Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TARİHİNİ hesaplamak bile zor. İlk 1827 yılında sık sık baş gösteren salgın hastalıklarda halkın sağlık gereksinimlerini karşılamak amacıyla kuruluyor. 1874’te Rothschild Hastanesi adını alıyor. 1914’te Sultan Reşat’ın fermanıyla resmi ruhsat veriliyor.
1. Dünya Savaşı’nda cepheden gelen yaralıların tedavileri yapılıyor. Yalnızca Musevi cemaatine değil, yüz yıl boyunca İzmir’de yaşayan her kesimden insana hizmet veriyor. Tam bir tarih, tam bir çınar.
Geçen günlerde Türkiye’de karmaşaya dönüşen, sağlık sistemini yaralı bohça haline getiren özel hastanelerimizin Sağlık Bakanlığı tarafından sınıflandırılma uygulamasını yazmıştık. Bu karmaşanın hastanelere verdiği zararı belirtirken Karataş Hastanesi’nin sıkıntı içinde olabileceğinden söz etmiştik. Konumuz sağlık sistemindeki yanlışlıklardı ve bir satırla söz ettiğimiz Karataş Hastanesi’in aslında nasıl bir tarih olduğunu ve sektördeki özel yerini açıkçası Karataş Hastanesi Genel Müdürü Faruk Gökyer’le görüşürken daha iyi fark ettim. Hastanenin herhangi bir sıkıntı içinde olmadığı gibi kaliteli sağlık hizmetin ödün vermediğini gördüm.
Gökyer, bu hastaneyi sonuna kadar koruyup kollayacaklarını anlattı.

Fiyatlarda denge yaratıldı
Bir kere bu hastane Musevi cemaatinin gözbebeği... Çünkü tarihlerinin adeta simgesi. Ayrıca hastaneye son zamanlarda önemli yatırımlar da yapılmış.
Bugün Karataş Hastanesi, uzman kadrosuyla kadın hastalıkları ve doğum, genel cerrahi, anestezi ve reanimasyon ile çocuk sağlığı ve hastalıkları dallarında hizmet veriyor.
Menopoz ve Kadın Sağlığı Kliniği’yle daha geniş bir kitleye ulaşma imkanı yaşadıklarını anlatıyor Faruk Gökyer. Ben kendilerini piyasada fiyatta sağladıkları denge unsuruyla biliyorum. Çevremde, özel hastanelerde fiyat alınırken, bir de Karataş Hastanesi’nden alınarak kıyaslama yapıldığına çok tanık oldum. Gökyer’den bir özelliklerini daha öğreniyorum. Geri çevirdikleri hiçbir yoksul olmamış. Gerekirse vakıf devreye girmiş. Hükümet yetkilileri söyledi diye değil, kurulduğu günden bu yana hizmet verdikleri alanda yoksulları geri çevirmemek öncelikli prensipleri. Gökyer bu konuda hayli iddalı konuşuyor.
Evet gelelim bugüne. Elbette Sağlık Bakanlığı’nın son zamanlardaki uyglulamalarından ve özel hastanelerin A,B,C,D grubu olarak sınıflandırılmasından onlar da mustaripler.

D grubu sezeryan olur mu?
Özel hastaneler girdikleri bu kategoriye göre fark isteyebilecek. A grubundaki hastaneler yüzde 70 fark talep edebilecek.
Özel hstanelerdeki sınıflandırma uygulamasına var olan şekliyle karşı çıkanlardan biri de İzmir’in ilk özel hastanesi Karataş Hastanesi oldu. Gökyer son zamanlardaki uygulamaların yarattığı sıkıntıları tüm özel hastaneler gibi kendilerinin de yaşadığını anlatıyor:
“Sağlıkta ikinci kalite diye bir şey olabilir mi? Hastanelerde sadece branşlaşma söz konusu olabilir. Önemli olan sunulan hizmetin kalitesi. Yapacağımız cerrahi müdahalenin, sezeryanın sınıfı mı olur? Örneğin İzmir’de kadın doğumda en iddialı hastane benim. Partekül ölçümlerinin sonuçları ile Türkiye’nin en güvenli cerrahi ameliyatlarının yapılacağı hastanelerden biriyim. Şimdi başka bir alandaki kritere göre belki A sınıfı demeyecekler ama ben doğumda A sınıfıyım. Bu sistem muhakkak düzeltilmeli. Devlet tedaviyi düzenliyor, katkı payını belirliyorsa biz nasıl özel hastaneyiz? Ben hiçbir doktoruma, maaşınızı devlet versin diyemiyorum.”
Devletin verdiği rakamlar da özel hastalerin belini büküyor. Devlet hastanelerinin muayene ücretinin şu anda bazı özel hastanelerden daha pahalı olduğunu öne süren Gökyer’in verdiği örnek de ilginç:
“Sezeryan için devletin verdiği rakam 450 TL. Devlet bize 450’nin yüzde 30’u kadar fark koyabilirsin diyor. Benim hastayı 585 TL’ye taburcu etmem gerekir. Oysa anestezi ücreti bedeli bu rakamın üzerinde. Doğumhane, ameliyathane, müdehale ve yoğun bakım salonu steril olmak zorunda. 24 saat boyunca klima sistemini kapatamazsınız. Bunların hepsi birer maliyet. Taviz veremezsiniz, Karataş’ta asla taviz verilmez.”

İlacı paranla al
Karataş Hastanesi, amacı sadece halk sağlığı olan, kar amacı gütmeyen bir vakıf hastanesi. O nedenle dile getirdiği sorunlar tarafsız ve içten.
Bu kısımlar özel hastanelerle ilgili olan bölüm. Ayrıca halk, özellikle ortadirek sıkıntı içinde. Emekliler, aldıkları boğazlarına yetmeyen paralardan kesilen muayene ve ilaç rakamlarıyla şok oluyorlar. İstisnasız her gün bir emekli, maaşımdan 100 lira kesilmiş, 200 lira kesilmiş diyerek arayıp feryat ediyor. Deneme yanılma da bir yöntemdir ama Sağlık Bakanlığı halkın sağlığında bu yöntemi kullanmaktan artık vazgeçmeli.