Değişen ve gelişen teknoloji, insan sağlığının her şeyden önce gelmesi ve kozmetiğin yadsınamaz kullanımı, kozmetik sanayisindeki hızlı gelişmelerin odağını oluşturuyor. Daha iyi, sağlıklı ve uzun vadede zararsız kozmetikler için araştırmalar, yenilikler son hızla devam ediyor ve seçenekler de çoğalıyor. Bununla birlikte kulaktan dolma yanlış bilgilerin yanı sıra yeni trend satış stratejileri nedeniyle kullanılan bazı iddialar her birimizin aklını kurcalıyor. Bu nedenlerle, bu yazımda değinmek istediğim üç ana başlık var: Kozmetik sektörünün büyük bir bölümünü oluşturan ‘kimyasal içerikli formülasyonlar’, ‘bitkisel ve doğal’ başlığı altında satışa sunulan kozmetik ürünler ve “Kozmetiğin de organiği olur mu?” dedirten ‘organik kozmetikler’.
Bitkisel ve doğal kavramı
Söz konusu bitkiler olduğunda güven-zarar dengesi çok ince bir çizgidedir ve ‘bitkisel kozmetiklerin hepsi iyidir’ doğru bir algı değildir. Yararlarıyla bilinen birçok bitkinin yanı sıra yasaklı olanlar da söz konusudur. Bu dengenin sağlanabilmesi ve bitkilerin gücünden yararlanabilmek amaçlı birçok kozmetik ürün, bitki özleriyle formüle edilmiş yahut formülasyona özütler katılarak ürün performansı güçlendirilmiştir.
Güzellik salonları, market ve reyonlarda yer alan, cilt tiplerine ve ihtiyaca göre çeşitlilik gösteren birçok kozmetik ürün, ihtiyaç sahibiyle buluşmak üzere satın alınmayı bekliyor. Tüketiciyse hızla artan bu çeşitliliğin içinde, tam olarak neye ihtiyacı olduğunu bilmeden, deneme-yanılma yöntemiyle ürünleri satın almaya ve kullanmaya devam ediyor. Tüketicinin kozmetik ürünlerden yüksek beklentisi, markaların keskin iddialarıyla birleşince, istek ve arzuyla alınan ürün, kullanım sonrası hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor.
Peki, hata nereden ve kimden kaynaklanıyor? Bilinçli bir tüketici olabilmek için neleri bilmemiz ve neye dikkat etmemiz gerekiyor? Kozmetik ürünlerden en iyi şekilde yararlanabilmek, ödenen miktarların karşılığını en verimli şekilde alabilmek için gelin, kozmetik ürün nedir, ne işe yarar ve beklentiler nasıl olmalı konularına göz atalım.
Güzelleştirmeye yardımcı
Kozmetik ürünler; temizlemek, koku vermek, korumak ve görünümü değiştirmek üzere formüle edilen görüntüyü güzelleştirmeye yardımcı araçlardır. Tedavi etmek, kozmetik ürünlerin işlevleri arasında yer almaz. Ancak tedaviye yardımcı, destek olabilecek preparatlardır.
Beklentiler nasıl olmalır?
‘Cildin dış görünüşünü
Yeşil çay, baş ağrılarından depresyona kadar her şeyi tedavi etmek için yüzyıllarca tıbbi olarak kullanılmış, eski bir bitkisel içki olarak tarihteki yerini almıştır. Modern zamanlarda ise, kalp hastalığı ve kanserden diş eti hastalığına, cilt yaşlanmasına ve kilo kaybına kadar çeşitli koşulların önlenmesinde veya iyileştirilmesinde faydalı olduğu kanıtlanarak sağlıklı bir gıda olarak öne çıkmıştır. Günümüze baktığımızda, dünyanın farklı bölgelerindeki insanlar, çok sayıda sağlık faydasından dolayı yeşil çay tüketiyorlar. Sağlıklı olmanın yanı sıra, yeşil çay cilt ve saç bakımıyla ilgili yararlarıyla da etkileyici bir listeye sahiptir. Peki, yeşil çayla gelen bu güzelliğin altında yatan gizem nedir? Gelin hep birlikte inceleyelim.
