65 yaşından sonra başlayan Alzheimer hastalığında genetik geçiş olma olasılığı 30-60 yaş arasında başlayanlara göre çok daha düşük seyrediyor
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü bu hastalığa dikkat çekmek için belirlenmiş bir gün. Ancak günlük hayatın getirdiğiyle beraber olan unutkanlık zaten hepimize Alzheimer’ı sık sık hatırlatıyor. Filmlere konu olan ve kimi zaman iş hayatında aktif ve çok yaşlı olmayan kişilerde de karşımıza çıkabilen bu hastalık herkesin korkulu rüyası olmuş durumda. Hepimizin ailesinde veya komşusunda, çevresinde karşımıza çıkabilen bir hastalık. Bu hastalığa, ilk defa tarifini yapan doktorun adı verilmiş. Dr. Alois Alzheimer bir Alman nöropsikiyatrist. Tanının konulmasına vesile olan 51 yaşındaki hastası, eşi tarafından ilerleyen unutkanlık ve davranışlarındaki tuhaflıklar nedeniyle doktora getirilmiş. Dr. Alzheimer dört yıl takipten sonra 1906 yılında ölen hastasına otopsi yaptığında beyinde küçülme ile beraber bir takım farklı birikimlere rastlamış, böylece tarif ettiği hastalık da o zamandan beri kendi
Geçen haftaki yazımda algının öneminden, hafıza ve zeka ile farkından bahsetmiştim. Şimdi de biraz algımızı nasıl geliştirebiliriz ona bir bakalım. Her şeyin başı sağlık olduğu gibi burada da sağlıklı yaşam başrolde tabii ki
Sağlıklı beslenin. Özellikle damar sağlığına iyi gelen yiyecekler ki bunlar hiç şaşmaz her hücrenize iyi gelecektir. Akdeniz diyetini tercih edin. Bol salata, sebze, balık, meyve, zeytinyağlı yiyecekler tercih edin. Kötü yağlardan özellikle trans yağlardan uzak durun. Paketlenmiş, raf ömrü uzun, durmuş, beklemiş gıdaları tüketmeyin. Mümkün olduğunca doğal ve taze yiyeceklerle beslenin. Omega 3’ten zengin beslenmek önemli. Bildiğiniz gibi Omega 3 en çok ton balığı, somon, uskumru, ringa, alabalık ve sardunya gibi balıklarda bulunur. Aynı zamanda keten tohumu, çörek otu, chia tohumu, ceviz, avokado, soya ve semiz otu gibi yeşil yapraklı sebzelerde de Omega 3 vardır. Uzmanlar kakaonun antioksidan etkisinin beyne iyi geldiğini bu nedenle özellikle kakao oranı yüksek bitter çikolatayı tüketebileceğimizi söylüyor. Tabii bu güzel ve
Kişi çok zeki ve hafızası da inanılmaz kuvvetli olabilir. Ancak işitme ve görme yetenekleri o kadar iyi değil ise olayı algılama kapasitesi düşük olur.
Unutkanlık çağımızın getirdiği bir problem. Ben bu yazımda Alzheimer ya da unutkanlıktan değil algı kapasitemizi artırmaktan bahsedeceğim. Zeki ve akıllı olmayı herkes ister. Zaten herkes öyledir de. Daha zeki daha akıllı olmaya çabaladınız mı hiç? Her anne baba çocuğum zeki olsun, okul birincisi olsun ister. İyi bir hafızaya sahip olmak başarının anahtarıdır. Ancak tek başına yeterli olmaz. Algı önemli bir konudur. Olayı, konuyu çok iyi hatırlıyor olabilirsiniz. Fakat doğru algılayamadıysanız iyi hatırlamanızın hiçbir anlamı yoktur.
Beynimiz milyarlarca sinir hücresi yani nöronlarla doludur. Beyin sinir hücreleri arasında bilgi alışverişini sağlayan bağlantılar vardır. Bağlantısı olmayan hücrelerin ise bir işlevi yok demektir. Yeni bilgiler beceriler öğrendikçe bu hücreler arasında yeni bağlantılar oluşur. Unutkanlık çağımızın getirdiği bir problem. Ben bu yazımda Alzheimer ya da unutkanlıktan değil algı
Tıbbi bir zorunluluk yoksa tüm diğer minerallerde olduğu gibi magnezyumu da besinlerle takviye etmek en doğrusu. Bitter çikolatanın yanı sıra ıspanak, şalgam, domates, patlıcan gibi sebzeler de kalorisi düşük magnezyum kaynaklarıdır.
Geçen haftaki yazımda magnezyumun önemi ve faydalarından bahsettim. Eksikliğinde başımıza neler gelebileceğini söyledim. Vücudumuzda üretilemeyen ve dışarıdan aldığımız bu önemli mineralin hangi besinlerde bulunduğuna bir göz atalım. Tabii ki magnezyumu tablet olarak ilaç gibi takviye edebilirsiniz. Hatta ampul içinde damardan verdiğimiz durumlar da olabilir. Ancak eğer tıbbi bir zorunluluk yoksa tüm diğer minerallerde olduğu gibi magnezyumu da besinlerle takviye etmek en doğrusudur. Kan tahliline bakılarak kontrolü sağlanan bu mineralin besinlerle alındığında vücut için zararlı olabilecek düzeye ulaşması hemen hemen imkansızdır.
Magnezyum hangi yiyeceklerde var?
