Sevgili okurlarım,
Size geçen hafta çene şeklinin öneminden ve yüz ile uyumundan bahsetmiştim. Bu hafta ise amacım çene ameliyatlarının detaylarını işleyerek konunun çok daha iyi anlaşılmasını sağlamak…
Estetik çene ameliyatları, ister yanlış ısırma gibi fonksiyonel kaygılarla isterse sadece estetik nedenlerle yapılmış olsun, yukarıda özetlenen sorunların tamamını ortadan kaldırmayı amaçlar.
Unutmayın ki, her çene ameliyatı birbiriyle aynı değildir. Bir kaç farklı çene ameliyatı var...
Estetik çene ameliyatları hastanın ısırma ve çiğneme sorunu olup olmamasına göre iki tipe ayrılır. Diş hekimleri tarafından ortodontik tedaviye (tel tedavisi) yönlendirilen ancak ciddi derecede ısırma ve çiğneme sorunları olan hastalarda sadece ortodontik (tel tedavisi) tedaviyle yanıt alınamaz. Bu hastaların ortognatik cerrahi (çene kemiklerinin kaydırılması işlemi) ile tedavi edilmeleri gerekmektedir. Bu ameliyatlar sadece estetik nedenlerle yapılan çene ucu ameliyatlarına kıyasla daha kapsamlı, iyileşme dönemi daha uzun olan, diş hekimleri ve ortodonti hekimleri ile ekip olarak çalışmayı gerektiren ancak sonuçları oldukça çok yüz güldüren ameliyatlardır.
Isırmasında, çiğnemesinde
Sevgili okurlarım,
Sizlere bu hafta, çene şeklinin öneminden ve yüz ile uyumundan söz etmek istiyorum. Çenenin yüzdeki pozisyonu, farkında olduğunuz veya olmadığınız çeşitli problemler oluşturabilir…
Çene de burun gibi yüzün orta hattında bulunan, simetriyi ve yüzün harmonisini (uyumu) oluşturan önemli yapılardan biridir.
Orta hatta olduğu için yüzün yapılarının birbirleri ile uyumlu görünmesinde çok önemli bir yeri vardır. Küçük bir çene yüzünüzü olduğundan büyük ya da uzun gösterebileceği gibi tam tersi de mümkündür. Eğri duran bir çene tüm yüzün eğri gibi durmasına neden olabilir.
Maskülen Yapının Simgesi
Erkeklerde ve kadınlarda çene için ideal bir büyüklük-oran tarif edilmiştir. Erkeklerde çene, kadınlarda olduğundan daha önemlidir. Maskülen görünümdeki en önemli yapı taşıdır. Çizgi romanlardaki erkek süper kahramanları bir kez daha inceleyin lütfen. Hepsinin kocaman çizilmiş çeneleri vardır. Biraz daha belirgin bir çenenin varlığı erkeksi görünüme katkıda bulunmakta bu nedenle de oldukça yoğun şekilde talep edilmektedir.
Kadınların ise üçgen ve sivri bir yüz görünümü için ideal uzunlukta bir çeneye sahip olmaları gerekir.
Sevgili kadın okuyucularım, yüzünüzün geniş olduğunu düşünüyo
Bu hafta siz okurlarımıza, hastaların korku ve endişe duymasına sebep olan ‘revizyon burun ameliyatları’ konusu ile ilgili bazı bilgiler vermek istiyorum.
Bu durumu yaşayanların çok iyi bildiği gibi, revizyon burun ameliyatı, ameliyat öncesinde her hastanın korkulu rüyasıdır.
Hemen her hasta ‘Acaba bu ameliyatı bir kez daha geçirmek zorunda kalacak mıyım?’ sorusunu haklı olarak kafasından geçirir.
Revizyon Nedeni Çok İyi Saptanmalı ?
Sağlık problemleri ya da estetik kaygılar nedeni ile burun ameliyatı olmuş hastaların, bu ameliyatlardan istediği sonucu elde edemeyerek mutsuz olması veya ameliyat sonrasında burun çökmesi, eğriliği problemleri yaşaması revizyon (düzeltici) burun ameliyatı ihtiyacını doğurabilir.
