ÖNCE hemen uyanamadım, “Körfez yine fena kokmaya başladı, bakalım Büyükşehir işin içinden nasıl çıkacak” diye düşündüm limanın yanından geçerken...
Vahim bir koku...
Sonra hatırladım, altı bin angusumuz o saatlerde gemilerle kentimize teşrif buyurdu. Bu kez de iki yıl öncesi düştü aklıma...
Onlar haykırdılar, biz yazdık.
Süt üreticileri, et üreticileri, damızlık hayvan üreticileri birliği, gittiğimiz köydeki yetiştiriciler, “Süt fiyatları düştü, borç gırtlağa kadar” diye ne kadar çok feryat etmişlerdi.
Çiftçi, “Düvemi satmaktan, hayvanımı kesmekten başka çarem yok” diye inledi.
Feryatın boyutu hemen ortaya çıktı. 2008’de süt tozu fiyatlarının düşmesi, ithalattaki yanlış politikalar nedeniyle süt fiyatları yerlerde sürünürken, bir milyona yakın süt hayvanı kesime gitti.
Koyun varlığımız zaten doğu ve güneydoğudaki politikalar nedeniyle azalmış, 1980’lerde 17 milyon olan büyükbaş hayvan varlığı 10 milyona, 45 - 50 milyon olan koyun ve keçi varlığı ise 24 milyona düşmüş.
İşte böyle bir ortamda süt üreticileri bas bas bağırdılar, “Damızlıklar kesiliyor, bu, ileride et fiyatlarını uçurur” diye...
Kim olsa, “Aman dikkat bu adamlar ne diyor, neden haykırıyor” diye dönüp bakardı...
İnanması güç ama bizim Tarım Bakanlığımız bakmadı, politikacılarımız bakmadı.
Halkın içtiği süt, yediği et söz konusu, kimse uyanmadı.
* * *
Üreticinin tam da söylediği gibi iki yılın sonunda et fiyatları çıldırdı.
Şimdi nihayet Alsancak Limanı’ndan da ülkemize ayak basan zavallı anguslar, et politikamızı kurtaracaklar.
Kurtaracaklar mı gerçekten?
En azından ‘hayvancılık politikalarını yönlendirenlerin başka hatalar yapacak lüksü kalmadı’ diye düşünüyoruz ama sektör öyle demiyor.
Süt üreticilerine göre, sonu yine ete varacak yeni bir kriz kapıda.
Ve bu krizler olduğu sürece bizim et politikasını kurtarmak elin anguslarına kalacak!
Süt üreticilerini yeniden tedirginlik sarmaya başladı.
Çünkü 11,5 milyon kilo süt varlığı olan Türkiye, yeni 35 bin damızlık dişi ithalatıyla 2 milyon kilo süte daha kavuşacak. Anguslarla birlikte canlı hayvan ithalatı da başlatan bakanlık, 35 bin düve aldı. 7 bini Türkiye’ye geldi.
Ters giden birşeyler var.
Şimdiden ülkede süt fazlalığı oluştu. Bu durumda olan yine küçük üreticiye olacak.
Elinde 8-10 büyükbaş hayvanı bulunan üretici, süt yine para etmiyor diye elindekini de kesecek.
Yalnızca iki yıl önce...
Besici, köylü bas bas bağırdı ama “Türkiye’de üretici hep ağlar” denilerek, konuya çözüm zamanında bulunamayınca et sorununu çözmek kaldı anguslara...
Hani yerel politikalara bakıp bunlara baş kaldırmayanları kaz ilan etmişti ya bir köşe yazarımız...
Kaz ne ki, bu tür ulusal yanlışlıklara bakınca affedersiniz “Hepimiz angusuz, angus” demek geliyor insanın içinden...
Süt krizi yine kapıda
Et ve Süt İzmir Damızlık Sığır Üreticileri Birliği Başkanı Kadir Zeybek’le konuşuyoruz; “Damızlık ithalatıyla ne yapmak istiyorlar, anlamıyoruz” diyor Zeybek.
İthalatı, büyükbaş hayvan çiftliği kuran büyük firmalara hükümetin kıyağı olarak düşünüyor.
Sektörün içinden iki isim daha benzer görüşte.
Denizli’de doğarak, Türkiye’nin birkaç üreticisi arasına giren Aynes’in Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Serin’i arıyorum.
Aynes günde yaklaşık 450 ton süt işliyor. 100’e yakın süt üreticisiyle muhatap olduklarını söyleyen Serin, sütte yeniden bir kriz beklediği uyarısında bulunuyor:
“Yurtdışından damızlık gelmeye devam ediyor. Bir fazlalık oluştu. Stok olunca sütü, süt tozu şeklinde elimizde tutmaya başladık. Sanayici bir süre sonra daha az süt alacak. Ülkedeki kurulu kapasitelerle kesinlikle süt tüketimini artırmak durumundayız. Bakanlık yükselen potansiyeli değerlendirmez için askeriyeye, okullara süt vermezse bu kısır döngüden kurtulamayız.”
Türkiye’nin artık hayvancılıkta kriz yaşatacak politikaları durdurması gerektiğine vurgu yapan Serin, “Ülke nüfusunun yüzde 30’dan fazlasının köylerde yaşadığı unutulmamalı” diyor.
Yeni bir süt krizinin ayak seslerini duyan isimlerden biri de Türkiye’nin önemli süt üreticileri arasına giren Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük.
Acil olarak bakanlıktan, süt tozu ithal eden sanayicinin zararının sübvanse edilerek, yerli üreticiden alım yapmasına yönelik karar aldırtmaya çalıştıklarını söyleyen Eskiyörük, kendisi de biliyor ki bu geçici bir çözüm. Eskiyörük de üreticinin elindeki hayvan varlığını koruyacak politikalara ihtiyaç olduğunu ama hala bu konuda bir politika bulunduğuna inanmadığını söylüyor.
Kömür yerine süt dağıtılsın
Milyonlarca insanı et yemekten uzaklaştıran, yaşanan birçok sosyal patlamada payı bulunan yanlış et politikasının bitmesi için bakanlık artık doğru politikalar geliştiremezse hem küçük üretici hem de zamanla tüketici bundan yine zarar görecek.
Köylünün köyünde mutlu olmasını sağlamak ve sektörde gerçek denge yaratabilmek için süt tüketimini bir-iki yıllığına dengelemek şart görünüyor.
Şöyle bir çağrının da bana göre tam zamanı;
Nasılsa seçim yaklaşıyor, ithal kömürlerle seçim propagandası yapılacağına bir bölümüyle vatandaşa süt dağıtılsın, ülkede tüm çocukların süt içmesi sağlansın...
blog
MEHMET GÜNEL: İzmir Limanı’nda genişleme planlarının en az 20 yıldır beklediğine tanığım. Pire, bizden küçüktü, şimdi kıyaslanamaz hale geldi.
HANDE KIRIKLI: Babası tarafından dövülerek öldürülen Emine’ye seslenişiniz bizleri etkiledi. Kadın dernekleri olarak zor durumdaki ailelerin çocuklarının Avrupa’daki gibi takip altına alınmasını talep ediyoruz
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024