Çikolatayı sevenler buna sevinecek çünkü bitter çikolata çok iyi bir magnezyum kaynağıdır. Yüz gramlık bir bitter çikolata 327 gram magnezyum
Magnezyum vücutta protein yapımında, beynimizde mesajları ileten taşıyıcıların işleyişinde, kas ve sinir hücrelerinin doğru bir şekilde çalışmasında önemli rol oynar
Magnezyum, insan vücudunda en yaygın dördüncü, hücre içinde ise potasyumdan sonra en önemli ikinci mineraldir. Vücut kendi başına bu minerali üretemediği için gıdalar yoluyla alınması gerekir. Magnezyum vücutta protein yapımında, DNA ve RNA oluşumunu sağlama ve korumada, yiyeceklerin enerjiye dönüştürülmesinde, beynimizde mesajları ileten taşıyıcıların işleyişinde, kas ve sinir hücrelerinin doğru bir şekilde çalışmasında önemli rol oynar. Kas gevşemesine yardımcı olur. Kan şekerinin kontrol altında kalması ve tansiyonun düzenlenmesi dahil olmak üzere vücutta birçok biyokimyasal olayları düzenleyen 300’den fazla enzimin işlevine yardımcı olan bir faktördür. Erişkin bir vücut yaklaşık 25 gr magnezyum içerir. Bu miktarın yüzde 60’ı kemiklerdedir. Magnezyumun günlük tüketilmesi gereken miktar 400
Bir doktor için muayene hasta kapıdan içeri girer girmez başlar. Hastanın ifadesi, duruşu bile bazen olayın yarısını anlamamıza yeter. Elimizde tüm tetkikleri olsa da hastayı mutlaka muayene etmek gerekir.
Fransızcada tıpta “Sens clinique” diye bir terim vardır. Bizde de okunduğu şekliyle “Sans klinik” olarak geçer. Bu terim doktorun tanı ve tedavi sırasında tıp kitaplarında yazılanlara ek olarak hissederek yaklaşımıdır. Doktor hastasında gördüklerini, bulguları bu hisle birleştirip farklı bir bakışla algılar. Bir çeşit sanatçı yaklaşımıyla hissederek ilerler. Bu özellik zamanla ve tecrübeyle gelişir. Ama en önemlisi doktorun bu özelliğini geliştirebileceği bir hastane ortamında çalışmasıdır. Çünkü insan vücudu ayrı makinelerden oluşmuş bir robot değildir. Organlar bir sistem biçiminde birlikte çalışır. Bir organdaki değişiklik ya da bir hastalık diğer organları da etkileyebilir. Bu nedenle tüm branşların uzmanlarının birbiriyle yakın irtibatta olacağı tam teşekküllü bir hastane ortamı hem hasta hem de doktor için
Kurban Bayramı’nda hayvandan insana bulaşabilecek hastalıklardan korunmak için bazı kurallara dikkat etmemiz gerekiyor. Bu nedenle kurban satış yerlerinin, kurbanın naklinin, kesim yerlerinin ve etin işlenmesi aşamalarının gerekli hijyen şartlarını taşıması gerekir.
Bugün Kurban Bayramı’nın ilk günü, yazıma önce bayramınızı kutlayarak başlamak istiyorum. Kutlama dileklerimiz geleneksel olarak hep sağlık dileğini de içerir. Bayramı, yaş gününü, yeni yılı kutlarken sağlıklı olsun dileklerimizi de iletiriz. Doğrusu da budur gerçekten, sağlık olmadan hiçbir şeyin değeri yoktur. Sağlık her şeyden önce gelir. Bu yıl Kurban Bayramımız yaz mevsiminin en sıcak günlerine denk geldi.
Birçoğumuz da bu süreyi tatil beldelerine seyahat ederek geçiriyor. İster evimizde, ister uzakta, ister tatilde ister nöbette olalım bayramların değeri hepimiz için büyüktür. Birlik, beraberlik ve dayanışmayı çağrıştırır. Ben bugünkü yazımda Kurban Bayramı’nın sağlığı ilgilendiren kısmından bahsedeceğim. Sağlık Bakanlığımızın da uyardığı gibi Kurban
Uyku düzenindeki bozukluk, kansızlık, D vitamini düşüklüğü, mineral eksikliği, beslenme tarzı gibi nedenler yorgun hissetmenize sebep olabilir
Yorulmanın derecesi ve eşiği kişiye göre değişir. Yaş, kondüsyon, motivasyon, sağlık durumu bunu etkileyen önemli faktörlerdir. Fiziksel ve zihinsel yorgunluklar eğer kaslarımızı ve beynimizi yoracak kadar kullanmadan durduğumuz yerde oluyorsa bazı şeyler yolunda gitmiyor demek olabilir. Durun hemen telaşlanmayın bu mutlaka bir hastalık belirtisi demek de değildir. Ancak yoluna koymamız gereken bir şeyler olabilir.
Uykunuz nasıl?
Eğer sabah daha yataktan kalkıyorken kendinizi yorgun hissediyorsanız önce iyi uyuyup uyumadığınızı kendinize sormalısınız. Eğer cevabınız hayır ise yorgunluğunuzun sebebi bellidir ve ilacı da kaliteli bir uyku olacaktır. Uykusuzluğun pek çok sebebi olabilir. Bu konudan ayrıca daha detaylı olarak başka bir yazımda bahsedeceğim.
Canınızı sıkan, kafanızı sürekli meşgul eden bir konu mu var?
Cevabınızı duyar gibi oluyorum Tabii ki var hangimizin yok ki? Bunu şu sebeple sordum. Bu sorun hayatınızı ne kadar etkiliyor? Sizi bu kadar yormaya değer mi?