“Hasta, geçirdiği ilk ameliyatın sonucunda neden mutsuz oldu?”
Bu sorunun cevabı, biz hekimler için çok önemlidir. Ameliyat sırasında veya sonrasında yaşanan problemler, şanssızlıklar, hastanın beklentisinin hekim tarafından yeterince karşılanmaması ya da hastaların gerçek dışı beklentilerinin var olması, hastaları ikinci kez burun ameliyatına yönlendiren nedenleri oluşturmaktadır.
Burun Estetiği Ameliyatlarının %5-10’u Revizyona İhtiyaç Duyuyor
Size bu haftaki yazımda burundan nefes alamama sebeplerinin en önemlilerinden biri olan ancak çoğunlukla göz ardı edilen ‘’Dar Burun’’ sorununun detaylarından bahsetmek istiyorum.
Birçok hasta burundan nefes alma sorunu yaşıyor ve bu nedenle ameliyat oluyor. Ancak bazı hastalar, ameliyat sonrası nefes alma probleminin hala devam etmesinden yakınıyor.
Belki de bu yazıyı okumaya başladığınızda ‘’yahu bu problemin aynısını ben de yaşıyorum!’’ diye düşüneceksiniz ve yazıyı okumaya devam ettikçe problemin asıl kaynağını detayları ile öğrenmiş olacaksınız.
Burundan nefes alamamanın temel sebebinin genellikle burun kıkırdağındaki eğrilik olduğu sanılmaktadır. Ancak nefes alma sorununun birçok nedeni daha vardır. Bu nedenlerden biri de; çok fazla konuşulmayan hatta BİLİNMEYEN, dar burun sendromudur.
Dar burun sendromu, hastaların nefes almasını zorlaştıran, burunda akıntı, tıkanıklık gibi sorunlara neden olan, hayat kalitesini düşüren ve hastaların psikolojilerini olumsuz yönde etkileyen yapısal bir bozukluktur. Genetik nedenlerle doğuştan var olan ya da estetik operasyon sonrasında oluşan bu sorun, insanların günlük hayatını olumsuz yönde etkiler.
Hayat Boyu Nezleymiş Gibi Gezmeyin
Burun
Yazının başlığını görünce şaşırmış olabilirsiniz.
Burun ile başarı arasında nasıl bir ilgi olabilir? sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim.
Evet burun şekli başarıyı büyük ölçüde etkiliyor. Peki ama nasıl ?
Nefes alma işlevi nedeniyle, insan vücudundaki en önemli organlar arasında yer alan burun, aynı zamanda kişinin dış görünüşünü etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmekte. Gelişen ve değişen teknoloji ile beraber artık günümüzde hem nefes almaya yönelik hem de estetik dış görünümü düzeltmek için estetik burun ameliyatları sıklıkla yapılmakta. İnsanlar sosyal hayatta özgüvenli olmak için kusursuz bir yüz görünümüne sahip olmak istiyor. Yapılan araştırmalara göre estetik görünümlü buruna sahip olan bireyler, özgüvenlerini tazeliyor ve bununla paralel olarak iş hayatında başarılarını gözle görülür bir şekilde artırıyor.
Türkiye’de Estetik Ameliyatları Sıralamasında Burun 1. Sırada
Toplum tarafından beğenilme ve kabul görme arzusu, şüphesiz günümüzde herkesin ulaşmak istediği bir doyum noktası. Toplumdaki mevcut güzellik algısının da 1 numaralı aktörü kuşkusuz yüzümüz. Yüzümüzde en çok dikkat çeken organımız ise, iletişim kurduğumuz zaman, göz temasını ilk sağladığımız organların
Bilim insanları ve cerrahlar tarafından ”Greek nose” yani ”Yunan burnu” olarak adlandırılan burun tipinin ameliyatında mutlak başarıya ulaşmanın bugüne kadar çok zor olduğu düşünülüyordu.
Ben de uzun yıllar boyunca bu zorlukları yaşadım ancak yaptığım araştırmalar ve çalışmalarımın sonucunda, ‘Yunan burnu’ tipindeki burunların ameliyatında kullanılan tekniklere bir yenisini ekleyerek tıp literatüründe kabul görmesini sağladım.
