Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin alanında en büyük firmalarından Cevher Döküm’ün satışı düşünülürken, en güçlü potansiyel alıcı ise yaklaşık 10 yıl önce yollarını Cevher’den ayırarak CMS’yle yoluna devam eden yeğenler görünüyor

1985 yılında Türkiye’nin ilk alüminyum jant fabrikası olarak İzmir Pınarbaşı’nda Hüseyin Özyavuz ve Tonguç Ösen tarafından kurulan Cevher Makine Sanayi’nin satışı gündeme geldi ve en güçlü potansiyel alıcılar arasında yaklaşık 10 yıl önce yollarını ayırdıkları Ösen’in oğullarının başında olduğu CMS Jant Sanayi A.Ş. görülüyor.
Duyunca, “Kadere bak” demekten kendimi alamadım. Onlar ki, yollarını hayli tartışmalı ayırmışlar, yeğenler birbirleriyle görüşmeme kararı almıştı. Oysa hepsi kardeş gibi büyümüşlerdi. Ancak birçok aile şirketinin başına gelen gelişmeler onları da işlerini ayırmaya itmiş, Özyavuz ve Ösen ailelerinin iş ortaklığı sona ermişti. Cevher Makine Sanayi Şirketi’nin baş harfleri olan CMS adıyla, Cevher Grubu’ndan ayrılarak Ösen Ailesi’ne devr olmasıyla Cevher Grubu’nda yeni bir dönem başlamış, Cevher Döküm ise Özyavuz Ailesi’nde kalmıştı. Her ikisi de tek başlarına önemli başarılar yakaladılar. Özellikle 2002-2007 arasında ülkenin hızlı büyüme süreciyle birlikte, grafikleri hızlı yükseldi. Dünya devlerinin ayrılmaz partnerleri arasına girdiler.
* * *
Türkiye’nin ilk 500 sanayicisi arasında yer alan Cevher, halen General Motors/Opel ve Saab, Renault/Nissan, Fiat Auto/Alfa Romeo, Iveco, VW/Audi, Skoda, Toyota, Volvo, Ford, ve BMW, PSA/Peugeot Citroen gibi dev markalarla çalışıyor. Cevher’in 2006 yılında Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu’nun içinde yer alan Cevher Döküm ve Cevher Jant olarak iki üretim şirketi, Bornova, Çiğli Organize ve Gaziemir Serbest Bölge olmak üzere üç fabrikası bulunuyor.
Haluk Özyavuz, babasından devraldığı bayrağı tek başına başarıyla taşıdı. Özellikle yurtdışında önemli başarılar elde etti. Jant sektöründe sağladığı gelişmeler diğer kuruluşlar tarafından örnek gösterilerek izlendi ve halen izleniyor. Cevher Jant hala başarıyla yoluna devam ediyor.
Ancak, global kriz ve belki başka birtakım nedenler, Cevher Döküm’ü zorlamaya başladı. Kurumsallaşmakta yaşanan sıkıntıların da etkisiyle Cevher Döküm için satış formüllerinin gündeme geldiği belirtiliyor.
Şu an için hangi formülün oluştuğu henüz net değil, görüşmeler sürdürülüyor. Şirketin ne kadarı satılacak, kaça satılacak bilmiyoruz, bilemiyoruz. Ancak satış planları yapıldığından bu yana en güçlü alıcının CMS olduğu kulağımıza geliyor. Yani, 10 yıl önce yollarını ayırdıkları yeğenler şimdi en güçlü potansiyel alıcı.
Bu yolla, kırgınlıkların da giderilmeye başlandığı, yeğenlerin tekrar bir araya geldiği konuşuluyor.
Sonuçta bu bir ticaret ve her iki taraf da kendileri için en doğru anlaşmayı yapmanın peşinde. ?Şimdi varlıklarını aynı tarihi emeğe borçlu bu iki kuruluş sıkı bir pazarlığın içerisinde.
Eğer anlaşırlarsa temelde harcı olan iki aile yine bir araya gelmiş olacak ki, bir ticari alışverişin yanı sıra belki de yeniden buluşmanın iyi bir fırsatı doğacak...

Haberin Devamı

Cevher’e, küs yeğenler talip

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilk jant fabrikasını birlikte kurdular

