Zeytinyağı, bu topraklar için, toplumumuzla bağdaşan çok önemli bir kültürel değeri ifade ediyor. Zeytin barışın ve zaferin simgesi. Hem kendisi hem de yağı beslenmede baş tacı; dolayısıyla geleceğe ait gıdalara baktığımızda geleceğimiz geleneksel gıdalarımızda, başka çıkar yolumuz bulunmuyor
Uzun yıllardır odağıma geleceği ve gezegeni beslemeyi aldığımı hep vurguluyorum. Bireylerin iyi beslenmesi için gezegeni iyi beslemek gerekiyor. Toprak hasta, hava hasta, su hasta! Denizlerde balıklardan çok plastik var! Tüm bunların aslında en çok çocuklarımızın geleceğini etkilediğinin farkında mısınız?
20 Kasım Dünya Çocuk Günü idi. Bu yılın temasında iklim krizinin aslında çocuk hakları krizi olduğu vurgulanıyor. Dünya çapında beş yaşın altındaki tahmini 14 milyon çocuk, şiddetli akut yetersiz beslenmeden muzdarip, yetersiz beslenen çocukların sadece yüzde 25’i tedaviye ulaşabiliyor. Bir diğer taraftan 5 yaşın altındaki 39 milyon çocuk aşırı kilolu veya obez! Özetle bir tarafta yokluk bir tarafta ise bolluk durumu ile karşı karşıyayız. Bu rakamlar hepimizi üzüyor biliyorum; her bir bireyin elini taşın altına koyup harekete geçmesi gerekiyor. Bir beslenme uzmanı olarak en büyük rollerden birinin de bizlerde olduğunu düşünüyorum. Bu yazımda sürdürülebilir beslenmede çok büyük rol oynayan zeytinyağından tüm iyiliğiyle bahsetmek istiyorum.
Kültür rotası
Zeytinyağı, bu topraklar için, toplumumuzla bağdaşan çok önemli bir kültürel değeri ifade ediyor. Zeytin barışın ve zaferin simgesi. Hem kendisi hem de yağı Akdeniz diyetinin baş tacı. Her yıl en iyi diyet sıralamasında ilk sırada yıllardır Akdeniz diyeti yer alıyor. Peki, zeytinyağı sizin için ne ifade ediyor? Geçen hafta sonu sevgili Sunay Akın ve Ömür Akkor ile katıldığım unutulmaz bir zeytin hasadındaydık. Ayvalık kültür rotası, hasat sofrası ve zeytinyağının sağlık ile sürdürülebilirlik ilişkisini tüm iyiliğiyle değerlendirme fırsatım oldu. Bu yılın konsepti, zeytinyağı kültürüne dikkatleri çekmek için oluşturulan Komili Kültür Rotası’ydı. Proje ile ilgili akademisyenler ve arkeoloji biliminin önde gelen isimlerinden de bilgi dolu görüşlerini dinlemek çok kıymetliydi.
Beslenmede baş tacı
Zeytinyağının kalp hastalıklarından kansere, cilt hastalıklarından beyin sağlığına olan faydalarını biliyoruz. Birçok konuda faydalarını artık bütün dünya bilim otoriteleri kabul ediyor. Ülkemiz zeytin ve zeytinyağı açısından şanslı. Bunge Gıda Türkiye Ülke Lideri Turgut Yeğenağa, hasat alanında yaptığı konuşmasında, geçen sene 200 bin tonun altında olan zeytinyağı rekoltesinin bu sene Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) tarafından 240 bin ton olarak açıklandığını belirtti. Buna rağmen 4 Eylül 2019 verilerine göre, Yunanistan’da 12.8 kg, İspanya’da ise 11.3 kg olan yıllık kişi başı zeytinyağı tüketimi İtalya’da 10.5 kg, Portekiz’de 7.2 kg, Kıbrıs’ta 5.5 kg. Ülkemizde ise bu oran 2 kg olarak karşımıza çıkıyor. Biliyoruz zeytinyağı beslenmede baş tacı, dolayısıyla geleceğe ait gıdalara baktığımızda geleceğimiz geleneksel gıdalarımızda, başka çıkar yolumuz bulunmuyor. Ben geleceğimizin gelenekte olduğuna inanıyorum. Geleneksel pişirme yöntemlerimize ve gıdalarımıza dönersek toprağı, havayı, suyu iyileştirmek adına bir adım atmış olacağız. Son yıllarda popüler konulardan “Super Food” gibi terimler yerine, geleceği beslemek için geleneksel gıdaları konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Kısacası “Anıt Ağaç” gibi projelerimiz olduğu müddetçe geleceğimize sahip çıkabiliriz. Bu vesileyle tüm yaptıkları için Komili’ye ve projede yer alan akademisyen ekibe teşekkür ediyorum.
Savaşçı anıt ağaç
Dünya nüfusu arttıkça insanlık azalıyor. Antroposen Çağı’nda olduğumuzdan önceki yazılarımda bahsetmiştim. Antroposen Çağı, yani insan çağının yeni bir çağ olarak değerlendirilmesi bilim insanlarına göre dünyamızın geri döndürülemez bir değişime girdiğini gösteriyor. Hasat sırasında ziyaret ettiğimiz bin 100 yıllık anıt ağacı ise aslında tüm bu süreci ifade ediyor. Bu ağacı bir savaşçı, bir kahraman olarak görüyorum. İnsanoğluna verilen savaşı kazandı. Doğanın yardım çağrısına kulak vermenin zamanı geldi de geçiyor. Doğayı incitmeden, bozmadan, gezegendeki sayısız canlıyla uyum içinde yaşamak mümkün diyorsak buna uygun hareket etmemiz gerekiyor. Gıdanın, keyif ya da hayatta kalmak işi değil, tarımsal bir eylem olduğunu unutmayın! Gıda endüstrisi ile aramızdaki ilişki ticari bir ilişki değil, aslında hayatınla sevdiklerinle ne kadar uzun yaşayacağınız ile ilgili bir ilişki. Hepimize yetecek kadar gıda var ama maalesef hırsımıza ve egomuza yetecek kadar değil…
İnsanoğlu doğa ile uyum içinde yaşamayı öğrenirse ağaçlarımızı gelecek nesiller de görebilecek. Zeytin ağacı kadar uzun ömürlü, yağı kadar sağlıklı, tanesi kadar bereketli güzel bir ömrümüz olsun.