Başarı ve başarıya giden yol

Aybars Kuday

Dünya üzerinde gelmiş geçmiş en önemli spor organizasyonu olimpiyatlardır.

Olimpiyatlara katılmış olan sporculara olimpik sporcu denir. Bir sporcuyu olimpik sporcu olarak tanımlayabilmek için bu sporcunun madalya kazanmış olması gerekliliği aranmaz. Olimpiyata katılmaya hak kazanmış sporcu zaten ilgili branşında en üst düzey performansı göstermiş sporcudur.

2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda kadın boksunda altın madalya kazanan Busenaz Sürmeneli’yle, gümüş madalya elde eden Buse Naz Çakıroğlu Türk spor tarihine adlarını yazdırdılar. Tokyo’da düzenlenen 32. Yaz Olimpiyat Oyunları’nda finale kalan ve Türk sporunun “Busenazları” aldıkları madalyalarla tarihe geçtiler.

Busenaz Sürmeneli ringe çıkan ilk kadın boksör oldu. 17 sene sonra kadınlar boks branşında Olimpiyat Şampiyonu oldu ve altın madalya kazandı.

Tarihe geçti

Türkiye’ye ilk madalyayı getirerek tarihe geçen Buse Naz Çakıroğlu ise 51 kilo kategorisinde mücadele etti ve gümüş madalyayı ülkemize kazandırdı. Buse Naz Çakıroğlu ülkemize döndüğünde evinin bulunduğu sokağa girmesiyle beraber davullar ve mehter marsları eşliğinde karşılandı, sporcumuz alkışlar eşliğinde evine ulaştı.

Burada en çok sevinmemiz gereken şey biri altın biri gümüş kazanmış olan iki Busenaz’ımıza da milletçe aynı şekilde sahip çıkılmış olması. Bu şekilde sadece başarıyı değil başarıya giden yolu da tebrik etmiş olduk.

Sporun ve olimpik ruhun en önemli unsuru işte budur.

Onore edilmeli

Bugün ülkemizde sporcularımıza kazandıkları başarıdan bağımsız bir şekilde sahip çıkılıyor olması bir sporsever olarak beni çok mutlu etti.

Şimdi bu sahiplenmeyi bir ileri seviyeye götürme zamanı geldi. Sadece madalya alan sporcumuzu değil, dünyanın en önemli spor organizasyonu olan Olimpiyatlara katılan her sporcumuzu bu şekilde onore etmeliyiz.

Aldıkları veya alamadıkları madalyalardan bağımsız.

Hani sınavlarda doğru sonucu bulamasak da hocalarımızdan gidiş yolundan puan alınca nasıl motive oluyorsak emin olun ki sporcularımız da bundan aynı şekilde mutlu olup, daha da motive olacaklardır.

Bu düşünce yapısı bizi sporun her branşında ileriye götürecek olan sihirli formüldür. Gerçek bir spor ülkesi olacaksak milletçe sadece başarıyı değil başarıya ulaşmak için gidilen yolda yapılan çalışmaları, çekilen zorlukları, sporcunun olduğu kadar antrenörlerinin ve ailelerinin yaptıkları fedakarlıkları da alkışlamalıyız. Olimpik sporcu seviyesine ulaşabilmek için hiç yapılmamış tatilleri, yaşanmamış sosyal hayatları hatırlamak ve günün sonunda sporcunun aldığı veya alamadığı madalyadan bağımsız olarak bu fedakârlıkları gördüğümüzü ve bu seviyeye ulaşmak için nasıl zorluklar çektiklerinin farkında olduğumuzu sporcularımıza hissettirmeliyiz.

Spor ülkesi

Bunu sadece mevcut olimpik sporcularımız için değil olimpik sporcu olmak isteyen gençlerimize örnek olmak ve onları daha çok çalışmaya sevk etmek için yapmamız gerekir.

Gerçek bir spor ülkesi olmanın en önemli unsuru başarıdan ziyade başarıya giden yolda yapılmış olan çalışmaları takdir etmektir. Bu görev sadece basının görevi değildir. Halk olarak bizim de görevimizdir bu.

Türkiye’yi uzun vadede de olsa gerçek bir spor ülkesi yapacak ve nihayetinde başarıya götürecek yol bu yoldur.