Bel ve bacak ağrısı bel fıtığının en sık görülen belirtileridir. Ancak bel ve bacak ağrısı ile seyreden hastalıklar çok çeşitlidir. Yani bel ve bacak ağrısı bulunan her hastaya “Mutlaka bel fıtığıdır” peşin hükmü ile yaklaşmak doğru değildir. Bel fıtığını taklit eden pek çok hastalık vardır. Basit bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere ve bel kaymasına kadar birçok hastalık bel ve/veya bacak ağrısıyla seyredebilir. Bu sebeple önce teşhisin ne olduğu net olarak ortaya konmalıdır. Çünkü tedavide başarıya giden yol her şeyden önce doğru teşhisten geçer. Bunun için de ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir. Hekim hastanın şikayetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri isteyecektir.
Bel ağrısının araştırılmasında düz röntgen filmlerinin önemi günümüzde azalmıştır. Hastanın radyasyona maruz kalmasına yol açan bu teknik ancak belirli durumlarda tercih edilmektedir. Belden iğne yapılıp içeriye kontrast madde verildikten sonra film çekilmesi tekniği (myelografi) de giderek daha az kullanılmaktadır. Çünkü günümüzde görüntüleme teknikleri çok ilerlemiş ve artık hastanın belinden iğne yapılmasına gerek
FIFA’nın 2018 yılında düzenlediği son Dünya Futbol Şampiyonası da gösterdi ki evrensel düşünmek faydalıdır.
Finalde Hırvatistan’ı 4 – 2 gibi önemli bir skorla yenerek kupayı kazanan Fransa takımı çeşitli ırklardan ve değişik etnik kökenlerden futbolcular barındıran evrensel bir ekipti. Kupayı kaybeden Hırvatistan ise sahada 11 Hırvat futbolcu ile mücadele ediyordu. Tabi ki sonuçta zafer evrensel düşünenlerin oldu.
Görüyoruz ki Fransa’nın şampiyonluğunda göçmen futbolcuların rolü büyük. Fransa göçmenlerin entegrasyonu konusunda önemli mesafeler katetmiş. Ancak göçmenler ve mülteciler bütün dünyada halen önemli sorunlarla karşı karşıya. Umarız ki Fransa’da ve diğer tüm ülkelerde göçmenlerin ve mültecilerin mevcut problemleri çözülür.
Mülteciler sorunu dünyanın kanayan yarasıdır. Özellikle Avrupa’nın mülteciler konusundaki tutumu içler acısıdır. Denizlerde can veren mültecilerin sayısı binleri bulmaktadır. Buna karşılık Avrupa ülkelerinin kabul ettiği mültecilerin sayısı çok düşüktür. Mültecilere yapılan yardımlar da yetersizdir. Halbuki mülteci konusu insanlığın ortak sorunudur. Bütün dünya ülkeleri bir araya gelerek artık bu konuda kalıcı bir çözüm üretmelidirler.
Dünyada zenginler ve
Omurga kanal darlığı teşhisi konulan hastalar son dönemlerde dünyanın omurga cerrahisi alanında tecrübeli merkezlerinde Mikroteknikle İnternal Dekompresyon tekniği ile ameliyat edilmektedirler. Dar kanal hastalığı için vidasız ve platinsiz ameliyat yöntemi olarak bilinen bu yöntem çok değerlidir. Ameliyatı öncelikle değerli kılan, dar kanal hastalığı için uygulanan diğer tedavi yöntemlerinde olduğu gibi hastaya enstrüman, vida veya başka herhangi bir yabancı cisim takılmaması ve buna bağlı olarak uzun iyileşme süreçlerinin yaşanmamasıdır. Bu ameliyat dar omurga kanalı için çok iyi bir tedavi yöntemi olsa da uzman kişiler tarafından dünyada sadece belirli merkezlerde uygulanmaktadır.