Belki de siz, ‘’Yunan burnu’’ tipini daha önce hiç duymadınız. O zaman yazımın devamını okumanızı öneririm.
Peki Yunan Burnu Nedir?
Profilden kendimizi incelediğimizde, alnımızdan aşağı, burnumuza doğru baktığımızda bu iki doku arasında hafif bir çukur olması gerekir. Bu çukur, aslında bir sınır hattıdır, yani alnın bittiğini ve burnun başladığını göstermektedir. Bazı insanlarda ise bu bölgede çukur olmaz. Burnun ”radiks” denilen bu bölgesi, Türkçe’de “burun kökü” olarak tanımlanmaktadır.
Yunan burnu; alnın buruna doğru kesintisiz olarak devam ettiği burunları tarif eder. Genellikle bu insanların burunları daha büyük ve kemerlidir. Peki bu ‘’Yunan burnu’’ terimi nereden gelmiş diye merak edenlere de yanıt verelim. Eski Yunan medeniyetlerinden kalan bir çok
Burun, yüzün tam orta kısmında bulunması nedeniyle yüzün neredeyse tamamını etkiliyor. Burnunun şeklinden rahatsız olan kişiler, burun estetiğine yöneliyor böylece Türkiye’de uygulanan ‘rinoplasti’ operasyonlarının sayısında ciddi bir artışa neden oluyor.
Peki ergenlik döneminde burun estetiği yaptırmak ne kadar doğru?
Bu kararı almak için, ergenlik dönemi çok mu erken? gibi konu ile ilgili sıkça sorulan soruların yanıtlarını bu haftaki köşe yazımda bulabileceğinizden eminim.
Cerrahlar ve Rutin Bilgiler
Uzun yıllardır burun ile ilgili problemler ne seviyede olursa olsun, burun ameliyatlarının 18 yaşından önce yapılmaması gerektiği düşünülürdü… Ameliyat sırasında burun ve yüzün büyüme noktalarında oluşabilecek hasar nedeniyle yüzün ve burnun, ameliyat sonrasında küçük kalmasından korkuluyordu. Dolayısıyla yine hasta sağlığını korumak amacıyla ergenlik çağında burun ameliyatı yapmanın doğru olmadığı düşünülüyordu.
Bu düşünce nedeniyle, küçüklüğünde burunlarına ciddi darbeler alan, burnu kırılan ve ameliyat edilmedikleri için de kemik kaynaması eğri gerçekleşen, sonuç olarak uzun yıllar burnundan rahat nefes alamayan birçok erişkin hasta ile karşılaşıyordum.
Bu konuda benim de tıp
Hepinizin bildiği gibi, ‘’kulak’’, yüz estetiğinde ahengi sağlayan tamamlayıcı unsurlardan birisidir. Toplumda en sık görülen şekil bozukluklarının başında gelen kepçe kulak ise, kişilerin psikolojisini ve toplum içerisindeki iletişimlerini, diğer estetik problemlere göre en fazla etkileyen ciddi bir genetik problem olarak ön plana çıkıyor.
Yapılan birçok sosyolojik araştırma, çocukluk yıllarında ve okul döneminde arkadaşları tarafından kulakları nedeniyle alay konusu olan öğrencilerin okul başarısının azaldığı ve okuldan uzaklaşma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Kadınlarda saç kullanma özgürlüğünü kısıtlayan kepçe kulaklar, erkeklerde ise genelde uzun saç kullanma eğilimi yaratıyor ve saçları ile kulaklarını kamufle etmek zorunda kalıyorlar.
Ben de bugün sizlere bu problemin ortadan kaldırılmasını sağlayan kepçe kulak estetik ameliyatının detaylarından bahsetmek istiyorum.
Kulağın çok özel kıvrımlı bir yapısı vardır ve kepçe kulak oluşmasına kabaca iki faktör yol açmaktadır. Bunlardan ilki; kulağın kıvrımlarının yetersiz açılanmaya sahip olması, ikincisi ise kulak kıkırdaklarının normalden daha büyük ve derin olmasıdır. İki farklı durum için uygulanması gereken cerrahi teknikler