BÜLENT AKARCALI- Vandal, kamunun veya bir başkasının sahiplendiği, önemsediği ve değerli bulduğu her şeye zarar veren, kırıp döken, parçalayan, yakan, yağmalayan, yok eden, önüne geleni öldürene verilen sıfattır.
Paris, Marsilya, Londra, Atina vs. gibi kentlerde PKK yandaş ve destekçilerinin yaptıkları, bana Roma İmparatorluğu’nu yani büyük bir medeniyeti yok eden vandal kabilelerini hatırlattı. Vandallar, tarih boyunca yıkmaktan, öldürmekten, yağmalamaktan başka hiçbir dünyaları olmayan, her türlü sanata, güzelliğe, insanlığa karşı olan, özetle kendilerini maddi ve manevi her şeyi yok etmeye adamış bir kavimdi. Aynen PKK gibi.
Vandallar sonunda tarih içinde kaybolup yok oldularsa da zamanla eskilerini aratmayan yenileri ortaya çıktı. Biz ülke ve millet olarak son 40 yılda bunların vahşetini yaşadık. Şimdi görüyoruz ki, yıllardır bunlara sahip çıkan, koruyan, destek veren Avrupa’da ortaya çıkıyorlar. Yabani ot gibi her ortamda yeşeriyorlar.
Ahmet Kaya Kültür Merkezi yakınında öldürülen üç kişinin arkasından başlatılan yıkım, yakım ve tahrip olayları gösteriyor ki yeni vandalizm, aynı anda Fransa’dan, İngiltere’ye, Almanya’ya, Yunanistan’a kadar istediği gibi at koşturabiliyor.
İşlenen cinayetler, azılı ve sicilli bir yabancı düşmanı tarafından işlendi. Kürt kökenliler yerine, Paris nüfusunun dörtte birini oluşturan Magripli, Afrikalı siyahi, Uzak Doğulu vs. de olabilirdi ama Macron açılışı Kürtlük noktasından yapınca yaşanan vandalizme kapıyı açtı. Bu kapıdan giren kimi saplantılı ve ön yargılı basın mensubu bu olaya, uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan Türkiye’yi karıştırarak hem Macron’u hem de vandalları aklamaya çalıştı. Böylece, dünyaya rasyonel düşünmeyi hediye etmiş Descartes’lerın, Voltaire’lerin Fransa’sının ne kadar ahmaklaştığını gördük. Cahilliği gidermenin yolu vardır ve öğrenmekten geçer ama ahmaklık kalcıdır!
Ahmaklar, cinayetlerin yönünü Türkiye’ye çevirterek Fransa’nın suçluluğunu ve utancını gizleyebileceklerini sandılar! Macron’un söylemi ırkçıydı, “Üç değerli Fransız vatandaşını kaybettik” diyebilirdi. Mahsus demedi. Yoksa aradaki farkı bilecek anlayacak kadar zekidir! Aynı ahmaklar, geçmiş yıllarda Ermeni diasporasının Fransız desteğiyle kurduğu ASALA terör örgütünün şehit ettiği büyükelçilerimiz, turizm müşavirlerimiz söz konusu olduğunda da benzer davranışı sergilemişlerdi.
Almanya’da 1990’dan bu yana 200 kişi sırf Türk oldukları için katledildi. Ateşe verilen evlerinde yanarak öldüler, NSU davası denilen davada Alman polisinin koruması altında işlenen, 9 Türk’ün cinayetlerine ait dava 6 yıl sürdü! Sonunda aileler bir kere daha kahroldu. Onlarla alay edercesine bir tek kişi mahkûm edildi. İadesini istediğimiz eli kanlı canileri, “Sizde düzgün yargılanacağına inanmıyoruz” diyenlerin ülkesinde bu rezilliğe göz yumuldu. Tepki olarak, Türkler sokağa çıkıp yakıp yıktılar mı? Hayır. İşte insan olmakla vandal olma arasındaki fark budur.
Son vandalları 534 yılında Doğu Roma yani İstanbul İmparatoru I. Justinyanus yenip yok etmişti. Çağdaş vandalların sonu da yine yeni Doğu Roma’dan gelecek.
--------------
(*) (23 Aralık 2022, Fransız basın ajansı)
Cuma günü Fransa Kürtlerinin hedeflendiği iğrenç saldırıyı Macron kınadı. Paris, 23 December 2022 (AFP) Emmanuel Macron a dénoncé une “odieuse attaque” dont “les Kurdes de France ont été la cible” vendredi.