Yaşlanmak doğal bir süreçtir. Hücrelerimiz yaşlanır ve ölür. Bu doğanın bir kanunudur ve aksi düşünülemez. Gerçek dışı olarak kabul edilen ölümsüzlük ya da hiç yaşlanmama fikri kimi zaman bilim kurgu tarzındaki filmlere konu olmuştur. Blake Lively’nin başrolü paylaştığı ‘Ölümsüz Aşk’ (The Age of Adeline) böyle bir konuyu işler. Filmde hiç yaşlanmayan Adeline isimli kadın tarihte birçok olaya tanıklık ederken hep 29 yaşında kalır.
Antikor hapları geliştirildi
İspanya’daki Katalunya Oberta Üniversitesi ile İngiltere’deki Leicester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar yaşlanmış hücrelerin üzerindeki belirli proteinleri tanımlayan bir antikor molekülü geliştirdi.
Hücresel yaşlanma nedir?
Bu araştırma sonucunu anlayabilmek için hücresel yaşlanmayı anlamamız gerekir. Hücreler yıprandıklarında, bölünebilme yeteneğini kaybettiklerinde önlerinde üç seçenek oluyor; kendisini onarmak, ölmek veya zombi hücreye dönüşmek. Zombi hücreler fonksiyonlarını yitirdikleri halde ölmeyi reddediyor ve senesent (yaşlanmış) hücre haline geliyor. Dokuların onarılmasını zorlaştırıyor ve sağlıklı hücrelere zarar veren kimyasallar salgılayabiliyor. Diyabet, kalp, akciğer hastalıkları gibi rahatsızlıklara zemin hazırlıyor.
Scientific Reports’ta yayımlanan araştırmaya göre, üzerlerinde toksik madde taşıyan monoklonal antikorlar yaşlanan hücreleri tanımlamak ve yok etmek için eğitiliyor. Tıpkı antikorların mikropları tespit edip bizi koruduğu gibi. Araştırmanın temeli, yaşlanmayı geciktiren ilaçlar olarak tanımlanan senolitik haplara dayanıyor. Bu ilaçlar vücuttaki hücresel yaşlanmayı tespit edip yaşlanma etkilerini geciktiriyor.
Araştırmayı yürüten bilim insanlarından Leicester Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Salvador Macip bu antikorların sadece yaşlanan hücreleri hedef alıp temizlediğini normal hücrelere dokunmadığını göstermiş.
Hangi hastalıkların tedavisinde kullanılabilir?
Dr. Macip, geliştirdikleri bu yöntemin öncelikli olarak Alzheimer, akciğer fibrosizi ve kanser gibi yaşlı hücrelerin birikme yaptığı hastalıklarda kullanılabileceğini söylüyor. Uzun vadede bakıldığındaysa, bu tedavi yöntemi insan sağlığını korumak ve ömrünü uzatmak için de kullanılabilir.
Süreç tersine çevrilebilir
BioNTech CEO’su Uğur Şahin, hücrelerin belirli faktörlerle yeniden programlanabileceğinin, yani gençleştirilebileceğinin daha önce de gösterildiğini ifade ediyor. Bu faktörlerin mRNA aracılığıyla da hücrelere sızdırılarak, hasar görmüş bir kalbin veya başka bir organın tamamen veya kısmen yaşlanma sürecini tersine çevirebileceğimizin bir gün mümkün olacağını söylüyor.
Kuersetin yaşlanmayı önlüyor
Biz bağışıklık ve virüsler üzerine olan etkisi sebebiyle pandemide kuersetinden çok bahsettik. Bu antioksidanın yaşlanmayı engelleyici kuvvetli bir antiaging özelliği de var. Damar sağlığına faydalı etkisi yanı sıra gençleştiren etkiye sahip olması da benim için sürpriz olmadı.
α-Klotho proteinin önemi
Mayo Klinik’te geliştirilen senolitik ilaçlar ise, yaşlanma ve hastalık ile oluşan zararlı değişiklikleri azaltabilen veya hafifletebilen geroprotektif yani yaşlanmaya karşı koruyan bir protein olan α-Klotho protein sayesinde zombi hücrelerin yan etkilerini azaltmayı başarıyor. Mitolojide Zeus ile Themis’in Kader Tanrıçaları olarak da adlandırılan Moira’lar üç tanedir. Clotho, Lachesis ve Atropos efsaneye göre, Clotho yaşamın ipliğini eğirir (yaşlanma), Lachesis bunun uzunluğunu ölçer (ömür biçer), Atropos ise bu ipliği makasıyla keserek yaşamın sonlandırır (ölüm gerçekleşir). İşte bu efsanedeki Clotho’dan ismini alan ve yaşlanmayı geciktiren Klotho proteini ilk kez 1997’de tanımlanmış. Mayo Klinik’teki bu deneyde α-Klotho proteini içeren ilaçlar fareler üzerinde denendiğinde yaşam sürelerini yüzde 30 oranında uzattığı görülmüş.
Şimdilik senolitik ilaçlara eczaneden erişmek mümkün değil ancak biliyoruz ki kuersetin önemli derecede α-Klotho proteinini destekliyor. Kuersetinin en çok bulunduğu besinler ise soğan, elma kabuğu, narenciye meyveler ve maydanoz.