Hacettepe Üniversitesi Beyin Cerrahisi bölümünden 18 Aralık 1972 günü ihtisasımı bitirdiğime dair belgeyi aldıktan 12 gün sonra askerlik görevimi yapmak için 1 Ocak günü Samsun’daki sağlık personeli eğitim kurumu olan (eski bir Amerikan tesisinin Türk ordusuna bırakılmış bölümüne) müracaat ettim. İlk günün o karışık, bizleri şaşkına döndüren biraz da tatlı kargaşası içinde, saçlarımızın kesilmesi ve vücutlarımıza uyan veya uymayan yeni giysilerle ertesi sabah birer asker namzedi olarak uyandık. 12 Mart Muhtırası sonrası, askerlerin bizlere olan davranışları (doktor ve sağlık personeli için söylüyorum) çok katı ve ağır disiplin uygulamalarını kapsıyordu. Birkaç ay süren tam bir er eğitim süreci geçirdik. Bu süre ben ve arkadaşlarım için zor fakat çok unutulmaz anlarla dolu bir süreç oldu. En azından birbirimize her zamankinden fazla güvendiğimiz bir yaşam şekli oldu. Bizlerde çok olumlu, unutulmaz izler bıraktı. Daha sonra kıtalar ve belirli hastaneler ile sağlık kuruluşlarına dağıtıldık. Bu dağıtım sırasında çoğumuzda çok özleyeceğimiz bir yuvadan ayrılma hissi oluştu. En azından bende. İlk gittiğim yer Çorlu Askeri Hastanesi oldu. Oradaki kıdemli muvazzaf asker doktor ve personel tarafından çok olumlu bir karşılama ve bizleri kendi içlerine kabul etmelerini gördük. Tecrübesiz bir uzmanın onu incitmeden bazı tıbbi zorluklarda nasıl hissettirmeden yaptıkları yardımları unutamam. Daha sonra İstanbul’daki tek asker beyin cerrahının ayrılması sebebiyle beni Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne tayin ettiler. Burada geçen günlerim meslek hayatımda geçirdiğim en güzel günleri kapsar. Buradaki görevli doktor ve sağlık personelinin kısıtlı imkânlarla çok güzel şeyler yaptığını gördüm. Ve mesleğimle ilgili olmasa da diğer branşlardaki farklı uygulamaların bizim bazı uygulamalarımızdan daha basit ve efektif olduğunu gördüm. 18 ay sonunda teğmen rütbesiyle terhis oldum. O rütbe demirlerini hâlâ saklıyorum. Belki ben bir asker çocuğu ve asker damadı olarak taraflı düşünüyorum. Ama Türk ordusunun tüm unsurları benim için çok değer taşır, fakat son zamanlarda özel eğitim veren ve aynı zamanda sivil tababetten faklı tedavi ve faydaları olan bu kuruluşlar kapatıldı.
Ben bir hekim olarak, sivil ve askeri tababetin farklılığını bu kısa geçen askerlik hayatımda gördüm. Çok faydalı uygulamaların her sağlık kuruluşunda olmayacağı inancını taşıyorum. Tek kelime ile ‘yazık’ oldu. Çocukluğumuzda Zafer Bayramı’nın coşkusunu, 100 küsur yaşında ölen, İnönü Savaşları’nda askeri hizmete alınan ninemin beni ve kardeşimi götürdüğü resmi törenler farklı olur, sonunda babamın da bulunduğu şehitliğe ziyaretimiz ve gece fener alayları beni çok duygulandırır ve onurlandırırdı. Askeri hastanelerdeki resmi görevim bittikten sonra da, aynı hastanenin bütün acil vakalarına çağrıldığım zaman koşarak gittim. Bu fahri görevim bu kuruluşa doktor atanıncaya kadar devam etti. Bundan gurur duydum. Asker ve askeri kuruluşlara saygım ve sevgim sonsuzdur. 30 Ağustos Bayramı benim için çok farklı bayram. Hepimize ve bilhassa ordumuza kutlu olsun.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024