Yaklaşık iki yıldır enerji konusuyla ilgilenen herkesin dört gözle beklediği benim de önemini defalarca vurgulamaya çalıştığım ‘Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının(YEK) Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Tasarı’ nihayet TBMM’de görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.
Gözümüz aydın diyeceğim ama maalesef gözümüzün yarısı aydın..
* * *
Önce kanunun olumlu tarafına gelelim....
31.12.2010 tarihine kadar işletmeye girmiş ve YEK Destekleme Mekanizmasına tabi üretim lisans sahipleri için uygulanacak fiyatlar nihayet belli oldu.
Hidroelektrik üretim tesisi için 7,3
Rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesisi için 7,3
Jeotermal enerjisine dayalı üretim tesisi için 10,5
Biyokitleye dayalı üretim tesisi (çöp gazı dahil) 13,3
Güneş enerjisine dayalı üretim tesisi için 13,3 ABD Dolar cent/kWh olarak) olarak belirlendi.
* * *
Kanunun mutlu eden diğer yanı ise benim en çok önemsediğim kısmı oluşturuyor, yani yerli sanayi üretimini...
31.12.2015 tarihinden önce işletmeye giren üretim tesisinde kullanılan mekanik ve/veya elektro mekanik aksamın yurt içinde imal edilmiş olması halinde bu tesislerde üretilerek iletim ve dağıtım sistemine verilen elektik enerjisi için belirtilen fiyatlar ilave edilir” hükmüne yer verilerek yurtiçinde gerçekleşen imalat Yerli Katkı Payları belirlendi.
Bu katkı payları tartışılır olsa da, ilk adım açısından olumlu karşılamak mümkün.
Yenilenebilir enerjiye yönelik yan sanayi atağa kalkacaktır.
* * *
Olumsuz tarafı ise güneş enerjisine yönelik oldu. “Güneş Enerjisine dayalı üretim tesislerinin kurulu gücü 600 MW’ dan fazla olamaz” hükmü ile sınırlama getirildi.
Türkiye’de Enerji Bakanlığı verilerine göre 47 bin 573 Megavat gücünde işletimde olan santral var ve bu santrallerin sadece 1202 Megavat gücü rüzgâr enerjisine dayalı. Güneş enerjisine dayalı enerji santrali ise halen hiç yok.
Neden güneşe sınırlama getirilir gerçekten anlamak zor...
Oysa Türkiye birçok ülkenin 23 kat üzerinde güneşlenme (yılda 1800 saat) süresine sahip. Güneşe dayalı 4 bin 600 km? kullanılabilir alanımız varken, 600 Megavat sınırlamasını bu ülke hak etmiyor.
Güneşin hızla yayılacak olması belki de bazı kesimleri ürkütmüş olabilir.
Kimlerin, hangi lobilerin güneşe alerjisi var acaba ?
TÜRKİYE’NİN önde gelen holdingleri, büyük şirketleri birkaç yıldan bu yana rotalarını enerjiye zaten çevirmişlerdi. Son zamanlarda ise özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının Ege’de olması nedeniyle Ege’li ve İzmirli şirketler de enerjide birbirleriyle yarışan yatırımlar yapmaya başladı. Bugüne kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren Egeli şirketler şimdi büyük enerji girişimleri başlatıyorlar.
PETKİM: 25 MW’lık rüzgar başvurusu yaptı.
BATIÇİM: Hidroelektrik santrallerine odaklandı. Rüzgar lisans başvurusu yaparken güneş lisansı için başvuru kararı aldı
İNCİ HOLDİNG: Anel Holding ile ortak olarak 20 MW gücünde güneş enerji santraline yakında start verecek.
ALİAĞA OSB:ALOSBİ öncülüğünde biraraya gelen iş adamları Aliağa Elektrik Enerjisi ALTES AŞ) ile yakında elektrik satışına başlayacak.
ALKE GRUP: Enerji şirketini İzmir merkezli kurdu ve Çiğli’de rüzgar türbini kanatları üretimine başladı.
AKÇA HOLDİNG:Akça Enerji Üretim ve Dağıtım Otoprodüktör Grubu’nu kuran firma, rüzgar ve jeotermal enerji alanına kapsamlı yatırım kararı aldı.
MEGAPOL: Firmanın kurucusu Selim Gökdemir kendileri için yeni bir büyüme alanı olarak jeotermali belirtti.
SAY GRUP: Rüzgar enerjisi santrallerine kule üretimi için Çandarlı’da 30 milyon euroluk yatırım kararı aldı.
SİPİL AŞ: Manisa’nın önde gelen firmalarından Sipil rüzgar trübünü ve fotovoltaik panel yapımına odaklandı.
YIRCALI GRUP: Son yıllarda HES’lere yönelen firma için Yönetim Kurulu Başkanı Rona Yırcalı jeotermal enerjiye de gireceklerini açıkladı.
SESLİ GRUP: Uşak’ın battaniye devi yeni rotasını rüzgar enerjisi ve maden aramaları olarak açıkladı.
Ayrıca İzmirliler’in kurduğu enerji şirketi ENDA, Türkiye’nin sayılı şirketleri arasına girerken, yeni hedefini güneş ve jeotermal olarak belirledi.
Yine İzmirli yatırımcı Barış Kocagöz’e ait ABK da Söke ve Ovacık Çeşme’deki projelerine hız verdi. Birçok yabancı firma da ESBAŞ Serbest Bölgesi’nde yatırımlarını sürdürüyor.
blog
SEZAİ GÜLOĞLU: Alaattin Bey (Yüksel) asgari ücret 900 TL olsun diyor kesinlikle katılıyorum. Umarım çalışanlarına kendi şirketinde düşük maaş vermiyordur. Çünkü genellikle solcuların söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmaz.
ŞENAY DOĞAN: CHP yeni dönemde ülkenin kaderini değiştirecek. Bence AKP bu nedenle ürküyor ve İzmir’e karşı mesafeli duruyor. Özellikle biz engellilerin her zaman yanında olan Alaattin Yüksel’i çok daha iyi yerlerde görmek isteriz.
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VEYORUMLARINIZLA YER ALIN
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024