Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de “lider sultası”ndan, parti içi demokrasi yokluğundan şikayet etmeyen yok. Peki nedir, nereden çıkmıştır bu “lider sultası” ve ondan kurtulmak nasıl mümkün olabilir?
Türkiye Cumhuriyeti; merkeziyetçi bir geleneğe sahip, bireyselliği reddeden Osmanlı devlet yapısının varisi oldu.
Tek parti döneminde lider egemenliği, liderin değişmezliği anlayışı siyasi çevrelerde yerleşti.
Türkiye çok partili hayata geçtiğinden beri demokratlık, milli iradenin gereğini yapmak olarak algılandı.
Milli irade ise Parlamento çoğunluğu demekti. Ama bugün Parlamento çoğunluğu parti liderlerinin istekleri haline geldi.
Gelinen noktada liderin fikri partinin fikri ile eşit anlam kazandı.
“Her şeyi ben bilirim” fikrinden hareketle liderler tek adam oldu. Parti içi rekabet ve parti içi demokrasi kayboldu.
* * *
Tekrar aday gösterilememe ve seçilememe korkusuyla hareket eden milletvekilleri lidere teslim oldu ve böylece “lider sultası” yıkılamaz hale geldi.
Kendi içlerinde demokratik olmayan partilerin ülke adına demokratik mücadele vermeleri olanaklı değildir.
Öyleyse öncelikle siyasi partilerin yapılarının değiştirilmesi gerekiyor.
Günümüzde anayasasına göre iki dönemden fazla başkanlık yapılamayan ABD, seçim kaybeden liderin değiştirilmesi anlayışının egemen olduğu İngiltere ve kara Avrupa’sı örnekleri varken Türkiye’de 6 kez gidip 7 kez gelebilen liderler olmuştur.
Buna AKP, 3 kezle son vermiştir.
İşte iyi liderin vasıfları:
- İyi lider, partisini iktidara taşıyabilen liderdir.
- Uzun vadeli büyük kazançlar için kısa vadeli küçük kazançlardan vazgeçebilen lider iyi liderdir.
- Toplumun beklentilerini, yani kurumsal mal ve hizmetleri üretebilen lider iyi liderdir.
- Devlet bilgisi çok iyi olan lider iyi liderdir.
- Yaptıklarının ve yapacaklarının hesabını makul olarak verebilen lider iyi liderdir.
- Sorunlara pratik çözüm arayan, ülke sorunlarını çözmeyi başlıca amaç edinmiş lider iyi liderdir.
- Halktan gelen ve halk ile bütünleşebilen, karizması olan ve kendini sürekli yenileyebilen, lider iyi bir liderdir.
* * *
Peki ne yapılabilir de değişmezlik, “lider sultası” sona erdirilebilir? Ve iyi lider adayları liderliğe taşınabilir?
Bunun için her şeyden önce mevcut yapıya son vermek, Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirmek gerekmektedir.
Ve “başkanlık sistemi”ni artık ağza almamak, unutmak lazımdır.

Haberin Devamı

YIKIM - YAPIM
“Kentsel Dönüşüm Projesi” uygulamaya kondu.
AKP Hükümeti buna çok önem veriyor. Ben de...
AKP hükümeti önem veriyor ki kentsel dönüşüm Başbakan Erdoğan’ın konuşması ile başladı.
Çürük binalar yıkılıyor.
Önce kamu binaları yerle bir edilecek.
Toplam 7 milyon bina yıkılacak.
İlk etapta 3 bin 160 yapı yok edilecek.
İstanbul’da uygulamaya Esenler’de başlandı.
Bize göre yıkımdan önemlisi, yapım.
Yani, çürük binaları yıkıyoruz, ama yeni yaptıklarımızı yıktıklarımızdan çok daha sağlam yapacak mıyız?
Çok sıkı kontrol lazım.

Haberin Devamı

Halktan yana yönetim
Patates tarlada 35 kuruş, pazarda 2 lira.
Kereviz tarlada 35 - 40 kuruş, manavda 4 lira.
Bunlar misal. Böyle çok var.
Buna “Serbest Piyasa Ekonomisi” değil, “Serbest Kazık Ekonomisi” demek daha doğru olur.
Devlet bu durumu ele alıp, halktan yana tavır koymadıkça “aldatma” devam edecektir.
Tabii halkımızda da kabahat var.
Haksız yere ucuz olması gerekirken pahalıya satılan malı alma. Onun yerini tutan ve ucuz olanını al.
Mesela bugün “et” kasaplarda 30-40 lira. Ama palamudun 4 tanesini 10 liraya satan var.
Bir aile 2 palamutla doyamaz mı?
“Ete boykot, yaşasın balık” diyebiliyor muyuz?..

