir miktar devlet yardımı alması, seçimlerin finansmanına ilişkin temel kriterler arasında sayılmaktadır. Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda, adaylara yönelik kamu yardımı düzenlenmemiştir. Seçimlere katılacak cumhurbaşkanı adaylarının, kampanyalarını yürütmesi ve adil bir siyasi rekabetin yaşanması için, az bir miktar bile olsa, devlet yardımı alabilmesi uygun olacaktır.
Seçim kampanyasında eşitliği sağlamak ve haksız rekabeti önlemek için, harcama üst sınırı belirlenmeli, bu sınırın üstünde harcama yapan aday ile ilgili yaptırım uygulanmalıdır.

Bağımsız denetim
Seçim sonuçları kesinleştikten 10 gün sonra, adaylar, tüm bağış ve harcama belgelerini YSK’ya sunacaklar. YSK, bir ay içinde, varsa usulsüzlüklerin ve limitlerin aşılıp aşılmadığını tespit edecek. Alınan bağış ve yardımlardan belirtilen limiti aşan miktar ile harcanmayan kısım Hazineye aktarılacak. (Md.14/9) Mevcut mevzuata göre, seçim kampanyasının şeffaflığının denetimi, aday seçildikten sonra yapılmış olacak. (Md.14/6) Oysa ki kampanyaların denetimi, seçim boyunca, günlük olarak bağımsız bir kuruluş tarafından yapılmalıdır. Bu kuruluşun düzenli olarak yayınladığı raporlar kamuoyuyla ve medyayla paylaşılmalıdır.

Yaptırım yok!
Seçim kampanyasının şeffaflığının denetimi, aday seçildikten sonra yapılmış olacak. (Md.14/6) Herhangi bir ihlalin tespitinde de nasıl bir yaptırım uygulanacağı mevzuatta belirtilmemiştir. Adayların seçim kampanyalarının finansmanı konusunda oluşabilecek ihlaller ile ilgili etkin, orantılı ve caydırıcı yaptırımları kapsayan bir düzenleme yasalaşmalıdır.
10 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleşecek cumhurbaşkanı seçimi çok özel bir seçim ve burada uygulanacak kurallar bir gelenek oluşturarak, sonraki seçimler için emsal oluşturacak. Denge ve Denetleme Ağı’nın öncülüğünü yaptığı “Yeni Denge ve Yeni Denetleme” kampanyası çerçevesinde dile getirilen uluslararası ilkeler ışığında, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun iyileştirilmesi, bir sonraki seçimlerde soru işaretlerinin oluşmaması açısından yerinde olacaktır.
l Bu yazı, Seda Kırdar tarafından Denge ve Denetleme Ağı için hazırlanan politika belgesinden derlenmiştir.