Depeche Mode son albümü Spirit’in global turnesine çıktı. Kolay değil Avrupa kentlerinde 34 konser verdikten sonra Kuzey ve Güney Amerika’ya geçiyorlar.
Yaş ortalaması 55 olan bir gruptan bahsediyoruz. 3 güne bir konser düşüyor.
Roma konserine giderken kafamda grubun söyleyeceği ilk şarkı, Dave Gahan’ın kanser tedavisi sonrası nasıl bir form göstereceğini düşünüyordum.
Beni Roma Olimpiyat Stadı’nın muhteşem mimarisi karşıladı. Roma seyircisi ne kadar şanslı, dedim içimden.
Sahne önü için yaptığım ufak manevralar sonrası konser tam saatinde başladı. Tam beklediğim gibi son albümlerinin ilk parçası olan “Going Backwards” ile konseri açtılar.
***
Dave Gahan çok sevdiği siyah yeleği yandan kırmız şeritli pantalonu içinde yerinde duramıyordu. Dudağının üzerindeki ince kaytan bıyığı ona eski İstanbul efendisi havası vermişti. Hiperaktif, bir İstanbul efendisi.
Grup elemanlarının sadece yüzlerindeki kırışıkları artmış, müzikleri ve aktifliklerinde bir gıdım değişiklik yoktu. Gahan sahneyi büyük adımlarla arşınlıyor, basılmadık yer bırakmıyordu, grubun bütün bestelerinin yaratıcısı Martin Gore her zamanki sakin, çekingen duruşuyla gitarının arkasına adeta saklanıyordu.
Arkasından yine yeni bir şarkı geldi: “So Much Love”. 2006 Angel turnesinden bu yana konser listelerinin iki favori şarkısı olan “Barrel of Gun” ve “A Pain I’m Used To” geldi ve seyirci iyice havaya girdi.
Komşularıma baktığımda yaş ortalamasını orta yaşa yakın görmüş şaşırmamıştım, ne de olsa grubun yaş ortalamasını tutturuyorlardı.
Hepsi şarkıları bir ağızdan söylüyor ve dans ediyordu. Gahan’ın acılı sesi ve muhteşem ritmiyle “Corrupt” beklediğim şarkılardandı.
“In Your Room” ve “World In My Eyes” ise sakin tonlarda akmalarına karşın muhteşem arka ritimleriyle set listesini muhteşem dengelemişlerdi.
Gahan her zaman olduğu gibi iki şarkı için sahneyi Martin’e bıraktı. O da yıllardır seslendirdiği sevilen iki şarkısı “ A Question Of Lust” ve “Home” çaldı, söyledi.
Gahan süper hızlı bir çıkış yaptı ve yeni albümün en iyilerinden olan “Poison Heart” seslendirdi.
Artık seyircinin sabırsızlıkla beklediği şarkılara sıra geliyordu: “Where Is The Revolution” ve “Enjoy The Silence” ortalığı yıktı, geçti.
Gahan mikrofonu seyirciye bıraktı, 50 bin kişi bir ses olmuştu. Gittiler. Bırakır mı seyirci hiç? Döndüler ve “encore” başladı.
Martin bir kez daha sazı aldı ve “Somebody ve Strange Love” seslendirdi. En sevdiğim şarkılarından “Walking In My Shoes” arka perdede klip görüntüleriyle geldi. Çok çarpıcı bir klip bir göz atın derim. “Personal Jesus” dinlemeden seyircinin bırakmaya hiç mi hiç niyeti yoktu ve konserin sonu geldi.
Artık, bu eskiler formda kalmak için ne yapıyorlar diye düşünmekten sıkıldım.
Bence cevap tek: Müziğe aşıklar.
Aynur, sıradışı bir albüm çıkardı
Kürt Müziğinin muhteşem sesi Aynur, 5 parçalık çok özel bir albüme imza atmış: Hawniyaz. Birlikte çaldığı Kayhan Kalhor, Salman Gambarov ve Cemil Qocgiri ile doğu batı sentezi olarak adlandırabileceğimiz bir sound ortaya çıkmış.
Burada öne çıkan tartışmasız Aynur’un içten, kalpten gelen o yanık, eşsiz sesi.
Albümde 5 parça olmasına karşın süresi 57 dakika.
Aynur, Kalhor ve Gambarov ile Almanya’da 2014 Osnabrueck Morgenland Festivali’nde tanışmış.
Delale, Rewend, Xdire Min albümde en beğendiklerim oldu.
Kemençe ustası İranlı Kayhan Kalhor’un sololarına bayıldım.
Tambur virtiözü, deneysel müziğe katkılarıyla bilinen Cemil Qocgiri, Azeri piyanist Salman Gambarov etno ve caz arasında gidip gelen müzikleriyle albüme sıra dışı bir kimlik kazandırmışlar.
Albüm, Sony etiketiyle piyasaya çıktı.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024