Mandalina (Citrus Reticulate), flavonoidler, C vitamini, A vitamini, folat ve potasyum gibi birçok besleyici bileşik ile zenginleştirilmiş, lezzetli ve ferahlatıcı bir narenciye meyvesidir. Genellikle ılıman bölgelerde yetiştirilir.
Kansere Karşı Kalkan
Yapılan çeşitli araştırmalar sonucu, mandalinada bulunan ve ona turuncu rengini veren karoten maddesinin sağlık üzerine birçok olumlu etkisi ortaya kondu. Yapılan iki farklı çalışmaya göre karoten deposu olan mandalinanın, kansere yakalanma riskinin azalttığı bulundu. Mandalinanın bunun yanında karaciğer hastalıkları, damar sertliği ve şeker hastalığı riskini azalttığı, mandalina suyu içen hepatit hastalarının ise karaciğer kanserine yakalanmadıkları tespit edildi
Kilo Kontrolü Sağlar ve Bağırsakları Korur
Bol miktarda lif içeren mandalina iki yönlü olarak kilo vermeyi kolaylaştırır. Birincisi lifler yardımıyla midenin sürekli tokluk hissini arttırır, ikincisi içe sindirim sistemine faydalı olması ve sindirim sistemini ve özellikle bağırsak hareketlerini arttırması kolay bir şekilde dışkı atımını sağlar.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirir
C
Her derde deva olan nar; demir, folat , kalsiyum, fosfor ve potasyum mineralleri, ve B1, B2 , C ve K vitaminleri açıısndan da oldukça zengin bir meyvedir. Bunların yanı sıra iyi bir lif kaynağıdır. İçeriğinde 122 adet fitokimyasal bulunur.
Fitokimyasallar bitkiler tarafından üretilen bileşiklerdir. Nar ve nar çekirdeği, yüksek miktarda polifenolik bileşikler, tanen ve antosiyoninler içerirler ki; bu maddeler bilinen en güçlü antioksidanlardır. Bu antioksidanlar da, bizi kanserden ve birçok hastalıktan koruyan güçlü silahlardır.
Narın, anti kanser özelliği olduğu gibi, bağışıklık sistemini güçlendirici, anti aging ve anti inflamatuar (iltihaplanma karşıtı) özellikleri de bulunmaktadır. Ayrıca, içeriğindeki antioksidan maddeler sayesinde,damarlarda sertleşme ve plak oluşumunu engelleyerek kan akışının düzenlenmesini sağlayarak tansiyonunun yükselmesini engellemektedir.
Yapılan bir araştırmaya göre; günlük ortalama 1 bardak (200 ml ) nar suyu içmenin öğrenme ve hafızayı artırabileceği bulunmuştur. Nar suyunun antioksidan konsantrasyonu ve oksidatif stresi etkileme yeteneği, kadınlarda doğurganlığa faydalı olabileceğini de göstermiştir.
Ramazan aylarının vazgeçilmezi olan hurma sofralarımızı renklendirmeye başladı. Sadece ramazanda değil her dönemde tüketilmesi gereken hurma, sembolik bir meyve olmamakla birlikte tam bir vitamin ve mineral yuvasıdır.
Hurma, insan vücudunun sağlıklı ve zinde kalabilmesi için birçok protein, lif ve yağ ile birlikte Kalsiyum, Demir ve Çinko gibi 10 farklı daha mineral ve A, B1, B2, B9 ve C vitaminlerini içermektedir.
1.Hafızayı Güçlendirir:
Yapılan araştırmalara göre, hurma beta-karoten içeriğinden dolayı hafızayı güçlendiriyor. Yapılan bazı araştırmalarda Beta-karoten’in uzun süreli kullanımı insan sağlığı üzerine zeka ve hafıza kaybı gibi önleyici faydalar sağlayabileceği tespit edilmiştir.
Sağlık sorunu olmayan ve oruç tutanlar bu yıl günde 16 saat açlıkla karşı karşıya kalacaktır. İftar ve sahur için gerekli enerji, protein, vitamin ve mineralleri dengeli şekilde karşılayıp sağlıklı bir ramazan ayı geçirmek için beslenmeye dikkat etmek gerekmektedir.
Vücut ramazan ayında su kaybeder ve kişi kendini halsiz hisseder. Sıcak yaz günleri uzunca olduğundan bu halsizliğin sonucunda vücut enerji kaybedecektir. Bu yüzden enerji veren ve tok tutan besinler tercih edilmelidir.
Peki sahurda tüketilmesi gereken o tok tutan yiyecekler nelerdir?
