AYTAÇ YALMAN
29 Temmuz 1940 yılında İstanbul’da doğdu. 1960’ta Kara Harp Okulu’ndan, 1961’de Piyade Okulu’ndan, 1971’de Kara Harp Akademisi’nden, 1976’da Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden mezun oldu.
1986 yılında tuğgeneral rütbesine terfi ederek Kara Harp Okulu Komutan Yardımcılığı’na, 1987 yılında da 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’na atandı. 1990 yılında tümgeneral rütbesine yükseldi. 1990-1993 yılları arasında Kara Kuvvetleri Personel Daire Başkanlığı, 1993-1994 yılları arasında Piyade Okul Komutanlığı yaptı.
1994 yılında korgeneral rütbesine yükselerek Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı görevine atandı. 1995 - 1998 yılları arasında Adana’da bulunan 6. Kolordu Komutanlığı görevini yürüttü. 1998 yılında orgeneralliğe terfi ederek 2. Ordu Komutanlığı’na atandı.
1998’de Suriye ile yaşanan krizi müteakip 20 Ekim 1998’den itibaren Adana Mutabakatı gereği, Türkiye Cumhuriyeti adına Türkiye-Suriye güvenlik ilişkilerini yürüttü. 24 Ağustos 2000 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı görevine atandı. 24 Ağustos 2002 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildi. TSK Üstün Hizmet Madalyası, Üstün Cesaret Madalyası, Altın Şeref Madalyası sahibidir.
Müziğin, toplumsal, siyasal ve sosyo kültürel problemlerin çözümünde önemli bir enstrüman olduğunu, daha önceki birçok kitap ve makalelerimde ifade etmiştim.
Bugün size ülkemizin yetiştirdiği çok özel bir insandan Prof. Cihat Aşkın’dan söz etmek istiyorum. Bu değerli insanın entelektüel birikimi, saygın kişiliği, hem ulusal hem de uluslararası müzik kültürüne olağanüstü bir şekilde vakıf oluşu itibariyle, ülkemizin sanatsal açıdan aydınlanmasına çok daha büyük katkıları olacağına inanıyorum.
13 Ocak 2014 günü Süreyya Operası’nda Sayın Cihat Aşkın ve Aşkın Ensemble’yi izledim. 15 kişilik bir sanatçı grubu ile sahnede devleşen bu müzisyenleri en kalbi duygularımla kutlamak istiyorum. Bu yoğun duygular içinde bu yazıyı kaleme almak ve müzikseverler ile paylaşmak ihtiyacını hissettim.
Program, İtalyan ve Alman bestecilerinin Barok tarzındaki beş eserinden oluşuyordu. Eserler hakkındaki izlenimlerimden önce, büyük fedakârlıklarla meydana geldiğini düşündüğüm Aşkın Ensemble’den bahsetmek isterim.
Söz konusu topluluk Sayın Aşkın’ın ifadesi ile Türk bestecilerinin eserlerini dünyaya tanıtmak ve özellikle genç müzisyenleri desteklemek amacı ile 2007 yılında kurulmuştur.
Klasik müzik ile beraber yeni oluşumlara da açık olan Aşkım Ensemble, ilk projesini Cumhuriyet kuşağı bestecilerimizden Faik Canselen onuruna gerçekleştirmiştir. Aynı yıl ‘İstanbulin’ albüm çalışmasında Cihat Aşkın’a eşlik eden topluluk, 2008 Nisan ayında dünyaca ünlü keman sanatçısı İda Haendel ile aynı sahneyi paylaşmıştır. Yurt içi performanslarının yanı sıra, Maastrich ve Amsterdam Concertgebouw’da Cihat Aşkın’ın solistliği ve yönetiminde verdikleri konserin radyo kaydı yapılmıştır. Eleştirmenlerden olumlu tepkiler alan Aşkın Ensemble genç ve yaratıcı müzisyenler tarafından desteklenmekte ve çalışmalarını bağımsız olarak sürdürmektedir.
‘O güzel Barok gecesi’
‘Sanatçı Olmak’ isimli makalemde de belirttiğim gibi, 16’ncı yüzyıldan beri sanatçılar; prensler, kiliseler veya zengin insanların desteği ile yaşamışlardır. Bugün de sponsorların, belediyelerin veya devletin desteği ile sanatlarını icra edebiliyorlar. Sayın Aşkın ve arkadaşlarını bağımsız olarak sanatlarını icra etmelerinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bu açıdan da kendilerini ayrıca kutluyorum.
Uzun yıllardır tanıdığım değerli Prof. Sayın Cihat Aşkın, sanatı, güçlü kalemi, entelektüel birikimi, dürüst kimliği ve çalışkanlığı ile sanat camiasında özel bir yere sahiptir. Müzik devrimini başlatan Büyük Atatürk’ün, evrensel normların ulusal ezgiler ile bütünleşmesi düşüncesini hayata geçiren müzisyenlerimizden biridir Sayın Aşkın.
