İpeksi bir ses, sakin tonda yaşanmışlıkları anlatan şarkılar. Nilipek akustik konserinde 20 şarkıyı seslendirdi. 2015’de ilk albümü “Sabah”tan sonra geçtiğimiz yıl ikincisi “Döngü” ile tanıştık. Konser öncesi kendisiyle kısa bir söyleşi yaptım. Bir kere Karşıyaka doğumlu olması artı 1 olarak kayda geçiyor.
Meslekten psikolog fakat sadece 2 yıl kadar mesleğiyle ilgilenmiş. İçindeki müzik enerjisi rahat bırakmamış. Gitarını almış eline ve bestelerini tamamlamaya karar vermiş. Her şey ilk albümün kaydıyla profesyonel bir alana girmiş. Sakin kişiliği şarkılarına yansımış.
İnsanı konuşurken de şarkı söylerken de rahatlatıyor. Kendisini en fazla etkilemiş Moloko ikilisinin kadın sesi Roison Murphy olmuş. Nina Persson’un sesiyle özdeş The Cardigans’ı çok dinlemiş, The Doors’a olan sevgisi ise bambaşka. Björk ise yaşam koçu olmuş.
“Şarkı sözlerindeki ruh durumum kişisel güncelliğimden kopmuyor” diyor. Şöyle geçiyorum şarkı sözlerinden; Gömülü’de “sen bilmezsin benim gözlerim nasıl büyütür/ olmayan işaretleri nasıl net görür/ bir duvar üzerinden kaçak izlerken/utanır sıkılır kapanır gömülür/gözün değse kanatlanır, kaçar bakışlar” diyor. Veya “Renk Vermez Sana” ne diyor; “hiç var olamadım sende bilirim/oyunlarında hep körebe olan bendim/bazen başa sarıp/seni hayal ederim/film benim/çeken benim”. Hayal kırıklıklarını, heyecanlarını, mutluluklarını sakin bir gönül sesiyle dile getiriyor.
Konsere elinde Ukulela, ilk albümünden “Senden Uzakta” ile başladı. İkinci albümünde biraz daha sert, elektro gitarların duyulduğu parçalar kaydettiğini hatırlattım; “öyle bir şeyler kendiliğinden ortaya çıktı, hoşumuza da gitti” diyor.
İkinci albümünden “Döngü”, “Beni Buraya Sen Koydun”, “Defne”, “Koşuyolu”, “Havada Bir Hinlik Var” sırasıyla geldi. İlk albümünün en sevilen parçaları “Sağnak Yağmurlu Şarkı” ve “Yeşil Çimler” konserin olmazsa olmazlarıydı.
Sakin bir sesin alıp sizi bir yerlere götürmesini istiyorsanız Nilipek ile tanışmanın zamanı gelmiş demek
Rock’n Roll Teknesi
Yıl 1967. Amerika’dan yayılan rock’n roll dalgası İngiltere kıyılarına vurmuştur. Muhafazakar İngilizlerin yorumu açıktır: “Bu müziğin içine şeytan kaçmış.” Haber, eğitim, eğlence müziği çalan BBC için böyle bir müziği çalmak mevzubahis bile değildir. Bu müzik bir kere gençliğin kanına girmiştir. Bir avuç rocksever, asi ruhlu DJ bir araya gelir ve bu müziği çalacak bir imkan yaratmaya çalışır.
Şeytanca bir fikirle, eski bir balıkçı teknesini kiralayarak İngiltere’nin batı kıyılarına açılırlar. Her türlü kanuni yaptırımdan kurtulmak için de Kuzey Denizi’nin tarafsız sularına demir atarlar ve müzik yayını başlar. Artık 24 saat deli gibi rock/pop çalan bir radyo istasyonu vardır. Kısa sürede 20 milyon İngiliz’in dinlediği bir istasyona dönüşürler.
Okullarda, işyerlerinde, evlerde 20 milyon kişi transistörlü radyolardan dinler, dans eder, kurtlarını döker. Hiç bir kural dinlemeden yaptıkları yayınlarda istedikleri gibi, serbestçe bel altı dahil, konuşarak hükümetin nefretini kazanmaya da başlarlar. Korsan istasyonun DJ’leri dönemin rock starları kadar tanınır ve sevilir. İngiliz adalarından sıkı rock grupları da arka arkaya gelmeye başlar Beatles zaten vardır. Arkasından gelenlerin hepsi efsane olur; Rolling Stones, Hollies, The Kinks, The Turtles, Animals, T.Rex, Small Faces.. Aldıkları reklamlar istasyonun tüm maddi desteğine yetmektedir. Derken korsan radyo istasyon sayısı artmaya başlar. Hükümet korsan yayınlarla uğraşmaya ve kapatmaya kafayı takmıştır. Önce korsan yayın yaptıkları için reklam veren şirketlere baskı uygulamaya başlarlar. Amerikan vatandaşı DJ’ler reklamları kendi ülkeleri üzerinden fatura etmeye başlar. Sonunda hükümet baş edemez, telif kanunlarına uymadıkları gerekçesiyle yayınlarını yasaklar, hepsinin kapatılmasına karar verir. Korsan istasyonlar yerlerini değiştirmeye başlar. Beyhude bir kaçış olur.
Tüm bunları bana anımsatan yeniden seyrettiğim “Rock’n Roll Teknesi-The Boat That Rocked” filmi oldu. 2009’da gösterime giren Richard Curtis’in yazıp yönettiği film korsanların en ünlüsü olan Radio Caroline’ın hikayesini anlatır. Rahmetli Philip Seymour Hoffman’ın Amerikalı DJ Kont rolünü oynadığı filmde İngiliz’lerin tüm başat aktörleri oynar: Bill Nighy, Rhys Ifan, Nick Frost, Kenneth Branagh.. Hükümetin kapatma kararına direnerek kısa bir süre daha yayını sürdürür. Bugünkü özel radyo istasyonlarının babası olan korsanlar, bir devrin başı olmuştur. Bugün sadece İngiltere’de 300 kadar rock istasyonu vardır. İşin ironik yönü devletin avladığı DJ’ler kısa bir süre sonra BBC’de çalışmaya başlar. Rock plaklarını oraya taşırlar. Muhafazakarlara karşı hiçbir şey mücadelesiz kazanılmamıştır.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024