Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Marion Sendker -  Berlin-Ortadoğu Podcast’i Kurucu/Sunucu / marionsendker@gmail.com

Artık yeni bir Almanya var

Almancada eski bir deyim var: “En besili buzağılar kasaplarını kendileri seçer.” Bu deyim, bugün çoğunluğu maddi refah içinde yaşayan Alman halkını tarif etmek için, genel seçimlerin sonucunu göstermesi açısından hiç bu kadar uygun olmamıştı. Hiçbir siyasi parti yüzde 26’dan daha fazla oya erişemedi. Seçimlerle birlikte, Alman milli marşında söylenen “birlik”, en azından siyasi düzeyde resmen oylanmış oldu.

Bir sonraki federal hükümetin neye benzeyeceğine dair sadece iki gerçekçi olasılık mümkün görünüyor: Ya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller (Jamaika Koalisyonu) ya da Sosyal Demokrat Parti (SPD), FDP ve Yeşiller’den (Trafik Işıkları Koalisyonu) oluşan bir koalisyon üzerinde anlaşmaya varılması gibi. Bu seçime kadar her zaman oldukça küçük olan liberal FDP ve Yeşiller, oylarını yükselterek “iktidarın belirleyicisi” oldular.

Haberin Devamı

Seçimin kaybedenleri ise, bugüne kadar Almanya’yı birlikte yöneten iki parti oldu: SPD ve Birlik partileri (CDU ve Bavyeralı CSU). Görünen o ki, yeni şansölye, koalisyon müzakerelerinde en çok vazgeçen ve dolayısıyla kendi değerlerine en çok ihanet eden partiden çıkacak.

Merkel’in yerine kim gelecek?

Almanların ve Almanya’daki Türklerin çoğunluğu CDU’dan Armin Laschet’in şansölye olmasını istemiyor. Ama Laschet, Şansölye olmak için ne gerekiyorsa onu yapmaya hazır.  Çünkü başarılı olamazsa, siyasi kariyeri sona erecek.

Ancak Laschet başarılı olursa, Almanya, siyasi idealleri ve değerleri esnek olan biri tarafından yönetilecek.  Almanya’nın, Angela Merkel ile sağladığı ve sınırları dışında da tanınan istikrar ve gücü de artık yok olacak. Öte yandan SPD’li Olaf Scholz’un Şansölye olması halinde, sebepler farklı olsa da aynı sonuçları beklemek gerektiğini düşünüyorum. Açık olan bir şey var, Almanya, birbirine siyasi olarak yakın olmayan ve dolayısıyla öncekinden daha zayıf olan üç partili bir hükümete sahip olacak.

 Alman-Türk ilişkileri için ne anlama geliyor?

Haberin Devamı

Genel olarak, Almanya-Türkiye ilişkilerinin yakın zamanda düzelmesini beklememek gerek. Bununla birlikte yeni hükümete CDU’nun mu yoksa SPD’nin mi liderlik edeceği Türkiye açısından fark yaratacaktır. SPD liderliğindeki bir yönetimde, Almanya’nın AB’deki rolünün CDU liderliğinden daha da az önemli hale gelmesi muhtemel. Bu da Türkiye ile ilişkilerin daha yakın olmasını doğrudan engelliyor. Ayrıca Gümrük Birliği veya vizesiz seyahat artık daha da uzak görünürken, CDU’nun önerdiği “stratejik ortaklık” ise söz konusu bile değil. SPD yönetimi altında, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin de kötüleşmesi muhtemel. Bunun en önemli sebebi, SPD-Yeşil-FDP hükümetinde, insan hakları gibi konuların sadece boş sözler ve sembolik siyasette kalmayacak olması.

 Türkiye’nin karar vermesi gerekiyor

Alman-Türk ilişkilerinin kaderi artık Ankara’nın elinde. Örneğin, Türkiye şimdi bilinçli olarak ilişkileri güçlendirmek için “iki ülke arsındaki ilişkilere” vurgu yapan bir strateji izleyebilir -ki bu strateji, SPD’den ziyade Berlin’de CDU liderliğindeki bir hükümetle daha iyi işler. İlk başta, yeni Alman hükümetiyle pek de hoş olmayan şekilde oynamak, manipüle etmek ve hatta sömürmek kolay olabilir. Berlin ne olduğunu bile fark etmeyecektir. Bunun sebeplerinden biri maalesef, birçok Alman siyasetçinin, Türkiye’yi ve kendi ülkelerindeki Türkleri anlama konusunda çok naif ve cahil kalmış olmaları.

Haberin Devamı

Ancak Türkiye’nin, tarihi “silah arkadaşı”nın zayıflığını bu şekilde değerlendirmek isteyip istemeyeceğini dikkatlice ele alması gerektiğini düşünüyorum. Bu, uzun vadede ilişkilere ve dolayısıyla Türkiye’ye zarar verebilir. Berlin her zaman şu an olduğu kadar zayıf kalmayacak ve güçlü bir Berlin, Ankara’ya zayıf bir Berlin’den daha fazla fayda sağlar.