Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Çeşme’ye tek konser için gelen Triggerfinger grubuyla kısa bir söyleşimiz oldu.

Belçika kökenli rock/blues grubu olan Triggerfinger, solist ve solo gitarda Ruben Block, davulda Marion Gossens, bas gitarda Paul Van Bruystegem’den kurulu. Hepsi aşırı sempatik ve kibar.

-Dördüncü albümünüz “Colosssus” nasıl ortaya çıktı?

Santa Monica’da prodüktör Mitchell Froom ile 6 haftada kayıtları gerçekleştirdik. Fromm oldukça iyidir, Arctic Monkey, Paul McCartney, Elvis Costello, Los Lobos, The Black Keys gibi isimlerle çalışmış. Çok iyi anlaştık ne istediğimizi biliyordu. Sert ve enerjik bir albüm oldu. İki bas gitar kullandık, ritmler oldukça patlayıcı. İlk single ve video klip “Flesh Tight” oldukça beğenildi.

Haberin Devamı

- Sizi dünyaca ünlü yapan şarkı, türünüzün dışında akustik bir cover oldu “I Flow The Rivers” tesadüf mü ?

Bizim için de sürpriz oldu. Sizi neyin ünlü yapacağı çok hesaplanan bir durum değil. Çalma listemizde bu tür şarkılar çok yok. Yine de tanınmamız konusunda çok işimize yaradı. Kendimizi müzik konusunda çok sınırlamak istemiyoruz, rock veya funk bizim için aynı. Biz rock riflerini daha çok seviyoruz o kadar. (Bu ara grup Çeşme Konserinde bu şarkıyı çalmadı, kendi müzik anlayışlarına gerçekten de uymuyor).

- Sahne kostümleriniz çok beğeniliyor ne dersiniz ?

‘Sürpriz bir parçayla popüler olduk’

(Gülüyor) Çok dikkat ediyoruz bu konuya, kostümleri genelde Los Angeles’tan alıyoruz, orada bu konuda inanılmaz bir çeşitlilik var. Yetmişler biraz Roxy Music trendi kostüm zevkimizi belirliyor.

- Belçika’lı değil de İngiliz kökenli bir grup olsaydınız işiniz daha kolay olur muydu?

(Tüm ekip gülüyor) Gerçekten biz de bilmiyoruz, fakat İngiltere kökenli gruplar daha kolay kabul ediliyor müzik endüstrisinde, bu bir gerçek.

- Türkiye’ye kaçıncı gelişiniz?

Dördüncü kez geliyoruz. Rock’n Coke, Rock Off gibi festivallere geldik. Kalabalık bir seyirci önünde olduğu kadar buradaki gibi küçük mekanlarda çalmayı da seviyoruz, daha çok atmosfer ve ruh var.

Zamansız şarkılar!

MFÖ kendi kendine stüdyoya girdi, kendi kendine şarkılar kaydetti, kendi kendine yayınladı. Sonuç: ‘Zamansız’ akustik şarkılar.

Haberin Devamı

Akustik şarkıların zamanı zaten yoktur, günün modası onları bağlamaz. En sert rock gruplarının bile akustik kayıtları, zamanın yıpratamadığı albümleri oldu. Bunu yapmak için kaliteli beste ve yalın akustik eşlik yeter. MFÖ’nün yeni albümü ‘Kendi Kendine’ tam bu ruhu temsil ediyor. Sanki MFÖ elemanları aletlerini, içeceklerini alıp bir evin salonuna toplanmışlar ve tıngırdatıp söylemişler havasında tüm şarkılar.

Gerçekten albüm Fuat’ın ev stüdyosunda kaydedilmiş. Albüm fotoğrafları da kayıt sonrası Mazhar Alanson’un eşi tarafından çekilmiş. Yüzde 100 ev albümü olmuş.

‘Sürpriz bir parçayla popüler olduk’

Akustik gitarlar, yumuşak bir bas, piyano, perküsyon büyüleyici bir hava hissettiriyor. Fuat Güner akustik gitar, Özkan Uğur perdeli ve perdesiz bas ve akustik gitar çalıyor. Turhan Yükseler piyanoda, Mehmet Akatay perküsyonda.

MFÖ’yü yıllardır eskitmen, dağıtmayan arkadaşlık havası bu albümde de hissediliyor. Şarkılar genelde aşk üzerine. Güncel dertler, depresyonlar, uzayan ilişkilerin sıkıntıları, ayrılıklar, her şeye rağmen aşkın, birlikte olmanın gücünü yansıtan güzel sözler dolu dolu albümde. En sevdiğim 3 parça arka arkaya sıralı; ilki “Emin misin”. “Bırakalım bu Facebook’u, Whatsapp’ı gel seninle gezelim” diyor. Dinlerken, karşılıklı aynı masayı paylaşan, kafalarını telefonlarına gömerek hiç konuşmadan duran, sadece garsona sipariş için kafalarını kaldıran çiftler geldi gözümün önüne.

Haberin Devamı

‘Güzel Şeyler de Oluyor Hayatta’ ise “Mesela merak edip soruyorsun, seni seven biri var, mutluyum yanında, aşığım sana, bunu herkes biliyor” derken uzun yıllara dayalı bir aşkı dile getiriyor.

‘Beyaz Sayfa’ ise bohem arayışların aşkla noktalanmasını anlatıyor adeta, ”Tembel Günlerimde kadınlar oldu, geçmişim günah dolu, sonra sana rastladım silindi günahlar.”

Albümde yar alan 10 yeni şarkı dışında ‘Acıyı Bal Eyledik’ ve ‘Türk’üz Türkü Çağırırız’ burada yeniden yorumlanmış.

MFÖ bu albümün konserlerini de yine akustik anlayışta çalacağını açıkladı. Üç ustayı ellerinde gitarlarıyla hem şarkı söyler hem arada -belki- sohbet ederken dinlemek büyük keyif.