Yeni koronavirüs adını insanlık tarihine gittikçe daha derin harflerle yazdırıyor. Burada aslında bize hatırlatmak istediği çok önemli bir mesaj var. Ne kadar başımıza dert olarak kalırsa kalsın, ne kadar derin yaralar açarsa açsın bazı kişiler tarafından bu mesaj pek anlaşılacağa da benzemiyor. Gerçekte insanlığın düşmanı salgın hastalıklar, kronik hastalıklar, açlık, yoksulluk, doğal afetler olmalıdır diye düşünürüz. Oysa tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de insanların birbiriyle kıyasıya mücadelesi, terör ve savaş anlamsız bir şekilde devam ediyor. Bundan beslenenler, isteyenler ve körükleyenler azımsanmayacak kadar var. Bunları görmek ne kadar üzücü olsa da dünyada insanlık adına, birlik, beraberlik adına güzel faaliyetler de oluyor. Size insanın kalbini ısıtan ve insanlık adına benim hâlâ umudum var dedirten bu faaliyetlerden birinden bahsetmek istiyorum.
Gençleri kazanmak
“Aux coeur des mots” sözü Fransızca’da “kelimelerin kalbinde” anlamına geliyor. Aynı zamanda
Yeni koronavirüs neredeyse bir yılı dolduracak hatta eskimeye bile yüz tuttu diyebiliriz. Epey zamandır bizimle ve bir türlü de gitmeye niyeti yok gözüküyor. İnsanlığın başına dert olan bu mikrop hasta ettiklerini az veya çok etkiliyor. Ancak Covid-19’a yakalanmayanların da sağlığını çeşitli sebeplerle ve farklı derecelerde etkiledi. Bu etkilenme doğrudan virüse bağlı olmasa da bu hastalığın yarattığı bir takım sebeplerin sonucu olarak karşımıza çıktı.
Şişmanlık ve obezite artışı
Covid-19 yüzünden çoğumuz evlere kapandık. Hareketimiz azaldı. Başlangıçta yasak olduğu için istesek de dışarı çıkamadık. Altmış beş yaş üzeri büyüklerimiz daha da uzun süre evlere kapatıldı. Daha sonra normalleşme döneminde de yine de virüs bulaşma tehlikesini düşünerek ev dışında vakit geçirmeye çekinir hale geldik.
Aylardır devam eden bu durum evde oturarak vakit geçirmeyi alışkanlık haline getirmemize sebep oldu. Sonuçta hareketin azalması birçok sorunu da beraberinde getirdi. Bunlardan en önemlisi alınan ve
Yeni tip koronavirüs vaka sayıları artıyor bu hastalıktan nasıl kurtulacağız derken bir yandan da tüm dünyanın ilk kez karşılaştığı bu virüsü daha iyi tanımaya çalışıyoruz. Bünyemize hiç istenmeden habersizce giren bu davetsiz misafir geldiğini nasıl haber veriyor nasıl gizleniyor çözmeye çalışıyoruz. Sülalesini tanıdığımız için az çok kendisi hakkında da biraz fikir sahibiyiz. Ama bu zamane yaramaz hakikaten herkesi bezdirdi.
Asemptomatik kişi
Bu sinsi mikrop damlacık yoluyla hem de çok hızlı bir şekilde kolayca bulaşıyor. Bazı insanlarda hiçbir belirti vermeden çoğalıyor. Kolayca ve hızlı bir şekilde yayılmasının en büyük sebeplerinden biri de bu. Her şeyden önce kişi kendini sağlıklı gördüğü için ortalıkta rahatça geziyor. Bir şey bulaştırma tehlikesi yok zannederek iyi bir şekilde dikkat de etmiyor. Tıpta biz semptom yani belirti göstermeyen bu kişilere “asemptomatik” diyoruz. Asemptomatik bir kişi virüsü yakınında bulunan birine bulaştırdığında bazen hastalık o kişide çok ağır seyredebiliyor. Yani
Yarın 29 Eylül Dünya Kalp Günü. Kalp damar hastalıkları önlenebilir hastalıklar grubuna girmesine rağmen tüm dünya genelinde ölüm sebepleri arasında birinci sırada yer alır. Tıptaki onca gelişmeye ve ilerlemeye rağmen yıllardır bu sıralama hiç değişmedi böyle giderse pek de değişeceğe benzemiyor. Bu nedenle her fırsatta bıkmadan usanmadan kalp damar hastalıklarından korunmak için neler yapmak gerektiğinden ve koruyucu kardiyolojinin ne kadar önemli bir kavram olduğundan bahsetmek gerekiyor.
Yarının Dünya Kalp Günü olması vesilesiyle biraz da bıkmak usanmak bilmeden hiç durmaksızın çarpan bu çalışkan organımıza biraz özen gösterelim ne dersiniz?
