Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Son yıllarda bitki bazlı beslenmedeki artış ve bitki bazlı gıdaların çeşitliliğine şahit oluyoruz. Hatta öyle ki bu durum ‘Bitki Bazlı Gıda Rönesans’ı’ olarak da tanımlanıyor. 2050’de Dünya’yı beslemek için üretimin yüzde 70 artması gerekiyor, öte taraftan sağlık için de bitki bazlı beslenmenin ağırlık kazanması gerek. İklim iyimserliği teriminden sizlere daha önce bahsetmiştim. İklim krizinin farkında olan; korku, kaygı, endişe hissetmek dışında küçük de olsa bir şeyler yapan, alışkanlıklarını değiştirmeye gönüllü herkes aslında bir iklim iyimseri. Konu çok boyutlu ama beslenme yönünden yapılabilecekler arasında ilk sıralarda bitki bazlı beslenmek var. 

Haberin Devamı

Karbon ayak izi yüzde 32.4 azalabiliyor 

Yaşam tarzınızı ve rutinlerinizi gözden geçirerek iklim ve gezegen için olumlu adımlar atmaya başlamak mümkün. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırma geleceğe dair umut verici sonuçlar veriyor. Çalışmaya göre bireyler beslenme tercihlerini bitki bazlı beslenme yönünde değiştirirse, küresel gıda tedarik zincirleriyle ilişkili sera gazı emisyonları yıllık olarak yüzde 17 oranında azaltılabiliyor. Araştırmacılar şu anda aşırı tüketime sahip dünya nüfusunun yüzde 56.9’unun EAT-Lancet tarafından önerilen Gezegen Diyeti’ni uygulamaları durumunda, emisyonlarının yüzde 32.4’ünü azaltabileceklerini de ekliyor. Nature Climate Change dergisinde yayımlayan araştırmada 139 ülke veya bölgedeki 140 gıdanın emisyonları incelenmiş. Kırmızı etten baklagil ve yağlı tohumları içeren bitkisel proteinlere geçişin önemi vurgulanıyor. Araştırmacılar, karbon fiyatlandırması, eko-etiketleme ve vegan/vejetaryen seçeneklerin teşvik edilmesinin olumlu sonuçlara yol açabileceğini de ekliyor. Özetle artık besinlere sağlık faydalarından çok daha fazla anlamlar yüklememiz şart. Bir besini tüketirken sadece bize olan fayda veya zararını değil, gezegene olan etkilerini de düşünmek kıymetli. 

Gezegen Diyeti’ne hatırlatma 

Ocak 2019’da yayınlanan en prestijli sağlık dergilerinden biri olan The Lancet’de iki yıl boyunca 37 farklı ülkeden uzmanın çalışarak oluşturduğu Gezegen Diyeti’ni aslında çok yakından tanıyoruz, bir kez daha hatırlatmak istedim. Gezegen Diyeti’nde, bitkisel kaynaklara ağırlık veriliyor, hem insan sağlığına, hem de gezegene iyi gelen bu beslenme programı Akdeniz tipi beslenmeyle oldukça paralel özelliklerde. Yani geleneklerimize döndüğümüzde ve doğala yöneldiğimizde, aslında hem doğamıza hem bedenimize hem de geleceğimize sahip çıkabiliyoruz. 

Haberin Devamı

İlk olarak meyve sebzelerden başlayalım. Gezegen Diyeti, tabağınızın yarısında sebze ve meyvelere; yaklaşık olarak beş porsiyon sebze ve meyveye (300 gram sebze ve 200 gram meyveye) yer vermenizi öneriyor. Diyette et, tavuk, balık yok mu diye düşünenleriniz varsa, tavuğun haftada birkaç kez tüketilmesine ortalama 200 gram olacak şekilde izin verilirken, kırmızı et tüketimineyse haftada 100 grama kadar öneriliyor. Diyetin içeriğinde fındık, fıstık gibi kuruyemişler, günde ortalama 50 gram (yaklaşık olarak 1.5 avuç) olacak şekilde...  

Bitkisel protein kaynaklarından fasulye, nohut, mercimek ve diğer baklagil tüketimiyse, günde 75 gram (yaklaşık dört, beş yemek kaşığı). Ekmek ya da pirinç gibi tam tahıllara günde 232 gram (10-12 yemek kaşığı pirinç ya da bulgur ya da sekiz, dokuz dilim ekmek) izin verilirken, günde 50 gram nişastalı sebzeleri de tüketebiliyorsunuz. Yaklaşık dört, beş yemek kaşığı bitkisel yağ önerisi de var. Burada ise akla ilk gelmesi gereken yağ, Akdeniz diyetinin de olmazsa olmazlarından zeytinyağı.