Prof. Dr. Cengiz Kuday
Nöroşirurji Profesörü. 16 Haziran 1942’de doğdu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1967’de, Yüksek Lisans eğitimini ise Nöroşirurji alanında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1972’de tamamlandı. Doçentliğini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahpaşa Nöroşirurji Anabilim Dalı’ndan 1978 yılında, profesörlük unvanını ise yine aynı bölümde 1987 tarihinde aldı. Ulusal ve uluslararası dergilerde pek çok makalesi yayımlanan Kuday, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı Başkanlığı, İstanbul Üniversitesi Kafa Travmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanlığı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nörolojik Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Başkan Yardımcılığı ve İstanbul Üniversitesi Senatosu üyeliği yaptı. Kuday halen Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümünde görev yapıyor.
23 Nisan... Birinci Meclis’in açılış günü. Ama aslında yakın tarihimizde bir başka 23 Nisan var. 23 Nisan 1951.
1950 yazında, 25 Haziran günü Kuzey Kore, Güney Kore’ye saldırdı. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Birleşmiş Miller (BM) örgütüne savaşı başlatan Kuzey Kore’nin cezalandırılması için çağrıda bulundu.
Kore’de savaş kısa sürede BM savaşı haline geldi. Savaşın devamı boyunca, Güney Kore ordusuna destek ve takviyede bulunmak üzere Türkiye dahil BM’e üye 18 batılı ülkenin silahlı kuvvetlerinden Kore’ye birlikler gönderildi.
Kore savaşı başlangıcından bir ay evvel Türkiye’de iktidar olan Demokrat Parti (DP) hükümeti Yalova’da yaptığı bir toplantı sonunda, 25 Temmuz 1950’de, Kore’ye 4500 kişilik bir tugayın gönderilmesine karar verdi (Meclis kararı olmadan).
Türkiye, ABD’ den sonra Kore’ye kara kuvvetleri gönderen ilk devlet oldu. Hatırlatmak gerekir ki ll. Dünya savaşı sonrası Sovyet lider Stalin doğu sınırlarımızda Kars-Ardahan ve boğazlarda hak iddia ediyordu. Bu durum karşısında Batılı ülkeler, Türkiye’ye çok dost canlısı davranmıyor ve yeni kurulan Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) almıyorlardı. Savaşa ilk girenlerden olmamıza rağmen ancak 2 yıl sonra NATO’ya girebildik. 29 Kasım 1950’de Kore’ye sevk edilen Türk Tugay’ı Kunuri savaşı başta olmak üzere ilerleyen evrelerde birçok savaşta bulundu. 1951 yılının 22 Nisan’ı 23 Nisan’a bağlayan gece saat 23:30 sularında Üsteğmen Mehmet Gönenç telsizle yaralı olarak yattığı yerden topçu taburuna şu mesajı geçti:
“Dört tarafımız kuşatıldı. Şehidimiz çok. Telsizcimiz de şehit oldu. Koordinatları veriyorum, Topçu batarya|arını buraya yönlendirin. “
“Fakat bu sizin şu anda bulundunuz yer” diyebildi topçu irtibat subayı Refik Soykut.
Aldığı yanıtsa oldukça ilginçti:
“Evet, doğru, biz düşmana esir olmak istemiyoruz. Bizi onlara teslim etmeyin. Vasiyetimiz şu: Bizleri kendi ateşimizle şehit edin!”
Bu konuşmalar topçu taburunda tabur Komutanı Yarbay Kurtay, Binbaşı Ahsen Soya, Lemi Eralp, Yüzbaşı Alaaddin Haydaroğlu tarafından dinlenmekteydi.
Komuta heyeti şaşkındı. Ne yapacaklardı? Kısa sürede karar verildi. Vasiyet yerine getirilecekti. Bütün toplar ateşlendi. Toplar gürlemiyor adeta hıçkırıyordu. O geceki muharebede: 5 subay, 3 astsubay ve 58 er şehit düştü. 35 yaralı ve 105 kayıp olmak üzere 206 personel zayi olmuştu. Üsteğmen Mehmet Gönenç ile birlikte 5 er de şehitler arasındaydı, Şimdi memleketi Bandırma’da kendi adını taşıyan lisede anısı yaşatılmaktadır.
Bu yazım bir yayın kuruluşunda yayınlandı. Birkaç gün sonra çalıştığım muayenehanenin kapısı çalındı. İçeri giren yaşlı, hayli ciddi ve dik duran bir beyefendiydi. Elinde yazımın bulunduğu gazete vardı.” Bu yazıyı siz mi yazdınız?” diye sordu. “Evet” cevabını verdim. “Yazımda bir yanlış mı var?” diye sordum. “Eksik var” dedi hüzünle. “Ben o yok olan 9. Bölük’ün komutan vekiliydim, Kıdemli üsteğmen rütbesindeydim. O gece benim Japonya’ya tayinim çıktı. Ben arkadaşlarım gibi şehit olamadım.”
Onlar, bizlerin her zaman ve her konuda güvendiğimiz ordumuzun askerleriydiler.
Ruhları şad olsun.