ŞAKİR ÖRS
1979 yılında Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonomi Bölümü’n-den mezun oldu. Uzun yıllar Tariş’te yönetici olarak çeşitli görevlerde bulundu. Gazetecilik yaptı, iletişim ve halkla ilişkiler alanında çalıştı. Eşi Prof. Dr. Ferlal Örs ile birlikte İletişimevi’ni kurdu. Çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel konularda yayımlanmış çok sayıda kitabı ve kazanılmış ödülü var. CHP İzmir İl Yöneticiliği yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı ve İZFAŞ (İzmir Fuarı) Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği, Türkiye Yunanistan Dostluk ve Barış Derneği ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi.
Ege denizinin kıyısında yaşayan insanlar için, Ege denizi bir barış ve dostluk denizidir... Nice uygarlıklara beşiklik etmiştir Ege toprakları... Pek çok düşünür, bilim insanı, sanatçı, siyasetçi çıkmıştır bu güzelim kıyılardan...
Zaman zaman araya kin ve nefret tohumları saçılmaya çalışılsa da, yine de bu güzelim deniz ve kıyılar çoğunlukla iyiliklere, güzelliklere tanıklık etmiştir... Günümüzde, İzmir ve Ege insanının duruşunda, yaşamında, işte bu anlamlı tarihsel geçmişin, birikimin yansımaları ışıldar...
İki komşu ülkenin tarihsel, toplumsal ve siyasal geçmişinde de anlamlı birliktelikler ve izdüşümler vardır. Bizim Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yaşadığımız acıları, Yunan komşularımız 2. Dünya Savaşı yıllarında yaşamıştır. Onların Albaylar Cuntası döneminde yaşadıkları ile bizim darbe dönemlerinde yaşadıklarımız birbirine karışmıştır. Yine bizim 2000’li yılların başında yaşadığımız ekonomik kriz dönemine benzer gelişmelerle, 2010’lu yıllarda karşılaşmıştır Yunan halkı.
Bir bakıma, aramızda yazgı birlikteliği vardır komşularımızla... Hatta depremler bile birbirinin peşisıra vurmuştur bu iki kıyının insanlarını... Acılar, sevinçler ardı ardına yaşanmıştır bu kıyılarda...
Tanıklık
İki halkın arasına kama sokulmaya çalışıldığı zor dönemlerde önemli bir işlev gören Türkiye -Yunanistan Dostluk Barış Derneği’nin eski bir üyesi olarak, bütün bu acılara, sevinçlere tanıklık etmeye çalıştık... Tarihi Efes’te, büyük besteci Mikis Theodorakis’le birlikte söyledik şarkılarımızı... Tıpkı Ege’nin iki kıyısında, Ege adalarında, her daim radyolarımızdan birbirimizin şarkılarını, türkülerini dinlediğimiz gibi...
Gün geldi, acılarımızı da sevinçlerimizi de ortaklaştırdığımız tarihsel süreçle ilgili çok daha ayrıntılı bilgileri kitaplaştırdık. Bir dönem dernek başkanlığımızı yapan, rahmetli Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal’ın önsözünü yazdığı Barış Güzellemesi (Başak Yayınları, 1993) kitabımızla, karşı kıyılara dostluk selamı gönderdik. 90’lı yılların ikinci yarısında, aralarında Bodrumlu barış ve çevre aktivisti, rahmetli Saynur Gelendost’un da bulunduğu dostlarımızla birlikte yürüdük Yunan adalarında barış için... 2. Dünya Savaşı’nı, iç savaşı yaşamış Yunan büyüklerin hikayelerini dinledik, kendi ağızlarından... 2000’li yılların başında, bizde ekonomik kriz yaşanırken, Atina’da Plaka semtinde bulunan Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nde, eşim Prof. Dr. Ferlal Örs’le birlikte, o dönemde hazırladığımız İzmir’in ticaret tarihi için yeni bilgilerin izini sürdük (Yüzyıllar Köprüsü İZTO Yayını, 2002)... 2001’de Samos adasında tanıklık ettik, iki ülkenin o dönemki dışişleri bakanları rahmetli İsmail Cem ile Yorgo Papandreu’nun tarihi buluşmasına... Onlarla birlikte halaya, sirtakiye durduk... Yunan gazeteciler Stelyo Berberakis ile Yorgo Kırbaki’nin de aralarında bulunduğu meslektaşlarımızla, Ege’nin iki kıyısı arasındaki barış iletişimini konuşup tartıştık barış forumunda...
Kısacası, bir İzmirli ve Egeli olarak, her daim komşularımızla barış güvercinleri uçurduk Ege kıyılarında... Gönül köprüleri kurduk...
SYRİZA dalgaları...
Bugünlerde Ege denizi bir başka dalgalı... Suyun öte yakasından, karşı kıyıdan, Radikal Sol İttifak’ın (SYRİZA) kazandığı seçim başarısının yarattığı dalgalar, bize kadar ulaşıyor. Hissediyor musunuz? Yalnızca bizim kıyılara ulaşmakla kalmıyor, bu dalgaların etkisi tüm Avrupa’yı saracağa benziyor.
Doğrusu SYRİZA’nın seçim başarısını çok önemsiyoruz. Bir İzmirli ve Egeli komşu olarak, Yunan dostlarımızın başarısıyla biz de göneniyoruz. Ve elbette onların örgütlenmesini, siyasal mücadelesini dikkatimize, odağımıza alıyoruz.
Aslında yazımızın girişinde vurguladığımız yazgı birlikteliği, bu seçim konusuna da yansıyor. Yakın tarihinin en kritik seçimini yapan Yunan komşularımız gibi, biz de onlardan hemen sonra, 7 Haziran’da, aynı derecede önemli bir seçim mücadelesini yaşayacağız.
Dileğimiz, solun bu güzel başarısının bizi de olumlu etkilemesi... Tıpkı 12 Eylül’ün karanlık günlerinde, tek kanallı siyah-beyaz televizyon döneminde, İzmir’den izlenebilen Yunan televizyon kanallarından; Atina’da Sintagma (Anayasa) Meydanı’nda yapılan PASOK’un, KKE’nin görkemli gece mitinglerini izleyip gıpta ettiğimiz gibi...
Doğrusu, şimdi de bu başarıya imreniyoruz, özeniyoruz.
Ege’nin Çipras’ı
Bilenler bilir, Ege denizinin simge balığı çupradır. İzmir’de, Ege kıyılarında çupra sevilir, çupra yenirÖ Şimdi Ege’de bir de Çipras çıktı. Alexis Çipras, SYRİZA’nın genç lideri. Kemer sıkma politikalarını reddeden, ülke borçlarının silinmesini isteyen; bedava elektrik, ulaşım reformu, gıda ve kira desteği ile sosyal hakların artırılmasını vaad eden sol siyaset önderi.
Ekonomik krizin burgacında kıvranan Yunan halkı, can simidi gibi sola, SYRİZA’YA, Çipras’a sarıldı. Önümüzdeki dönem, sadece Yunanistan halkı ve Yunanistan solu için değil, tüm sol hareket için ilginç bir deneyim olacak.
Solun Yunanistan’da elde ettiği başarının, Ege’den dalgalanıp, bir domino etkisi yaratarak, başta ülkemiz olmak üzere tüm Avrupa’ya yayılmasını diliyoruz, bekliyoruz.