Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ALP KIRIKKANAT

Doğu Akdeniz’de derin deniz araştırmaları


1987’de Deniz Harp Okulu’nu bitirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın muhtelif harp gemilerinde Branş Subaylığı, Bölüm Amirliği, 2. Komutanlık ve Gemi Komutanlığı görevleri sonrasında müşterek karargah ve birliklerde güvenlik konularında Proje Subaylığı ve Şube Müdürlüğü yaptı. 2006’da Atılım Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler yüksek lisansını tamamladı. 2011’de emekli oldu. Balyoz davası mağdurlarından olup, 2015’te beraat etmiştir.

Barbaros Hayrettin Paşa Araştırma Gemisi’nin 21 Nisan’dan bu yana Akdeniz’de sismik araştırma faaliyetlerini sürdürdüğü bilinmekte. Geminin 17 Temmuz’dan itibaren de Doğu Akdeniz’de Güzelyurt-3B sahasında sismik araştırma faaliyetini icra ettiği açık kaynaklardan resmi olarak duyurulmuştu. Gemi tarafından bölgenin iki ve üç boyutlu sismik haritaları çıkartılarak petrol ve doğalgaz kaynakları aranıyor.
Teknolojinin son imkanlarıyla memleketimizin denizden sağlayacağı menfaatler için ilk safhayı oluşturan çabaları görmek, hepimizi gururlandıran gelişmeler. Ancak, bundan sonraki safhalar ne olabilir? Diyelim ki bahse konu gemi, Türkiye’nin kıta sahanlığı kapsamında, Kıbrıs’ın kuzeyi ya da güneyindeki bir sahada gayet verimli olabilecek bir petrol yatağı keşfetti. Sonrasındaki safhada ise derinliği tahminen 2 bin metreye kadar olabilecek mevkilerde bir petrol sondaj platformu kurma aşamasına gelinecektir. Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Taner Yıldız 2014’teki bir demecinde “2023 hedeflerimizden biri deniz ve kara sınırlarında tüm bölgelerin jeoloji haritasını çıkarmak. Eğer bir yılda petrol veya doğalgaz bulursak deniz platformunu programa alacağız. Şartlar uyarsa denizde 1.5 milyar dolarlık yerli platform kurarız” demişti.
2023 hedefi olarak ortaya konulan perspektifte, Doğu Akdeniz’de petrol/doğalgaz varlığı tespit edilecek bir sahada, bir sondaj platformunun kurulması ve milli üretime geçilmesi hususlarının da olduğu beyan ve gelişmelerden anlaşılmakta. Böyle bir konunun gerçekleşmesi durumunda siyasi anlamda hangi zorluk ya da açmazlarla karşılaşılabileceği bu makalenin konusu olmamakla birlikte, Doğu Akdeniz’de halihazırda Münhasır Ekonomik Bölge ilanında bulunmadığımızı ancak, KKTC ile 2011 yılının eylül ve ekim aylarında Kıta Sahanlığı Sınırlandırması Anlaşması ile Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşım Sözleşmesi imzaladığımızı da hatırlatmak isterim. Her şeyin yolunda gittiğini varsayarak, deniz sondaj platformu kurma aşamasına geldiğimizi bir düşünelim. Kıbrıs çevresindeki çalışılabilecek su derinlikleri ortalama 400-2500 metre arasındadır. Teknik olarak düşünmemiz gereken ana hususlar neler olabilir?
2010’dan sonra yedinci nesil olarak kabul edilen, 4 bin metreye kadar olan su derinlikleri ile 8 bin metre ve sonrasındaki kuyu derinliklerinde iş görebilen derin deniz sondaj makinalarının olduğu biliniyor. Ancak açık kaynaklara yansıyan tespitlerde, TPAO’nun derin deniz sondaj platformlarında çalıştırabileceği yetişmiş Türk sondaj mühendislerini ve işçilerini temin etmedeki güçlükleri ile sondajlardaki günlük maliyetin 1.2 milyon dolara kadar çıkabilme olasılığı, uzmanları düşündüren en önemli sorunlar. Diğer yandan 6 Nisan’da Enerji Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan ‘Milli Enerji ve Maden Politikası’ kapsamında, Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis isimli iki adet araştırma gemisine ilave olarak, bu yıl bir arama-sondaj gemisinin alınacağı ilan edildi. Böylelikle, daha önceki bakanın açıkladığı milli bir deniz sondaj platformu inşası yerine dışarıdan bir alıma karar verildiği anlaşılıyor. Bütün bu hamleler göz önüne alındığında yeni politikanın detaylarında, bir eğitim programıyla TPAO’nun yetişmiş personel ihtiyacının karşılanmasına yönelik bir çalışma yapılıyor olabileceği de düşünülebilir. Olası bir kesin kaynak tespiti sonrası sondaj platformundaki günlük maliyetin de göze alındığı anlaşılıyor.
Bir başka düşünülmesi gereken konu ise bu platformların güvenliği hususudur. Halihazırda araştırma gemileri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarınca korunmaktadır. Ancak deniz sondaj platformlarının güvenliğinde, bizatihi platformlarda su altı ve platform güvenliğini birinci elden sağlayacak unsurlarla, platformlar etrafında çevresel güvenliği sağlayacak deniz ve hava unsurlarının oluşturacağı özel bir görev birliğine ihtiyaç duyulabilir. Bütün bu atılımlar ve projeler dikkate alındığında; Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge ilanı için stratejik bir bekleme süresinin olduğu da değerlendirilebilir.
Sonuç olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı ile ana bağlısı ilgili Kuvvet Komutanlıklarının içinde olacağı koordineli bir yapı dahilinde, araştırma gemileri ve alınacak sondaj gemisi ile birlikte deniz gücü unsurlarımız önemli bir sınavdan geçecektir.