Her derde deva
Çok miktarda antioksidanın yanı sıra enzimler, amino asitler ve polifenoller gibi fitokimyasal maddeler içeren yeşil çay aynı zamanda B vitaminleri, folat, manganez, potasyum, magnezyum ve kafein açısından da zengindir. Yapılan çalışmalar yeşil çayın antioksidan, anti-inflamatuar, antimutajenik, antikanserojenik, obezliği önleyici, hipolipidemik (kolesterolü düşürücü), antiarteriosklerotik (damar sertliğini önleyici), antidiabetik,
Sağlıklı ve güzel bir cildin dört altın anahtarı; nem dengesi, elastikiyet, ton ve cilt radiyansı (parlaklık)’dır. Bunlara sahip olabilmek ve sağlıklı bir şekilde koruyabilmek için sizleri, cildimizin sağlamlığı ve elastikiyetinden sorumlu en önemli iki destek maddesi, kollajen ve elastin ile tanıştırmak istiyorum.
Kollajen, cildimizin su deposudur. Cildimize direnç, dayanıklılık, pürüzsüzlük ve dolgun bir görünüş sağlar. Elastin ise ‘gençlik proteini’ olarak bilinen, cildin esnekliği ve elastikiyetinden sorumlu çok önemli bir proteindir. Gençlik yıllarında kollajen ve elastin üretimi en üst düzeyde olduğu için cildimiz sağlıklıdır ve kırışmaya karşı direnir. Ancak ilerleyen yaşla birlikte bu iki değerli protein, azalmaya başlar. Zamanla da ciltte sarkmalar, çizgiler ve kırışıklıklar oluşmaya başlar. Yapılması gereken kollajen değerini yükseltmek ve elastin oranını arttırmaktır ki; formda, sıkı, genç ve sağlıklı bir cilde sahip olalım. Peki, bu üretimleri nasıl arttırabiliriz? Gelin hep birlikte göz atalım.
Güzellik bir bütündür
Güzel bir cilt için bütünlük gerekir. Bütünlük ise cildi hem içeriden hem de dışarıdan desteklemekle mümkündür. Aynı şekilde, cildimizdeki kollajen
Her gün raflarda yeni bir ürüne “Merhaba” dediğimiz şu günlerde, kozmetikler arasında seçim yapmak giderek zor ve içinden çıkılamaz bir hâl aldı. Biyoteknolojik uygulamaların giderek önem kazanması, bitkisel kaynaklardan ekstrakt elde edilmesini de yaygın hale getirdi ve birçok kozmetik ürünün formülasyonuna faydalarıyla güç kattı.
Güzelliğin yadsınamaz çekiciliği ve gelişen teknolojiyle harmanlanan yeni nesil kozmetik ürünler, sahipleriyle buluşmak üzere raflarda yerini almaya devam ediyor. Ancak bu kadar çeşitlilik arasında ihtiyaç duyulan doğru ürünü bulmak da zorlaştı. Bu nedenle bugünkü yazımda, kozmetikte sık kullanılan bitki ekstraktlarından ve güzelliğe katkılarından bahsetmek istiyorum.
Nedir ve nasıl elde edilir?
Kurutulmuş bitkilerden özel ekstraksiyon yöntemleri kullanılarak, etken maddenin bitkiden ayrıştırılması/uzaklaştırılması sonucu elde edilen, ilaç, gıda ya da kozmetik ham maddesi olarak da kullanılan bitki özlerine (etken maddelere) ‘bitki ekstratı’ denir. Bitkilerin çözünen kısımlarının (bitkinin tohumu ya da toprak altı ve toprak üstü kısımlarının) çeşitli çözücüler yardımıyla çözeltiye alınmasıyla bitkisel ekstraktlar elde edilir.
Neden bitki ekstraktı?
Bitkileri
Mevsim yaz ve konu artan hava sıcaklıkları olunca, cildi güneşin zararlı ışınlarına karşı koruma altına almak birincil önceliğimiz olmalı. Geniş spektrumlu birçok koruyucu ürünlerin yanında bir de güneş ışınlarının normal olduğu zamanlarda kullanılabilecek, doğal koruma faktörlü ve aynı anda cilde bakım yapabilecek farklı çözümler de yok değil.
