Prof. Dr. Hasan Ünal - Maltepe Üniversitesi/ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Türkiye ile İsrail arasındaki kavgalı yıllarda en tehlikeli gelişme İsrail ile Yunanistan ve Rumlar arasındaki askeri yakınlaşma oldu. İsrail ile Yunanistan arasındaki her türlü askeri ilişki bir manada Türkiye’ye karşıtlık içerir. İsrail ile başlayan yeni dönemde bu ilişkilerin sonlandırılması Türkiye’nin stratejik hedefi olmalıdır
Türkiye ve İsrail uzun bir kavgalı dönemden sonra geçen sene ilişkileri onarma yönünde kararlı adımlar atmaya başlamıştı. Cumhurbaşkanları seviyesinde başlatılan bu yakınlaşma adımları giderek somut içerik kazanarak devam etti ve geçtiğimiz hafta iki ülke yetkilileri büyükelçi teatisi konusunda uzlaştıklarını açıkladılar. Artık Ankara ile Tel Aviv arasındaki fırtınalı dönem sona ermiş görünüyor.
TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GENEL TOPARLANMA
İkili ilişkilerde yaşanan gerginliğin sebebinin Türkiye’nin dış politikasına bir dönem musallat olan ideolojik ve duygusal yaklaşımlardan
Zbigniew Rau- Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’ya yönelik haksız ve sebepsiz saldırısını başlattığı 24 Şubat 2022’den bu yana, her gün yüz binlerce Ukraynalının maruz kaldığı dehşet uyandıran zarar, acı ve ıstırap manzaralarına tanık oluyoruz. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan milyonlarca sivil mültecinin dramı ve savaşın yol açtığı büyük hasar ve yıkım, Avrupa ve dünya tarihinin en karanlık dönemlerini akla getiriyor.
Rus saldırıları Ukrayna’da muazzam bir tahribat yarattı. Tamamı önceden tasarlanmış savaş eylemleri, Ukrayna’nın kültürel miras ve dini ibadet alanları da dahil olmak üzere askeri olmayan sivil alanları hedef aldı. Ülkenin doğusundaki Donetsk bölgesinde bulunan tarihi Svyatogorsk Lavra’nın yanan binaları bu barbarlığın sembolleri arasında yer alıyor. Burası, Ortodoks Hristiyanlığı’nda son derece önemli bir ibadet yeridir.
Yazılı kayıtlara göre tarihi 17’nci yüzyıla dayanmaktadır. Rus işgalinin başlamasıyla birlikte Lavra, hacılar, din adamları, yaşlılar, engelliler ve çocuklar da dahil olmak üzere,
BÜLENT AKARCALI- Cep telefonumda Google imgesi altında iki ayrı haber sitesi var. Google haber bunlara site demiyor. Kendi tanımlarına göre biri genel haber, diğeri ise güya bana özel hazırlanmış özetiniz başlıklı ama ana başlık Google haberler. Resmen kullandıkları deyim ise Google haber vitrini, Google show case.
Bilinç altı şartlandırma mı?
Belirli bir amaca ulaşmak için tasarlanan yol olarak ifade edilen algoritmalarıyla benim tercihlerimi belirleyerek yine güya bana özel hazırladıkları bir özet. Ama diğeriyle arada pek fark yok. Google, sevgili algoritmaları aracılığıyla bana vermek istedikleri mesajları verdiriyor. Çoğunluğu benim hiç aramadığım ancak başlıklarıyla dikkat çektirttiği için açtığım haberler. Haberin içeriği ilgimi çekmese de sonuç olarak dikkat çektirme tekniği ile bana ve tabi telefonunda Google haberlerini okuyan herkese aynı taktiği uygulayarak, kendi seçtiklerini bizim tercihlerimizmiş gibi bize sunuyor. Buna ben bilinç altı şartlandırma diyorum.
Filmlerin selülozik bantlarla çekildiği dönemde, yani en
ZAFER İŞERİ - Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu teklifi, TBMM Genel Kurul tarafından 22/04/2022 tarihinde kabul edilerek yasalaştı. 26/04/2022 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 7405 Sayılı Kanun yürürlüğe girdi.
Peki bu Spor Yasası ile neler değişecek? Öncelikli olarak;
Kulüpler dernek statüsünden çıkarılmasına ilişkin olarak; Spor kulüpleri, dernek statüsünden çıkarılıp “spor anonim şirketi” vasfı kazanacak. Anonim şirket gibi örgütlenen kulüpler, şubeler açabilecek. Türkiye’de, devasa boyutlardaki borçları nedeniyle kanun teklifinde de yer alan tabirle teknik olarak iflas durumunda olan spor kulüpleri, dernek statüsünde oldukları için herhangi bir hukuki sorumluluk taşımadan borçlanmaya devam ediyor. Bu durumun önüne geçilmesini amaçladığı belirtilen kanunda, kulüplerin tamamı dernek statüsünden çıkarılıyor ve spor kulübü adını alıyor. Yeni düzenleme ile birlikte “denk bütçe” sistemi gündemimize geliyor. Denk
Bilgay Duman / bilgay.duman@gmail.com
Geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler açısından son derece önemli bir adım atıldı. DAEŞ’in 2014’ten 2017 yılı sonuna kadar kontrol altında tuttuğu ve şehrin neredeyse yüzde 70’inin yıkıldığı Musul’un yeniden yapılandırılması kapsamında, Musul Havalimanı’nın onarılmasının Türk şirketleri TAV ile 77 İnşaat ortaklığına verildiği açıklandı.