En kaliteli protein kaynakarından biri yumurtadır. Proteinli yiyecekler daha uzun süre tokluk hissi vereceğinden gün içinde kendinizi daha iyi hissetmenize destek olacaktır bu yüzden de, sahurda yumurta yemeyi ihmal etmemelisiniz.
-İftarda midenizi çok doldurup tüm gün yemeniz gerekenleri tek bir öğüne sıkıştırmayın mutlaka sahur yapın.
-Orucunuzu açarken çorbanızı içtikten sonra bir 10 dk ara verin.
-Bol su için.
-Yavaş yemek yemeğe özen gösterin iyice çiğneyin.
1-AÇ KARNINA ALIŞVERİŞE ÇIKMAYIN
Karnınız açken; normalde tercih etmeyeceğiniz gıdaların bile renkli olan ambalajları size ilgi çekici gelebilir ve bu yüzden de aç karınla bu gibi gıdaları satın alma eğiliminizde fazla olacaktır.
2-LİSTE YAPIN
Eğer liste yapıp alışverişe giderseniz gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri satın alırsınız. Ama listeniz olmazsa o anda görüpte beğenip ürün alma olasılığınız daha fazla olabilir. Hatta o gün marketteki bir indirim bile size o ürünü aldırtabilir. Unutmayın marketler zaten satış yapmak ister. Reyonların dizilimi bile bu amaçlarına uygun düzenlenmiştir. Bu yüzden siz hiçbir çevresel etkenden etkilenmeden neye ihtiyacınız var neye ihtiyacınız yok evde karar verin ve listenizle markete gidin.
3-BÜYÜK MARKETLERİ TERCİH ETMEYİN
Büyük marketlerde ürün çeşitliliğide fazla olacaktır. Market ne kadar büyük olursa alışveriş yapmak size o kadar cazip gelecektir. Örneğin, birkaç parça et almaya gitmişken, yan reyonda bir yaş pastada görüp alabilirsiniz. Yine normal bir markette veya mahalledeki esnafta birkaç marka dondurma varken büyük süpermarkette onlarca çeşit dondurma olacaktır. Bu durum seçim şansı verme açısından güzel olabilir ve
Vejetaryen beslenme; bitkisel besinlerin tüketilerek , hayvansal besinlerin ise (kırmızı et, tavuk, balık, süt ve sütten yapılan ürünler, yumurta gibi) kısıtlı ya da hiç tüketilmediği bir beslenme tercihidir.
Vejetaryen Beslenme Tipleri :
1.Veganlar: Sadece sebze ve meyve yiyen vejetaryenlerdir. Hayvan eti ve hayvan ürünleri (yumurta, süt ve süt ürünleri) tüketilmez. Hayvan ürünlerinden giysiler ya da eşyalar kullanılmaz. Bal, dondurma, yoğurt, muhallebi gibi hayvansal ürünlerde kesinlikle kullanılmaz.
2.Lakto Vejetaryenler: Yumurta yenmez fakat süt ve süt ürünleri serbesttir.
3.Ovo Vejetaryenler: Hayvan eti, süt ve süt ürünleri yenmez ama yumurta tüketilebilir.
4.Lakto-Ovo Vejetaryenler: Tavuk, balık, kırmızı et yemezler, ancak hayvan canlı iken ürettiği yumurta, süt ve süt ürünlerini tüketirler.
5.Semi-Vejetaryenler: Hayvansal gıda olarak sadece kırmızı et yenmez. Ama süt, süt ürünleri, yumurta, tavuk ve balık tüketilebilir.
6.
Gebelik öncesi ve gebelik dönemindeki beslenme şekli ile bebeğin doğum ağırlığı, beyin gelişimi ve sağlığı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Hamilelik döneminde bebek ve annenin sağlığı için sağlıklı ve dengeli beslenme önemlidir. Anne için gebelikteki kilo alımı, ay başına alınan 1 kg dan, ortalama 9 ile 12 kg arasındadır. Eğer ikiz bebek bekliyorsanız ortalama 17- 22 kg ağırlık kazanımı normaldir. Gebelik süresince annenin çeşitli, dengeli ve düzenli beslenmesi çok önemlidir. Bu şekilde beslenerek ve aynı zamanda fiziksel aktivitelerde bulunarak hem bebeğin gelişimine katkıda bulunur, hem de vücudunuzda oluşacak değişimlere kendinizi hazırlamış olursunuz.
GEBELİKTE ANNENİN YETERSİZ VE DENGESİZ BESLENMESİYLE OLUŞABİLECEK SORUNLAR:
Erken doğum (prematüre)
Düşük doğum ağırlıklı bebekler
Bedensel ve zihinsel gelişimi yetersiz bebek doğumları
Ölü doğumlar
MİNERALLERİ EKSİK ETMEYİN!