Güneşin çok yakıcı olmadığı zamanlarda uygulayabileceğiniz doğal koruyucu yağlarla, kuruyan ve nemini kaybeden vücudunuza destek çıkabilir ve yazın zorlu şartlarına rağmen güzelliğinizi koruyabilirsiniz. Gerçekten güzel görünüm, bilinçli olarak uygulanan düzenli bakımlarla mümkündür. Doğal güneş koruyucu yağları,
teninizi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korumaya yardımcı olacak destek bir bakım olarak benimserseniz, o zaman doğru hedefe birlikte koşabiliriz.
Unutmamanız gereken tek şey, yağların destekleyici özellikte oldukları. Sadece güneş ışınlarının yoğun olmadığı saatlerde ve uzun süre kalmayacağınız anlarda bakım niteliğinde kullanmanız gerektiği. Uyarılarımı dikkate aldığınızı ümit ediyor ve sizi koruyucularla tanışmaya davet ediyorum.
Havuç yağı: Taşıyıcı bir yağla seyreltildiğinde, ten üzerinde mükemmel bir koruma kalkanı
Tüm aylar içerisinde en çok beklenen mevsim belki de yaz. Güneş, deniz ve havuz hayalleri, tüm yaşananlara bir nefeslik mola kıvamında, bütün bir yıl beklenen tatilin geldiğinin habercisi. Belki de yorgun ruhlarımız için barış elçisi. Tek sıkıntı göz açıp kapayıncaya kadar bitişi. Geride bıraktığı hasar da hediyesi. Malumunuz güneş cildin ödediği en büyük bedellerin yegâne temsilcisi. Kavurucu sıcaklık, kirlilik, nem ve daha birçok etken, cildin doğal ışıltısını yok ediyor ve enfeksiyonlara davetiye çıkarıyor. Tüm bu zorluklardan kaçınmak, yazı en sağlıklı şekilde geçirebilmek ve daha önce olduğu gibi cildinizin ışığını koruyabilmek için, izleyebileceğiniz dokuz kolay ve keyifli ipucunu sizler için hazırladım. Mutlu ve sağlıklı bir yaz için aşağıdaki bilgilere göz atmanızı tavsiye ederim.
Güneş kremi bir mecburiyettir
Erken yaşlanmak ve cilt hastalıklarına davetiye çıkarmak istiyorsanız, güneşin altında korunmasız uzanmaya devam edin. Güneş koruyucularla bronzlaşamazsınız diye düşünmeyin. Sadece daha sağlıklı ve korunarak bronz bir ten elde edeceksiniz. Ani değişimler beklenmedik sürprizleri de beraberinde getirir. Bu yüzden lütfen geniş spektrumlu güneş koruyucunuz olmadan dışarı
Hava sıcaklığının bir hayli arttığı şu günlerde unutulmaması ve hatırlanması gerekenler listesinin başını güneş koruyucular oluşturuyor. Güneşin keyfini çıkarırken, bir yandan da kendinizi koruma altına almanız cildinize yapacağınız en büyük yatırım olacaktır. Gelin, siz de kazan-kazan yaklaşımını benimseyin ve zıt taraf olmaktan çıkıp ortaklığa kucak açın. Elbette ki güneşin keyfini çıkarın, koca bir yılı geride bıraktınız ve bu en büyük hakkınız. Fakat sağlığınızı da göz ardı etmeyin. Güneşin cilt üzerinde yaratabileceği olumsuzlukları unutmadan, kendinizi koruyun. Çünkü geri bildirimleri, dostane olmayabilir. Bu nedenle bugünkü yazımız can simidimiz, güneş
koruyucular.
Madalyonun iki yüzü...
Güneş ışınlarının yararları ve zararları vardır. Hayatta her şey zıddıyla var olmuştur. Bu kuraldan güneş de nasibini almış, iyileştirici etkilerinin yanı sıra bir de zararlı etkileriyle misyonunu tamamlamıştır. Bizlere düşen ise, zarar ve fayda dengesini benimsemek, güneş ışınlarından kâfi miktarda yararlanmaktır. Kendimizi ondan tamamen mahrum edemeyiz.
Güneş, deride sağlıklı kemikleşme için gerekli olan D vitamini deposudur. Dahası; kanser, bağışıklık sistemi, beyin yaşlanması, sedef