Cevher’e, küs yeğenler talip

YIL 1955... Yani ülkede “yokluğun” iğne ipliğe kadar yansıdığı yıllar...
O yıllarda teknik öğretmen olan Hüseyin Özyavuz da büyük cesaretle okuldan ayırılıyor ve birçok alanda kullanılan demirdışı metal döküm
parçalarını bağımsız olarak üretmeye karar veriyor. Özyavuz, özellikle otomotiv endüstrisinin kısa zamanda çok büyüyeceğine inanıyor. Yıkık bir han odasında mazotlu bir yakıcı ve içine pota yerleştirilen eski bir yağ bidonundan oluşan ergitme ocağıyla o günlerin demirdışı metal döküm parçalarını üretmeye çalışıyor.
1960’lı yılların ortasına kadar hem yenileme pazarı hem de otomotiv ana sanayinin ihtiyacı çığ gibi artan parçalarını üretiyor, ardından kum dökümden çelik kalıba dökme çığrını başlatıyor. Kısa zamanda kayınbiraderi Tonguç Ösen de yanına
katılıyor ve birlikte büyük yol kat ediliyor. 1968’de, Bornova’da fabrika ortamına geçen Cevher Döküm, Ege’de otomotiv/alüminyum döküm sektöründe ilk ihracatı gerçekleştiriyor. Türkiye’de ilk kez alüminyum alaşımından silindir kafası,
motor bloku, fren silindiri ve hafif metal jant Cevher’de üretiliyor.
1985 yılında ise Türkiye’nin ilk alüminyum jant fabrikası Cevher Makine Sanayi de Pınarbaşı’nda Hüseyin Özyavuz ve Tonguç Ösen tarafından kuruluyor. 2000’e gelindiğinde Özyavuz ve Ösen ailelerinin iş ortaklığı sona eriyor. Şimdi
görüşmelerin sonucunda yeni yapılanmanın nasıl olacağı ise henüz belirsiz.

Haberin Devamı

Cevher’e, küs yeğenler talip

Cevher’e, küs yeğenler talip

Tüm istediğimiz bir tatlı huzur değil mi?

Cevher’e, küs yeğenler talip

YAZ yine büyük keyif ve neredeyse her yer cennet. Hele Ege’de...
365 günün 300’ünde yağmurun eksik olmadığı Avrupa’ya inat, 200’ünde dolu dolu güneş, bahar ve doğayı yaşayabiliyor insan buralarda.
Her mevsiminde ayrı bir güzelliğe dalıp gidebiliyorsun. Kimi mevsim nergisler açıyor, kiminde otlar bürüyor her yanı, sofralara eşsiz lezzetler katıyorlar, şimdilerde denizin serinliğine kendini hesapsızca bırakabiliyorsunuz.
Hele maddi sıkıntın yoksa, cennetin tadı ayrı bir keyfe dönüşüyor. Ama doğa öylesine zengin ve güzel ki, kendi içinde hemen adaletin kollarını açıyor.
Yoksulu da bir ağaç altında dinlenebiliyor, buldukları koyda denize giriyor, yaşamanın bir tatlı, bir tuzlu tadı dudaklara konuveriyor.
Ama ya gerisi...
Gözlerinizi uzağa dikseniz bile, bir ses duyuyorsunuz hemen yanıbaşınızdan, bilmem nerede hangi kanlı çatışma oldu, iki, üç, beş gencimiz daha şehit oldu. Oralarda yaşanan daha ne acılar var sıralıyor hemen zihniniz.
30 yıldır çözülemeyen bir sorun en katı, en yakan haliyle hala sizinle. Siz cennette olsanız ne fark eder, bir cehennem rüzgarı esiyor ki yanıbaşınızda, gittikçe alevleniyor.
Haydi diyorsunuz, yaz bitmeden bir kere daha tadını çıkaralım şu cennetin.
Bir anda yeni bir gerginlik kapınızda. Alevi söndürecekler kendi içinde kaynıyor, askeri kaynıyor, iktidarı kaynıyor. Uzak kalsanız kendinizi piyon hissediyorsunuz, yakın dursanız olanlar içinizi daraltıyor.
Tamam deniz şahane atla suya.
Sudan çık. Nafile, bir başka haber kıyıda bekliyor sizi.
Ülkede yoksulluk oranları artıyor, yaklaşık 17 milyon kişi bu ülkede yoksulluk sınırının altında.
Ona alıştıysan, referandum meselesi var, al yine bir gerilim. Haydi, tarafını belli et.
Peki her şey bitti, can ve kan yitiminden kurtulduk da mı geldik anayasa referandumuna... Referandum, kürt sorununun çözümüne katkı sağlayacak mı??Hayır, kimse kimseyi kandırmasın.
Bir şeyler iyiye gitsin diye seçilmez mi iktidarlar, bir tatlı huzur sarsın bizi istemez miyiz? İşsiz, aşsız kalmayalım, yaşadığımız topraklar kaostan kurtulsun, adaletli bir paylaşım olsun ve çocuklar biraz daha modern, huzurlu bir dünyada, bilim ışığında yaşasınlar değil midir tüm derdimiz...
Daha nedir ki beklentimiz, herkes trilyoner olmak için mi kendini yönetenleri seçer?
Peki her şey iyiye gideceğine neden hep gerileriz, neden hep bir başka gerilim içindeyiz?
Tamam peki, deniz şahane, bugün pazar ve “Hayatın en büyük tradejisi çok çabuk yaşlanmamız ile çok geç akıllanmamızdır” diyor bir yazar..