Tekniğin sadece bu alanda deneyimi olan uzman cerrahlar tarafından uygulanması önemlidir. Mikroteknikle İnternal Dekompresyon operasyonunda dar omurilik kanalı içerden genişletilmektedir. Teknik, spinal kanalın içine girilerek anatomik yapının ve stabilizasyonun korunmasını sağlamak düşüncesi üzerine kurulu olduğundan dolayı, dar kanal hastalığıiçin uygulanan diğer yöntemlerde olduğu gibi vida ve benzeri ek materyalleri kullanmak gerekmemektedir. Bu tür yabancı cisimlerin kullanılmaması iyileşme
Bel fıtığının tedavisi bütün dünyada birtakım özellikler arz eder. Hamilelik ise bu konuda bazı zorlukları beraberinde getiren tamamen özel bir durumdur. Hamile bir bayanda ilerleyen aylarda karın içinde büyüyen cenin normalde bele ilave bir yük oluşturur ve belin biyomekaniğini olumsuz yönde etkiler. Fakat cenin yavaş büyüdüğünden dolayı bel ve sırt adaleleri ile destek dokular bu gelişmeye uyum gösterirler ve ön kısımda yer alan ağırlığı dengelerler. Bu sebeple gebeliğin ilk aylarında yapılacak risksiz ve hafif egzersizler ilerideki aylarda anne adayına büyük avantajlar sağlar. Ancak hamilelikle birlikte bel fıtığı da mevcutsa doktor ve hastanın işi nispeten daha zordur. Çünkü zorluk daha teşhis döneminde başlamaktadır.
Net bir teşhis için gerekli röntgen filmi çekimleri ve bilgisayarlı tomografi tetkiki bebeğe zararlı olabilecek x-ışınları nedeniyle yaptırılamamaktadır. Bu nedenle hamile hastalarda da diğer hastalarda olduğu gibi manyetik rezonans görüntüleme yöntemi öncelikle tercih edilmelidir. Özellikle ilk üç ayda hastaya ciltten uygulanan merhem tarzı ilaçlar haricinde ilaç da verilememektedir. Yine de, bu dönemde şiddetli bel ve bacak ağrısı bulunan bir hastayla karşı
Genetik miras, hareketsiz bir yaşam tarzını benimsemek, obezite, sigara içmek, meslek ile ilgili faktörler, günlük yaşam esnasında omurga biyomekaniğine uygun olmayan pozisyonlarda bulunmak ve yanlış bazı hareketler yapmak bel fıtığı oluşma riskini artıran faktörlerdir.
Günlük aktivitelerimiz esnasında vücudumuzun dikey veya yatay konumda aldığı çeşitli pozisyonlar ve beraberinde ortaya konan faaliyetin şekli bel fıtığına yakalanma riskini önemli oranda artırır veya azaltır.
İnsanın dikey pozisyonda bulunması omurganın alt kısımlarını önemli miktarda basınç altında bırakır. Çünkü bu kısmın yukarısında yer alan tüm vücut ağırlığı birkaç santimetre karelik dar bir omur parçası üzerine biner ve bu küçük kısım tarafından taşınır. Buna karşılık vücudun dik değil de desteksiz bir tarzda eğik pozisyona gelmesi, yani düşey olarak orta hattan sapması beldeki omurlar üzerine binen yükü, yani basıncı bariz şekilde daha fazla artırır.
Yapılan bilimsel araştırmalarda beldeki diskin içerisine basınç ölçebilen bir cihazla girilmiş ve çeşitli vücut pozisyonlarının diskteki basıncı ne şekilde etkilediği araştırılmıştır. Görülmüştür ki, burada bele en az yükün bindiği pozisyon, kişinin sırt üstü
Boyun fıtığı ameliyatı değişik teknikler kullanılarak yapılabilir. Kullanılan klasik cerrahi yöntemin yanında mikroteknik ve ciltten müdahale şeklinde (perkütan) uygulanan çeşitli teknikler vardır. Ancak günümüzde boyun fıtığı ameliyatlarında uyguladığımız mikroteknik için altın standarttır diyebiliriz. Ciltten itibaren mikroteknik ile çalışmak ameliyatın emniyetini artırır. Boyun fıtığı ameliyatında mikroteknik kullanılırken sinir elemanlarının yakınında çok ince ve kibar cerrahi aletlerle işlem yapılması gerekir. Uygun seçilmiş hasta, uygun cerrahi aletler, uygun teknik, uygun ekip ve tecrübeli bir cerrah başarı şansını yükselten faktörlerdir.