Olağanüstü yeteneği ve disiplinli çalışmaları ile başarılı bir öğrencilik dönemi geçiren Aşkın, Prof. Ayhan Turan’ın sınıfından mezun olmuştur. (Işıklar içinde yatsın Sayın Ayhan Turan benim de hocamdı.) 12 yaşında ilk resitalini veren Aşkın, 15 yaşına geldiğinde tüm Paganini Kaprisler’i çalıyordu. Müzik eğitimine Londra’da bulunan Royal College of Music’te Rodney Friend ve The Univercity’de Yfrah Neaman ile devam etmiştir. Ustalar, Ruggierro Ricci ve Dorothy Delay ile kısa süreli çalışmaları olan Aşkın, master ve doktora programlarını bitirerek yurda dönmüştür. İTÜ’de 1998’de Doçent, 2006’da Profesör unvanlarını almıştır. Aynı çatı altında, 1999’dan 2012’ye dek Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin (MİAM) kurucusu ve eş-başkanı olarak akademik görevlerini ve sanatsal faaliyetlerini sürdüren Aşkın, 2008-2012 yılları arasında Türk Müziği Devlet Konservatuarı Müdürlüğü görevini yerine getirmiştir.
Müsaade ederseniz, ‘o güzel Barok Gecesi’ ile ilgili izlenimlerimi de sizlerle paylaşmak isterim.
Program Albinoni’nin Adagio’su ile başladı. Bu duygusal eserin geçtiğimiz günlerde rahmetli olan bir bilim insanına, bir hanımefendiye Prof. Sayın Halet Çambel’e itiraf etmesi ayrı bir zerafet ve vefa örneği idi.
Adagio, Sol minör; Mevsimler nasıl Vivaldi’nin en tanınmış eseri ise, Sol minör Adagio da Albinoni’nin en ünlü eseridir. Bir film müziği olarak 1960’lı yıllarda geniş kitlelerce tanınan Sol minör Adagio, orjinali II. Dünya Savaşı’nda Dresden Devlet Kitaplığı’nda -Vivaldi’nin bazı eserleriyle birlikte- yandığından, bestecinin tematik eser kataloğunda yer almamıştır. Ancak org partisinin bulunmasından sonra, Remo Giazotto (1910- ) tarafından tamamlanarak 1945’te müzikseverlere sunulmuş ve her çalgı için düzenlenmesi yapılan ünlü bir eser olmuştur.
İkinci eser Vitali’nin Chaconne’si idi. Kemancıların severek çaldığı bu eserin zengin armonileri ile virtiozitesi çok yüksektir. Sayın Şenol Aydın eserin hakkını vererek icra etti, yolu ve bahtı açık olsun.
Programda geriye kalan üç eser (Flüt ve yaylılar için suit, Piyano Konçertosu, Brandenburg Konçertosu) büyük besteci Bach’ın seçkin müziği ile hepimizi büyüledi. Özellikle İtalyan flüt sanatçısı Claudio Ferrari’nin bugüne kadar dinlediğim en güzel flüt sanatçısı olduğunu söylemeliyim.
Brandenburg Konçertosu bilindiği gibi, Bach’ın anıt eserlerinden biridir. Solo flüt, solo keman ve solo klavsen ile keman, viyola ve kontrbastan oluşan orkestra için yazılan 5. Brandenburg Konçertosu ise, özellikle klavsen için bir konçerto gibidir. Özellikle son bölüm canlı, neşeli (Allegro) tempolu, yapısı ile önceki bölümlerin sakin etkisini değiştirir. Eser, mevcut olanaklar içinde bundan daha güzel icra edilemezdi. Sevgi ve muhabbetle kutluyorum.
Destek verilmiyor
Bilindiği üzere küreselleşen dünyada ekonomik kalkınmanın sürati, sosyo-ekonomik kalkınmadan daha fazla olmuştur. Ancak Türkiye’deki ekonomik gelişmişlik ile kültürel gelişmişlik arasında mukayese edilemeyecek bir mesafe oluşmuştur. Sosyo-kültürel anlamda geri kalışımızın muhtelif sebepleri olabilir. Ben burada uluslararası müzik dünyasında kendilerini kanıtlamış, aranan sanatçılarımızın yeteri kadar desteklenmediğini, hatta destek verenlerin de kendi reklamlarını yapmak amacına yönelik olduğunu üzülerek izledim.
Prof. Sayın Cihat Aşkın yurt dışında ülkemizi başarıyla temsil etmiş özel bir sanatçıdır. Karizmatik ve dönüşümcü liderlik vasıflarına sahip olan Sayın Aşkın, müzik alanındaki tecrübesi ile saygın bir yere sahiptir. Oluşturduğu topluluk bireylerinin Sayın Aşkın’a sevgi dolu gözlerle bakışını gururla izledim. Ayrıca konserde, seyircileri sevgi ile kavrayan bir iklimi derinden hissettim. Bundan da çok mutlu oldum.
Müziğin, modern toplumlarda yarınların çelişki ve heyecanlarını, hoşgörü ortamında birleştirerek, ortak bir kültür oluşturduğunu hatırlatmak istiyorum.
Son olarak şu hususu da belirtmeden geçemeyeceğim. Sanatçı farklı bir kişiliktir. Farklı görüşleri olan kişidir. Onlar değişik açıdan bakmasını bilen, güzellik ve yaratıcılık arayan duygusal insanlardır. Sanatçılarımızı hoşgörü ve sevgi ile kucaklayalım.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23
email: dusunce@milliyet.com.tr