Alp Kırıkkanat
1987 yılında Deniz Harp Okulu’nu bitirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın muhtelif harp gemilerinde Branş Subaylığı, Bölüm Amirliği, 2. Komutanlık ve Gemi Komutanlığı görevleri sonrasında müşterek karargâh ve birliklerde güvenlik konularında Proje Subaylığı ve Şube Müdürlüğü yaptı. 2006 yılında Atılım Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisansını tamamladı. 2011 yılında emekli oldu.
Yunanistan içine düştüğü mali krizden çıkmak için doğal olarak her yolu deniyor. 15 Şubat 2017 tarihinde Maliye Bakanı Euclid Tsakalotos, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Yunanistan’a yaptığı baskılar karşısında bir kısım çağrılarda bulundu.Tsakalotos’un Alman Bild gazetesine yazdığı makalede, “Eğer IMF işbirliği yapmak istiyorsa hızlı bir karar vermeli ve makul olmayan taleplerde bulunmayı bırakmalı” ifadelerini kullandı.
Ağır bir ekonomik krizden çıkma çırpınışları sürerken diğer yandan, Londra merkezli Yunan Denizcilik İşbirliği Komitesi Yunanistan’ın ticari gemi filosuna 2016 yılında 35 adet yeni gemi katıldığını ve Yunanistan’ın ticari filosunun bu yeni katılımlarla 4.092 adet gemiye ulaştığını açıkladı. Ayrıca, Yunan şirketlerinin uluslararası tersanelere 347 adet gemi siparişi verdiklerini de bildirdi. Yunan armatörlerin bu atakları, ekonomik kriz geçiren bir ülke için bir hayli cesaret isteyen hamleler olarak gözükmektedir.
Yunan Maliye Bakanı IMF ile boğuşurken, diğer taraftan yabancı tersanelere siparişler verilmektedir. Uluslararası istatistiklere göre uzun yıllardır Yunan Ticari Filosu en baş sıralardaki yerini korumaya da devam etmektedir. Yeni gemi katılımları filonun gençleşmesi anlamını taşımaktadır. Krizin başladığı ilk dönemlerde, Yunanlı armatörlerin halka arz edecekleri hisse senetlerini New York ve Londra gibi borsalarda kayıt edilmesine öncelik verdikleri ve bu sayede halka açık şirketler olarak yatırımlarına büyük parasal kaynak sağladıkları da bilinmektedir.
Akıllı manevralar Bu kadar ağır ekonomik kriz geçiren bir ülkenin deniz ticaret filosunu yenileme gayretleri, sadece armatörlerin şirket hisselerini kriz başlangıcında uluslararası borsalara kote etmeleriyle açıklanabilecek bir durum olabilir mi? Parasal kaynak için bu akıllı manevraların yanı sıra, yılların birikimi olan deniz kültürü ve denizcilik gücünün; gerek iş ve piyasa gerekse uluslararası denizcilik camialarında ve örgütlerinde kendilerine tanıdığı imtiyaz ve kredibilitelerin de bahse konu hamlelere kolaylık sağladığı düşünülebilir. Birçok uluslararası kurumların kritik mevkilerinde halihazırda bir Yunan vatandaşı görmek dahi olası bir durumdur. Avrupa Birliği’nin sıkıştırdığı Yunanistan, ticari gemi filosu itibarıyla hâlâ 313 Milyon DWT ile dünya toplam tonajının % 18.7’sini oluşturmaktadır. Yunanistan’ın AB deniz ticaret filosunun da tonaj olarak büyük bir oranına sahip olduğunu da unutmayalım.
Buna karşılık olarak; İstanbul Navlun Endeksinin (ISTFIX)Türk sahipli Deniz Ticaret Filosu için yaptığı araştırma sonrası yayınladığı raporda ise; Eylül 2016 tarihi itibarıyla 1000 GT ve üstü için, filonun 1505 sayısına ulaştığı ortaya konuldu. Adet mukayesesini bir tarafa bıraksak dahi Türk Ticari Filosu’nun bahse konu rapora göre 18.6 yıl olan (bir kısım resmi kayıtlarda ise 21.8 yıl) gemi yaş ortalaması ile istenmeyen bir sıralamada olması her yönüyle üzücü ve manidardır. Ancak buna rağmen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nca hazırlanan Stratejik Plan 2014-2018 ve benzerleri ile soruna stratejik yaklaşılmakta ve çareler aranmaktadır.
Diğer bir sıkıntı ise, Türkiye ile AB arasında süren üyelik müzakerelerinde ulaştırma faslı siyasi engellemeler kapsamında kapatılmışken, AB kurumları ve üye devletleri kendi aralarında mevcut denizcilik ve deniz taşımacılığına ait mevzuatın düzenleyici bir uygunluk kontrolünü yapmanın ötesine geçişini sağlayacak çalışmalar içine girmişler, 2019-2028 AB Denizcilik Stratejisi’nin hazırlıklarına da başlamışlardır. AB üyesi Yunanistan’ın bu avantajlarını da dikkate almak gerekmektedir.
Yukarıda anlatılmaya çalışılan hususların bölgemizdeki siyasi krizlere ne etkisi olabilir?
Yunanistan’ın ticari filosunu 2016 yılında da gençleştirmeye devam etmesi dikkate alındığında, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki kaotik ve belirsiz ortam süresince ve/veya sonrasında şekillenmesi muhtemel yeni siyasi ve ekonomik şartlar dahilinde; deniz taşımacılığı kapsamında bir kısım ticari fırsat hedeflerini arzulama ihtimalinin yüksek olduğu düşünülebilir.
Bölgemizdeki siyasi ve askeri gelişmeler giderek daha da can sıkıcı bir hale gelmektedir. 25 Eylül 2017’de bağımsızlık referandumuna gideceğini ilan eden Kürt lider Barzani, 2005 yılında Uluslararası Denizcilik Örgütüne (IMO) üyelik başvurusu yapmıştır. Doğu Ege’de adalarımıza yapılan müdahaleler, Kıbrıs’taki dayatmalar ve Kürt koridoru ısrarı, ülkemizi kuşatması muhtemel yeni bir siyasi ve ekonomik şekillenmenin amaç edinildiğini göstermektedir. Yunanistan Ticari Filosunun, krize rağmen, yenilenme hamleleri bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri mücadeleler dikkate alındığında, yabana atılmamalıdır. Denizlerde karşımıza sürpriz ticari işbirlikleri çıkabilir. Deniz gücümüzün yanı sıra, denizcilik gücümüzü ve bu gücün pazar payını artırıcı tedbirleri düşünmemiz gerekmektedir.