Haberin Devamı

BAKIN
Ne anlattılar?

Gazete patronları Meclis Darbe Komisyonu’na bildiklerini anlattı. Önce, 48 yılımın büyük bölümünde sorumlu mevkilerde çalışmış bir gazeteci ve meraklı bir vatandaş olarak Milliyet’i, yani kendi gazetemi tebrik ederim.
Bu patronların anlattıklarını en geniş şekilde ve açıklamalarla verip, tarihe bıraktığı için.
İki tespiti buraya alalım:
Aydın Doğan diyor ki; “Türkiye’de darbeler siyasilerin yönetim tarzlarından kaynaklanıyor. 27 Nisan muhtırasında hükümet dik durdu. Geri adım atsaydı daha çok üzerine gelinirdi. Erbakan, Yeltsin gibi tankın üzerine çıksaydı, askerler ileri gidemezlerdi.”
Dinç Bilgin diyor ki; “O zamanki Türkiye başka bir Türkiye’ydi. Başbakanlar farklı.
Şimdiki Başbakan gibi başbakan, şimdiki Meclis gibi meclis olsa Türkiye’nin başına bunlar gelmezdi.”
Doğru söze ne denir?
* * *
Her şey başımıza, beceriksiz ve şahsiyeti zayıf yöneticiler yüzünden geldi. Anayasayı tam manasıyla uygulamayan, tarafsız davranamayan, medyayı da mensuplarını da, işverenleri de kendi yanlarına çekmek için dolaplar çeviren, rejimi değiştirmek isteyen onlar değil miydi? Üstelik darbeler karşısında da durmasını bilmeyenler onlardı. Darbe tabii ki tasvip edilemez, savunulamaz, ama ülkeyi böyle cahillerin ve art niyetlilerin idare etmesine de göz yumulmaz... İşte seçimler bunun için vardır ve önemlidir.
Yani, her zaman çare seçimdir.

SURİYE
Arayı düzeltmek

Suriye ile kanlı bıçaklı olduğumuz malum.
Önce Ankara Şam’la adeta kardeşti, sonra ne olduysa oldu ve iş “uçak düşürme”ye, “havan notası”na, savaş noktasına kadar vardı. Ama Türk halkının büyük çoğunluğu bu düşmanlığa karşı olduğunu belli etti.
Bunu Amerikan düşünce kuruluşu Marshall Fonu’nun, Transatlantik Eğilimler Araştırması’ndan anlıyoruz.
Bu araştırmaya göre Türklerin yüzde 57’si Suriye’ye müdahaleye karşı olduğunu açıkladı. Öyleyse en iyisi, fırsat bulup, Şam’la yavaş yavaş arayı düzeltmek değil mi?
Ama buna Şam’ın cahilce tutumu fırsat tanımıyor.
Esad’ın topları Türk toprağına düşmeye devam ediyor. Bu, anket sonuçlarını da değiştirebilir.
Buna son verilmedikçe savaş tehlikesi her an vardır denilebilir.
İşte bunu yani savaşı önlemek için dünya çaba harcıyor.
İran Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı Rahimi Ankara’da Başbakan Erdoğan’la barış için görüştü. Erdoğan, “Suriye krizini çözmek için İran’la müşterek çalışma içindeyiz” diyor.
Dünyadan Türkiye’ye “itidal” çağrısı yapılıyor. Ve Türkiye’nin Suriye’den atılan top mermileri konusunda haklı olduğu kabul ediliyor. İşte bu noktada Türkiye’nin Suriye ile yeniden iyi ilişki kurması için şartlar dünyaya açıklandı. Ve Türkiye Faruk El Şara ismini ortaya attı.
Şara’nın geçici başkan olmasını önerdi, Milliyet’in geçen günkü manşetinde de bu yer aldı. Şimdi karar verme sırası Şam’da. Ya dostluk ya da düşmanlığa devam. Suriye dostluk fırsatını kaçırmamalı.