Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GEÇEN akşam muhteşem bir ekonomi lezzetinin içinde buldum kendimi.
31 yıl önce Türkiye ekonomisinde bir devrimin 5 ana aktörü karşımdaydı ve gerçekleştirdikleri ‘Küreselleşme’ devrimini anlattılar.
1979 yılının son günleri...
İçe kapalı bir Türkiye ekonomisi dayanılması zor, sancılı günler yaşıyor.
Karaborsa almış başını gitmiş. İhracat 2.5 milyar dolar civarında. Türkiye artık borçlarını ödeyemez halde.
Başbakan Süleyman Demirel köşeye sıkışmış, son umutla Turgut Özal’ı Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirerek ekonominin, dolayısıyla Türkiye’nin kaderini değiştiren yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
Özal, 5 kurmay arkadaşıyla birlikte uzun gecelerin ardından devrim niteliğinde kararlar alıyor.
* * *
* Yüzde 32.7 oranında devalüasyon yapılıyor. (Dolar 47 liradan 70 liraya çıkıyor)
* Dış ticaret serbestleştiriliyor, ithalatın önü tamamen açılıyor ve daha bir çok karar....
İşte bu altı kişilik ekip, bu kez liderleri Turgut Özal olmadan tam 31 yıl sonra İzmir’de biraraya geldi.
Gazi Erçel, Tevfik Altınok, Zekeriya Yıldırım, Çetin Hacaloğlu ve Yıldırım Ertürk.
* * *
Ekibi toparlayan Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım’dı. 5 bürokrat ve ardından o dönemi izleyen iki gazeteci ile iki işadamı 24 Ocak kararlarını tarihe tanıklık etmenin içtenliğiyle anlattılar.
Öncelikle bürokratların hepsi, günün koşullarının zorluğuna ve çoğu kararın mecburiyetine vurgu yaptılar. Birleştikleri diğer nokta ise “Başbakan Süleyman Demirel bu cesareti göstermese ve Turgut Özal’la uyum içinde çalışmasa bu kararlar alınamazdı” yönündeydi.
Türkiye’nin petrol borcunu ödeyememesi nedeniyle paltoyla çalışarak kararları aldıklarını anlatan ekip bugünkü finans piyasalarının temellerinin de 24 Ocak kararlarıyla atıldığından emin.
* * *
Bürokratlardan Yıldırım Ertürk uyuşturucu ve patlayıcı maddeler hariç herşeyi serbest bıraktıklarında nasıl birçok eleştiriyle başetmek zorunda kaldıklarını aktardı ve Turgut Özal’ın Demirel’e “Önünüzde iki yol var efendim, ya popülist uygulamalara devam edeceksiniz ya da sunduğumuz paketi tümüyle kabul edeceksiniz. 2. si bir cerrahi müdehaledir ve size yüzde 100 başarı vaat etmiyorum” dediğini anlattı.
Kararların eksik yönünde ise Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel’in görüşleri ilgi çekiciydi; Erçel ihmal ettikleri iki noktayı, enflasyonla mücadele ve kamu harcamalarına disiplin getirilememesi olarak vurguladı. İyi bir hukuk sisteminin olmaması da Erçel’e göre 24 Ocak’ın başarısız başarısız sayılabilecek yönleriydi.
Bu noktada ilgi çekici tespitlerden birini ekonomist Dr. Ali Nail Kubalı yaptı. “Dünya o dönemde Amerikanın bastığı fazla doları absorbe edemiyordu. O yüzden özellikle kapalı ekonomi izleyen ülkelerin ekonomilerinde darbeler, kara çarşamba, perşembeler yarattılar” Yani dünya ekonomisi bir oyunu daha tezgaha koymuş olabilirdi.
Evet 24 Ocak kararları bana göre de kapalı ekonomiden küreselleşmeye yol alan bir cerrahi müdehaleydi ancak müdehale birçok organa da zarar vermişti. 24 ocak modern bir Türkiye’nin yapı taşlarını yaratmakla birlikte, sermayeyi güçlendirirken, devalüsyon halkı ezdi, darbenin de tetikleyicilerinden oldu. Hazmedilmemiş bir dışa açılma süreci beraberinde 2000 ve 2001 krizlerini taşıdı.
Aslında en güzel değerlendirme toplantıya evsahipliği yapan Zekeriya Yıldırım’dan geldi.
“Türkiye’yi dışarıya başarıyla açtık ancak kamu açıklarına bir disiplin getiremedik. Oysa yaranın özü buradaydı. Türkiye’de o dönemde cari açığın GSMH’ye oranı yüzde 5.5’tu, bugün enerji maliyetini çıkarın hala elimizde aynı oran kalır.” Müthiş bir analiz...
Sonuçta, ekonomideki tarihi dönüşümler için lider kadar yürekli bürokratlar da gerekiyor.

Ah o 70 cent...
Demirel’in 24 Ocak kararlarını alırken tarihe mal olmuş muhteşem sözü “70 cent’e muhtaçtık”ın hikayesini Yıldırım Ertürk’ten dinledik.
“Diplomatlarımıza maaşları ödeyemiyorduk. Büyükelçiliklere ‘cent’leri göndermemeye başlamıştık. Japon Büyükelçiliğimize ana parayı gönderdik 70 cent gitmedi. Büyükelçilik alacak olarak centi de bankaya belirtince banka gönderdiğimiz kabul etmemiş. Büyükelçimiz 70 centimizi de gönderiniz diye bir kripto çekmişti. İşte o 70 cent oradan kaldı.”