Bütün bu gelişmelere rağmen biz cerrahlar ne kadar kibar çalışırsak çalışalım neticede hastaya bir şekilde girişim yapıyor, dokunuyoruz. Yani bütün bunlar sonuçta invaziv yöntemlerdir. Geleceğin boyun fıtığı ameliyatlarında hastaya dokunulmayacak, yöntemler non-invaziv olacaktır.
Hasta sırt üstü yatar pozisyonda rahatça uzanacak ve vücudu bir daha yer değiştirmeyecek tarzda fikse edilecektir. Sonra vücudu uzayda üç boyutlu olarak milyarlarca, trilyonlarca parça şeklinde, bilgisayar tarafından otomatik olarak numaralandırılacaktır. Böylece
Bel fıtığı bulunan hastalarda bel ağrısı, bacak ağrısı, his kaybı, kuvvet kaybı gibi belirti ve bulgular genellikle fıtığın olduğu tarafta görülür. Fakat bazı hastalar vardır ki, bel fıtığı bir tarafta olduğu halde şikayetleri karşı taraftadır. Mesela, yapılan tetkikler neticesinde diskin sağ tarafa doğru fıtıklaştığı net olarak tespit edilir fakat hastanın ağrı, uyuşma, his kaybı gibi belirti ve bulguları sol bacağındadır. Tabi ki, bunun tersi de söz konusu olabilir.
Böyle bir klinik tablo yine sinir elemanlarının sıkışması sonucu ortaya çıkar. Disk sağ veya sol taraftan kanala doğru taşarak sinirleri itmekte ve karşı tarafta sıkıştırmaktadır. Fıtıklaşan diskin karşı tarafındaki faset eklemi normalden büyükse veya karşı taraftaki kemik yapının yüzeyinde düzensizlikler varsa sinirler o tarafta daha kolay basıya maruz kalmaktadır. Böylece hastanın şikayetleri karşı tarafta ortaya çıkmaktadır. Ancak doktor, tedavisini fıtıklaşan diske göre planlamakta ve operasyon söz konusu ise bunu fıtıklaşan taraftan gerçekleştirmektedir. Neticede fıtıklaşan disk boşaltıldığında hastanın karşı tarafta olan şikayetleri de sona ermektedir.
Bel fıtığının ters tarafta bulunmasına günlük hekimlik
Vidasız dar kanal ameliyatı (Mikroteknikle İnternal Dekompresyon), klasik vidalı dar kanal ameliyatı ile kıyaslandığında çok önemli bazı avantajlara sahiptir.
Vida kullanılmadan gerçekleştirilen ve Mikroteknikle İnternal Dekompresyon adı verilen dar kanal operasyonu vidalı ameliyata göre daha kısa ameliyat süresine sahip; daha ince, kibar ve emniyetli bir yöntemdir.
Vidasız dar kanal ameliyatında hastanın vücuduna vida ve benzer enstrümanların konmaması, yani vücuda yabancı cisim girmemesi çok önemli bir avantajdır. Çünkü vücuda giren yabancı cisimler ve uzamış ameliyat süresi her şeyden önce enfeksiyon riskini artırmaktadır. Vidasız dar kanal ameliyatı ise vidalı ameliyata göre çok daha kısa sürmekte ve böylece enfeksiyon riski en alt düzeye inmektedir. Ayrıca ameliyat süresi kısalan hastalar daha az anestezi almaktadırlar. Daha az anestezi almak yaşlı ve diğer bazı hastalar için özellikle çok büyük önem arz etmektedir.
Vidasız dar kanal ameliyatı daha kısa sürmesinin yanında hem daha kibar hem de emniyetlidir. Buna karşılık vida kullanılarak yapılan dar kanal ameliyatlarında omurilik kanalının arka duvarındaki kemik kısım (lamina) çıkartılıp ortadan kaldırıldığı için omurilik ve