Bu gece güzel uyuyun
Bu akşam vakitlice uyuyun ve yarına güzel dinlenmiş, zinde bir şekilde uyanın. Az uyumak kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırır. Uykusuzluk, tansiyonu, kolesterol seviyesini ve stres hormonu olan kortizolü yükseltir. Anksiyete, psikolojik bozukluklar, obezite ve kalp ritim bozuklukları için zemin hazırlar. Bu nedenle iyi bir uyku hem güne iyi başlamak için
Tarihte bitmemiş bir salgın yoktur. Elbette Covid-19 da bitecek. Hatta sonu yaklaştı da diyebiliriz. Zira içinde bulunduğumuz yüzyıla göre, tıpta elde etmiş olduğumuz ilerlemelere rağmen bu kadar uzun sürmesi de pek normal değil. Karşılaştırmasını yaptığımız İspanyol gribi yüzyıldan fazla süre önce karşılaşılan bir salgın ancak o dahi tarihe karışmış, bitmiş gitmiş bir salgın olarak anılıyor. Henüz yeni koronavirüs hastalığını tamamen iyileştirebilecek ilacı bulamasak da hastalık ilerlerken tedavide kullandığımız birtakım ilaçlar var. Bunların nispeten faydası da oluyor. Ancak bu ilaçlar doğrudan virüsü öldüren ilaçlar değil, sadece virüs bizi öldürmesin diye verdiği hasar ziyanı engellemeye çalışan, vücudun kendini düzgün şekilde korumasına yardım eden ilaçlar. Kimi zaman başarılı olunuyor kimi zaman da maalesef hastaları kaybediyoruz.
Korunmak önemli
Burada asıl iş hastaya düşüyor. Hastanın vaktiyle kendisini ne kadar koruduğu, koruyucu sağlığına ne kadar önem verdiği esas sonucu belirliyor. Bünyesini ne kadar koruduğu,
Teknolojideki ilerlemeler yaşantımıza birçok kolaylıklar getiriyor. Artık oturduğumuz yerden düğmelerle birçok mekanizmayı harekete geçiriyoruz. Daha önce mağazadan mağazaya elimiz kolumuz dolu şekilde dolaşarak yaptığımız alış-verişi artık evimizde otururken bilgisayardan görüp, seçip, ödeyerek yapıyoruz ve her şey kapımıza geliyor. Bilgisayar ve internet sayesinde bir dünya bilgiyi yine yerimizden kımıldamadan bir tıkla karşımızda buluyoruz. Dünyadaki güncel bilgilere anında ulaşabiliyoruz Öğrenciler daha önce kitapları ansiklopedileri karıştırıp o da yetmediğinde kütüphanelere giderek zaman harcayıp hazırladığı ödevleri şimdi kucağındaki bilgisayarda yerinden kımıldamamdan kolayca tamamlıyor. Hatta bu pandemi döneminde okula gitmeden oturduğu yerden eğitimini bile alabiliyor. Teknolojideki ilerlemelerin sağladığı konfor anlat anlat bitmez. Ben daha çok teknolojideki ilerlemelerin sağlık alanında getirdiklerinden biraz bahsetmek istiyorum.
İlk olarak biz kardiyologların yanından ayırmadığı vazgeçilmez aletimiz stetoskoptan söz edeceğim. Bize tedavimizi
Salgının sonbaharda artışa geçeceğini konuşurken daha sonbaharın esintileri bile gelmeden covid-19 fırtına gibi çoğalmaya başladı. Hasta sayıları artışı ile beraber ağır durumdaki hastalar ve vefat sayıları da artmaya başladı. Oysa virüse karşı avantajlı durumda olan biziz. Nasıl bir mikropla savaştığımızı biliyoruz. Bize neler yapabileceğini gördük, öğrendik ve asıl önemlisi nasıl korunacağımızı biliyoruz. Yoğun bakımlara düşürebilecek, insan hayatına son verebilecek kadar güçlü bu virüsün bulaşmasını ve hastalık yapmasını önlemek hem de çok kolay bir şekilde mümkün. Bunun için önemli bir harcama gerekmiyor, üstün yetenek de gerekmiyor öyle akılda tutması zor şartları da içermiyor. Tüm bunlara rağmen ne yazık ki etrafımızda sorumsuzca hareket eden, virüsü, yaptığı hastalığı anlamamış, kendi ve başkalarının hayatını hiçe sayan o kadar çok kişi var ki,… Onlar virüsü sağa sola taşıyarak yayılmasını sağladıkları, maske takmadıkları ve mesafeye dikkat etmedikleri için kurallara dikkat eden,
Tıptaki adıyla diüretik olarak bilinen idrar söktürücüler vücutta idrar yapımını artırırken su ve elektrolit kaybına da yol açar. Özellikle de sıcaklığın mevsim normallerinin üzerine çıktığı bu günlerde vücudumuzda sağlığımızı bozacak dengesizlikler de ortaya çıkabilir. Zira aşırı sıcak havada bedenimiz vücut ısısını düşürmek için terlemeyi artırır. Böylelikle terle beraber daha çok su kaybederiz. Bu kaybın yanında yine vücut için gerekli birtakım elektrolitler de kaybolur. Bunun yanı sıra kalp daha hızlı çalışır. Damarlar sıcak etkisiyle genişler.
Halsizlik, baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü olur
Su ve elektrolit kaybına bağlı olarak tansiyon düşer. Çabuk yorulma, özellikle oturduğu yerden veya yataktan ani kalkıldığında belirgin baş dönmesi, göz kararması olabilir. Buna sebep yer çekiminin etkisiyle kanın ani ayağa kalkışta beyne varmasındaki yavaşlamadır. Düşük tansiyonlu kişilerde, idrar söktürücü ilaç kullananlarda, sıcak havada, çok