Yaklaşık 185 milyon dolar bedeli olan Musul Havalimanı onarım işinin 18 ayda tamamlanması öngörülüyor. Musul Havalimanı, onarımı tamamlandıktan sonra uluslararası havalimanı yetkinliği kazanacak.
Bu gelişme, Türkiye adına başlı başına çok önemli bir gelişme. Ancak daha önemlisi, söz konusu havalimanının onarım işi 2021’de Fransız Aeroports de Paris Ingenierie (ADPI) şirketine verilmişti. Bu tarihten sonra hiçbir ilerleme sağlanamayınca, söz konusu iş Fransızlardan alınıp Türk şirketlerine verildi. Bilindiği gibi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, birkaç kez Irak’ı ziyaret etmiş ve ziyaretleri kapsamında Musul’a da gitmişti. Bu
BÜLENT AKARCALI- Sovyet İmparatorluğu döneminde Ukrayna sanayi ve teknoloji açısından en ilerde olan bölgeydi. Rusların işgalde ilk imha ettikleri ve dünyanın en büyük kargo uçağı burada yapılmıştı. Aynı şekilde Sovyet Rusya’nın uçak gemileri burada inşa edilmişti. Birinin adı Varyag diğerinin Kutzetnov idi. İnşasına 1985-86’da başlanmış 1991’de bitirilmişti. Montreux Antlaşması, boğazlarda uçak gemisi geçişini öngörmediği için Kutzetnov uçak taşıyan kruvazör olarak tanımlanmıştı.
1 Aralık 1991 referandumuyla, Ukrayna’nın Sovyetlerden ayrılıp bağımsızlığını ilan etmesi Rusya’yı telaşlandırdı ve Ukrayna’nın, el koyma ihtimaline karşılık Kutzetnov’u Karadeniz’den hızla çıkardılar.
Kaçan fırsat, buharlaşan Çin vaadleri
İkincisi ve tanımı açık açık uçak gemisi olan Varyag Ukrayna’ya bırakıldı. Zaten silahları olmayan geminin motorları, dümeni ve elektronik aksamı sökülerek askeri vasfı kaybettirilen gemi 1998’de bir Çin turizm şirketine 20 milyon dolara satıldı.
BİLGAY DUMAN- Şu sıralar Irak, keskin bir virajdan geçiyor. Yaşananlara bakılacak olursa, oldukça da uzun bir viraj. Irak’ın bu virajı nasıl alacağı sadece ülke içini etkilemeyecek. Irak’ın aracı yoldan çıkarsa, bölgesel ve hatta küresel siyaseti etkileyebilecek bir kaza yaşanabilir.
Irak’ın içerisinde olduğu araçta şimdilik “sürücü” Sadr gibi görünüyor. Zaman zaman kontrolü kaybediyor gibi gözükse de, sosyal tabandaki etkisi ve kitleleri yönlendirme gücünü elinde bulundurması en büyük kozu. Bu noktada Sadr’ın “toplumsal muhalefete” güvendiğini söylemek yanlış olmaz. Sadr’ın rakipleri olan ve mevcut durumda “şimdilik” ortak hareket edebilen İran’a yakın Şii grupların oluşturduğu Şii Koordinasyon Çerçevesi isimli yapı da, “toplumsal muhalefetin” gücünün farkında. Hatta Sadr taraftarlarının yaptığı gösterilere karşı, kendi adlarına bu toplumsal muhalefeti kullanmaya çalışsalar da, pek başarılı değiller.
Nitekim, 5
BÜLENT AKARCALI - 50 yaşın altındakiler pek hatırlamaz. 1990’a kadar bugünkü Almanya Batı ve Doğu (Sovyetlere bağlı komünist rejim) olarak ikiye bölünmüştü.
Batı Almanya’nın refah ve özgürlük düzeyi Doğu Almanya’da yaşayanların Batı’ya kaçmalarına yol açıyordu. Bu kaçışları hem teşvik etmek hem de gelenleri ağırlamak için Batı Almanya çok cazip bir siyasi sığınmacı politikası oluşturdu. Gelenlere güzel bir barınak, maaş daha sonra da iş imkanları sağlıyorlardı.
1975’lerden itibaren vatandaşlarımız bu durumun sağladığı imkanları fark edip, gidip Almanya’da iş aramak yerine uygun bir gerekçe gösterip siyasi sığınmacı hakkı talep etmeye ve bunlardan yararlanmaya başladı.
Vize uygulama duyurusu
Özellikle Güney Doğu kökenli vatandaşlarımızın “Kürt olduğumuz için bize zulmediyorlar” demesi yetiyordu. İlk yıllarda bir kaç bini bulan sığınmacı sayısı 1970’lerin sonunda 70.000’ne yaklaşınca Almanlar uyandı ve biraz da teşvik ettikleri bu durumun kendi aleyhlerine geliştiğini anlayınca,