Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR’DE,ulusalda yaşanan birçok konunun dışında kalabiliyorsunuz...
Bazen yazarken ‘Ülke neleri konuşuyor biz hep aynı isimler ne dedi, ne yaptı onun peşindeyiz’ diye sıkıldığınız da oluyor. Az konu ve az konuk vardır, sizi ülke hatta dünya gündemine taşıyan.
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD)’ın toplantıları genellikle bu keyfi yaratıyor.
İş ve ekonomi dünyasının öncüleri olan konukları deneyimlerini samimi bir dille paylaşıyor.
İZSİAD’ın son konuğu VESTEL Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı (CEO) Ömer Yüngül konuştukça kendimizi kısa bir dünya turu yaparken bulduk.
Yüngül, Tayland’ı anlatıyor ardından Çin’e geçiyor. Güney Kore, oradan Avrupa ve Rusya.
Bu ülkelerin sanayi ve üretimlerini de bizzat yaşadığı anekdotlarla aktarıyor Yüngül.

Marka olmak hayal
Yüngül’ün anlatımlarında en ilgi çekici gelen, her yerde klişe olarak söylenen “dünya markası yaratmalıyız” inancının dışında kalan düşünceleriydi, bana göre... Yüngül, ‘gerçek bir dünya markası nasıl olunur’un formülünü Kore üzerinden anlattı:
“Kore 1980’li yıllarda birkaç büyük üretici için 5 ana grup belirledi, Hyundai, Samsung ve LG’ye de o zamanın parası ile 7.5 milyar dolarlık nakit teşvik verdi. Bugün Samsung ve LG’nin her birinin ciroları 150 milyar doları geçti. Bizlerin ‘Dünya markası yaratalım’ dememiz bir hayal. Bence bizim şirketlerimizin sorması gereken soru, ‘AB’nin neye ihtiyacı var’ olmalıdır. Avrupa’da büyük konsolidasyonlar olacak. Avrupa’lılarla birlikte entegre üretim yapmanın tam zamanı. Bu tarihi bir fırsat. Çin pazarına da bu yolla gireriz. Yılda üç kez Çin’e gidiyorum. İnanılmaz büyüyor”
Yüngül sonuçta, Türk sanayisinde çözümü iki noktada görüyor,
1) Küçük firmaların birleşmesinde
2) Krizde bunalan, ne yapacağını bilmeyen Avrupalı KOBİ’lerle ortaklıkta.
Bu noktada, Yüngül’ün verdiği örnek de dikkat çekici:
“Rusya’da bir İtalyan sanayi -devinin patronu ile konuştuğumda İtalya Başbakanı Prodi’nin Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu ülkeleri ile iş yapacak Avrupa firmalarına ‘ Bu pazarlara kendi başınıza girmeyin. Girerseniz mutlaka Türkiye’yi ortak alın’ dedi. Türkiye’nin geleceğine dair umutlarım artıyor “

İzmir kaybediyor
Yüngül’e göre dünya şirketleri Türkiye’nin siyasi sorunlarını umursamıyor. Kendilerinin de böyle bir sorun algılamadıklarını işaret ederek, Vestel’in son rotasını şöyle çiziyor Yüngül:
“Grubumuzun 2.5- 3 milyar dolar ihracatı var. Şu an ihracatta Avrupa’da sıçrama yapamıyoruz. Rusya pazarına Samsungla aynı zamanda girdik onların ihracatı bugün 5 milyar dolar. Biz 130 milyon doları başarı sayıyoruz. Kendi başımıza yol almaya çalışıyoruz. Ortadoğu ve Türki cumhuriyetlerde ise ihracatımızı geçmişe göre ikiye katlıyoruz”
Yüngül’ün umutlu konuşmasında en karamsar cümleler ise yazık ki İzmir’e dairdi. Çiğli OSB’de sanayi yatırımları dururken, Manisa’da yatırım yapacak arsa kalmadığını söyleyen Yüngül’ün “İzmir’in daha iyi organize olması gerekir” sözlerine daha sonra İZSİAD Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’den “Manisa 3. derece teşvik alıyor. İzmir 1. derece onun için yatırımlar daha çok teşvik alan şehire kayıyor” şeklinde doğru bir teşhis geldi.
Ancak teşhis doğru olsa da, gerçek değişmiyor.
İzmir’in tüm dinamikleri, biraraya gelerek “Bu kent duran yatırımları yeniden nasıl canlandırabilir” konulu acil bir beyin fırtınasını zaman geçirmeden yapmalı.


Kocaoğlu’na ‘Tarım’ de, desteği al...
BAŞKAN Aziz Kocaoğlu, pergel yasası çıkarak büyükşehir belediyesinin alanları genişlediğinden bu yana 21 ilçe belediyenin de başkanı.
Geçen gün Kemalpaşa Bağyurdu’ndayız.
Başkan Kocaoğlu bir yandan Kemalpaşa’da Türkiye’de ilk kez önderlik ettikleri yüksek file sistemi adı verilen bir örtüleme sistemini anlatırken bir ara ağzından “Ne zaman canım sıkılsa kendimi tarım cenneti olan bir ilçe belediye başkanımızın yanına atıyorum. Hepsi gerçekten samimi, insanlar. Ortam o kadar doğal ki, sıkıntılardan arınıyorum” cümleleri dökülüyor.
Başkan o gün Bağyurdu’nda keyiflendi, taptaze meyva sebzelerle donatılan kahvaltı sofrasında, birkaç gün önce belediyede taşların yerinden oynamasının sıkıntısını bile unutmuş görünüyordu.

İlk uygulanan proje
İzmir Büyükşehir Belediyesi burada yeni bir projeye önderlik ediyor. “Örtü altı kiraz yetiştiriciliği” modeli ile kiraz ağaçları filelerle kaplanıyor. File, güneş ışınlarını belli ölçüde absorbe ederken, kuş ve böcek gibi canlıların bahçe içerisindeki hareketlerini kısıtlıyor ve özellikle “ikiz meyve” oluşumu önleniyor.
Bu proje özellikle napolyon cinsi olarak bilinen kirazların kalitesini korumaya yönelik önemli. Türkiye’de ilk kez uygulanıyor. Üretici projenin yararına inandığında projeyaygınlaşabilecek.

Canı sıkıldığında tarlada
‘Başkan ne zaman sıkılsa kendisini özellikle tarımla geçinen ilçelere atıyor’ dedik ya, buralarda keyfi yerine gelen başkan çiçek, fidan, süt, peynir, zeytin, organik tarım hepsine önemli destekler veriyor. Öyle ki belediyenin “Tarım, Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı” bünyesinde ilk kez “Tarımsal Yapı Şube Müdürlüğü” kuruldu. Nergis soğanı alındı, Bayındır’da çiçekçilik kalkındırıldı, tarım organize bölgeleri planlandı öncülük ediliyor, Tire Süt’le anlaşma yapıldı. Bu liste böyle uzuyor.
“Unutulan bir kesime yüz çevirmek, toprakla buluşmak güzel. Ancak “Başkan kentin içini unutmaz umarız diyenleri” duyar gibiyim.
O gün, başkandan kentin merkezine yönelik yeni projeler de duyduk. ‘Sürprizleri olacak’ sinyali aldık.
Ancak Başkanın tarım projelerine artan ilgisine bakılırsa “Son zamanlarda metro, genel sekreter krizi derken canı epey sıkılıyor” yorumunu yapmak da pek yanlış olmayacak.